Köy Enstitüleri Öğretim Programları * Dr. A.ferhan Oğuzkan

Dr. A. Ferhan OĞUZKAN
Köy Enstitüleri birçok yönden incelenmiştir. Ancak, bu eğitim kurumlarında uygulanan öğretim programlarının bugüne kadar amaç, direktif ve ders konuları bakımından ayrıntılı biçimde ele alındığı söylenemez. Biz bu yazımızda Enstitülerdeki öğretim çalışmalarının başlıca dayanağı olan programları genel nitelikleriyle tanıtmaya ve değerlendirmeye çalışacağız. Yalnız, bu programların açıklanmasına geçmeden önce “Köy Enstitüsü” düşüncesinin gelişmesine kısaca değinmenin yararlı olacağını sanıyoruz.
Köy Öğretmeni Yetiştirme Konusunda Model Arayışı
Yurdumuzda köy okulları için öğretmen yetiştirilmesine ilişkin görüş ve tasarıların ortaya atılışı, II. Meşrutiyet dönemine kadar uzanır. Önce İ. Mahir Efendi, daha sonraları İ. Hakkı Baltacıoğlu ve Ethem Nejat gibi eğitimcilerin bu konudaki düşünce ve önerileri zamanında ilgi uyandırmış, fakat herhangi bir uygulamaya geçilememişti. Cumhuriyetin ilk yıllarında da “köy öğretmeni yetiştirme” konusu gündeme gelmiş, 1924 de kısa bir süre için Ankara'ya gelen ünlü Amerikalı eğitimci J. Dewey ve yine 1925 de yurdumuzda bulunan Alman eğitimci Kühne eğitim durumumuzla ilgili olarak hazırladıkları raporlarında bu konuda bir takım tavsiyelerde bulunmuşlardı.
Kısa bir süre sonra, yerli eğitimcilerimizin de görüşleri değerlendirilerek, bu konuda bazı çalışmalara başlandı. 22 Mart 1926 tarihli “Maarif Teşkilatına Dair Kanunun”un verdiği imkandan yararlanarak 1927 de Denizli Erkek Muallim Mektebi, Köy Muallim Mektebi'ne dönüştürüldü; Kayseri'de Zencidere Köyü'nde de bir Köy Muallim Mektebi açıldı. Ne var ki beş altı yıllık bir denemeden sonra 1933 ve 1934 yıllarında bu okulların kapatılması yoluna gidildi.
Köy öğretmeni ihtiyacını pratik bir yoldan karşılamak için 1926 da ordudan onbaşı veya çavuş rütbesiyle terhis edilen köylü gençlerden yararlanılmasına da çalışıldı. Bunlardan bir kısmı kısa süreli kurslardan geçirilerek “eğitmen” unvanıyla köy okullarında görevlendirildiler. Bu girişimden bir yıl sonra, 1937 de Kızılçullu (İzmir) ve Çifteler (Eskişehir)'de başlangıçta Milli Eğitim ve Tarım Bakanlıklarının ortak denetimi altında birer “Köy öğretmen okulu” açıldı. Bu okullarda 2 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokul öğrenimi yanında tarım, demircilik, inşaatçılık ve kooperatifçilik gibi dersleri içeren programlar da uygulanıyordu.
Ne var ki bütün bu sınırlı ve geçici önlemlerle sorumlu devlet adamlarını düşündüren bu önemli sorunu çözmek mümkün değildi. Çok geniş kapsamlı ve köklü önlemler alınması zorunlu idi. Çünkü 1940 lı yılların başında ülkemizde ilköğretim çağına gelmiş ve bu çağı geçmiş nüfusun % 78'i henüz okuma-yazma bilmiyordu. Hatta bu oran köylerde %90 a varıyordu. Öte yandan, köylerde yaşayan halkın sağlık, tarım ve el sanatlarıyla ilgili konularda aydınlanmasına, beceri kazanmasına, sosyal ve kültürel bakımdan yetişmesine de büyük bir ihtiyaç vardı. Köy çocukları ilköğretimden geçirilirken, yetişkinlerin de eğitimi üzerinde durulması, onlara daha iyi bir yaşama ve çalışma ortamı sağlayacak bilgi ve beceriler kazandırılması gerekiyordu.
Köy Enstitüsü Düşüncesinin Gelişmesi
Bu durum, kırsal bölgelerde -özellikle köylerde- yaşayan çocukların ilkokul düzeyinde eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak ve aynı zamanda ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasına etkili biçimde katkıda bulunabilecek bir öğretmen tipine duyulan özlemi çok açık olarak ortaya koyuyordu. Ancak, yetiştirilmesi düşünülen bu yeni tip öğretmenin köy şartlarına kolaylıkla uyum sağlayabilecek ve atanacağı köyde uzun bir süre çalışmayı göze alabilecek nitelikte olması, devlet bütçesine de fazla bir yük getirmemesi isteniyordu. Böyle bir öğretmenin doğal olarak amacı, öğretim programı, çalışma düzeni ve fiziki özellikleri değişik bir eğitim kurumunda yetiştirilmesi gerekirdi.
Böylece, köy öğretmeni yetiştirme konusunda daha önceki denemelerden de yararlanarak ilköğretmen okulları yanında “Köy Enstitüsü” adıyla yeni bir okul açılmasının yerinde olacağı sonucuna varıldı. Enstitülerde köylerde çalışmayı seve seve kabul edecek, yapıcı, yaratıcı, üretici, el işlerinde becerikli, tarım işlerine yatkın ve ayrıca azimli, özverili ve idealist öğretmenler yetiştirilecekti. Nihayet, 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı Kanun ile tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında açılan Köy Enstitüleri öğretime başladı.
Köy Enstitülerinde öğrenim süresi ilkokul üzerine beş yıldı. Parasız, yatılı ve karma olan bu Enstitülere beş sınıflı köy okulunu bitiren sağlıklı ve yetenekli köy çocukları alınıyordu. Gerektiğinde bu öğretim kurumlarında köy sağlık memuru ve köy ebesi gibi diğer meslek dallarında da eleman yetiştirilebilecekti. Köy Enstitülerinin sayısı başlangıçta 14 iken sekiz yıl içinde bunların sayısı 21'e çıkmış bulunuyordu.
Köy Enstitülerinin ilk yıllarında öğretim çalışmaları
Köy Enstitüleri açıldığında elde hazır bir öğretim programı yoktu. Kuruluş yılları diye adlandırılabilecek bu dönemde eğitim ve öğretim işleri İlköğretim Genel Müdürlüğü (İlk Tedrisat Umum Müdürlüğü)nün genelge (tamım)leriyle düzenlenmekte idi. Bu genelgeler arasında 1 Temmuz 1940 tarih ve 435 sayılı genelge enstitülerin ilk aylarında ne gibi eğitim ve öğretim etkinliklerine yer verildiğini göstermesi bakımından çok ilginçtir. Genelgede, 29 Ekim 1940 tarihine kadar birinci sınıf ö