Köy Enstitüleri 70 Yaşında Kutlu Olsun!

17 Nisan 2010 Köy Enstitülerinin kuruluşunun 70. Yıldönümü. Tüm yurtta büyük bir sevgi, saygı, özlem ve bilinçle Köy Enstitülerini, Köy Enstitülü eğitim kahramanlarının başarılarını, çalışkanlıklarını, yurtseverliklerini konuşacağız, onları anacağız. Bu bilinçle de geleceği, eğitim hakkını ve ne yapmalıyı konuşacağız.
Köy Enstitülerin arkasında Cumhuriyet Eğitim Devriminin büyük birikimi ve emeği var. Mustafa Kemal’in “Fikri hür, vicdanı hür kuşaklar yetiştirme” arzusu ve eğitimde “uygulanabilir, kullanabilir” bilgiyi ulaşmayı hedefleyen çağdaş eğitim anlayışı vardı. 1926-1929 arasında “Memlekette mektepsiz okul bırakmayacağım” diyen aydınlık Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, 1936’da Eğitmen Kursları projesi hayata geçerken “Bozkıra Çıkartma yapacağız, bütün engelleri aşacağız” diyen Bakan Saffet Arıkan vardı. Yoksul köy çocuklarını kanatlandıran ve “Türk Devletinin dağlarında bayırlarında kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağım diyen” Köy Enstitüleri kurucusu Bakan Hasan Ali Yücel ve enstitülerin kuramcısı, uygulayıcısı Baba Tonguç’un “İnsanoğlunun kazanacağı en büyük zafer korkuyu yenmesiyle elde edeceği zaferdir” diyen ilerici eğitim anlayışı vardı. Cumhuriyet Eğitim Devrimi, halkın eğitim yönüyle dönüşmesini, değişimini ve toplum için insan yetiştirmeyi hedefleyen ilerici- hümanist felsefesi vardı. Köy Enstitüleri bu felsefenin yaşama geçtiği aydınlık eğitim ve dönüşüm kurumlarıydılar.
Elazığ’da deprem oluyor, yurttaşlarımızı kaybediyoruz. Basında köy enstitülü öğretmen olsaydı, köylerde kerpiçten ev olmazdı, bir yapı kültürü olurdu şeklinde değerlendirmeler karşımıza çıkıyor. Mardin Bilge Köyü’nde 40 yurttaşımızı töre cinayetinde kaybettiğimizde, Konya Karaman’da tarikat yurdunda patlamada çocuklarımızı kaybettiğimizde yine basında köy enstitüleri kapatılmasaydı bunlar olmazdı şeklinde çok sayıda yorum çıkıyor. Köy Enstitüleri ülkemiz insanlarının beyninde, yüreğinde insan olmanın, aydınlanmanın, iyiden ve güzelden yana olmanın bilinci olarak hep yaşıyor. 54 yıl geçmesine rağmen kapatanlar ve günümüzdeki temsilcileri enstitü belleğini, bilincini yok edemediler ve edemeyecekler de. Ülkemiz ilericileri bu bilinç üzerinden günümüz enstitülerini mutlaka yaratacaklardır.
Köy Enstitülerinin 70. Kuruluş Yıldönümünde Türkiye’de ortalama eğitim süresi 5.8 yıl, ilköğretimde okullaşma oranı %95, okulsuz, öğretmensiz bırakılan köyler ve her gün sabah taşınan 800 bin çocuğumuz, niteliğini kaybetmiş, dönüştüremeyen, farkındalık üretemeyen bir eğitim sistemi, kızların ve yoksulların eğitim olanaklarına ulaşamadıkları, eğitim hakkının rafa kaldırıldığı, eğitimde adaletsizliklerin ve eşitsizliklerin yaşandığı, dershane sayısının lise sayısını aştığı, dershane borcunu ödeyemediği için hapse giren annesine üzülen ve intihar eden çocuklarımızın olduğu, toplumsal işlevini, sorumluluğunu kaybeden öğretmen profili ve piyasa için insan yetiştirmeyi hedefleyen, piyasalaşan, dinselleşen, kadrolaşan bir eğitim sistemi fotoğrafı var. Türkiye bu fotoğrafı hak etmiyor.
Köy Enstitüleri bir siyaset projesiydi. 1940’larda ilerici-hümanist siyaset Köy Enstitülerini üretti. Günümüzde siyaset kurumunun bir eğitim projesi yok. 70. Yılda en büyük dileğimiz ilerici siyaset kurumunun ülkemiz, çocuklarımız, geleceğimiz için tıpkı Köy Enstitüleri gibi ülkenin tüm çocuklarına nitelikli eğitim hakkı sunan, onları dönüştüren, yaşamla barışık, tartışan, üreten, özgür Cumhuriyet insanları yetiştirmeyi hedefleyen bir eğitim reformunu gündemine alması, tartışması ve topluma sunmasıdır. Günümüzün en önemli talebi budur. Yücel, Tonguç ve tüm enstitülü eğitim kahramanlarının anılarına saygıyla…