Küllenmiş Köz Gibi * Bedriye Aksakal

19.02.2014 / 00:00

Sabahtan beri cisil cisil yağan yağmur toprağın bağrına girme uğraşı içinde. Annem bir eksiğimizi almak için sesleniyor. Bakkaldan eksiği almak için evden çıkıyorum. Rüzgarın savurduğu yağmur altında üşüyorum. Paltoma sarılıp, annemin isteğini alıp eve dönüyorum.

Canım iş yapmak istemiyor. Televizyonun karşısına geçip zaping yapıyorum. Bir kanalda Anadolu türkülerini dinlemeye başlıyorum. Türkülerle başımı alıp Anadolu'yu dolaşmaya başlıyorum.

Anadolu türküden yana bitmez tükenmez bir folklor hazinesidir. Dillerimizden eksik etmediğimiz türkülerimiz, analarımızın, bacılarımızın acısını, sevincini, hüznünü dile getirir.

Türküleri, Anadolu harman eder yoğurur. Türkülerimizde umutsuz aşklar, gurbet acıları ve özlemler ağıt olur. Anadolu doğudan batıya, kuzeyden güneye türkü olmuş, yüzyıllardır bizlere seslenir.

Pir Sultan Abdal seslenir, Karacaoğlan, Aşık Veysel… seslenir.
Karadeniz'den yiğit bir uşakta seslenir:
Ettüm yarı geceyi
Hey kız kapılarında.
Herkes aldı yarini
Ben aldım kemençeyi.
Kıvrak türküleri dinlemem devam ediyor. Orta Anadolu'dan bir ozan göğüsledi sazını, umutsuzluğunu umutla muştalayan şu sözlerle tamamlıyor türküsünü:
Mezarımı yol üstüne kazsınlar
Yar geçerken belki bana can gelir.
Kıskançlık da türkülerde bir başka şekilde dile getiriliyor. Böylesi sevilen sevgili, öylesine kıskanılıyor ki:
Ben seni kıskanırım
Yerdeki karıncadan.
Bir başka aşık,hıncını öfkesini gökteki uçan kuşlardan alıyor:
Üstünde uçan kuşların
Tutup kanatlarını yolasım gelir.
Bu kez söylenilen gurbet türküleri yüreğimde:
Yeşil kurbağalar öter göllerde
Kırıldı kanadım kaldım çöllerde
Anasız babasız gurbet ellerde.
Adım adım Anadolu'yu, türkülerle dolaşarak soluklandım. Birlikte söyledik türkülerimizi ekran başında:
Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun,
Gördün güzelleri ben unuttun,
Sılaya dönmem diye yemin mi ettin.
Gayri dayanacak özüm kalmadı,
Mektuba yazacak sözüm kalmadı.
Mehmet Önder'in dediği gibi:
“Anadolu türküleri birer birer anlatmaya söz yetmez. Anadolu yanık bağrı coşar yüreğiyle türkülerdedir. Türküleri yaşayacak, yeni türküler yaratacaktır. Küllenmiş köz gibi, üfledikçe bu türküleri tüm ateşiyle yüze çıkar, yakar sıcak sıcak.
Bu sevdalı kara gözler,
Bu dağ, bu ırmak…
Ya şu yamaçlara ne dersin?
Burası Anadolu efem Anadolu.
Türkülerle seversin.