Köşk Tepe * Haydar Aksakal

17.03.2014 / 00:00

Manisa'nın gizemli tarihindeki yolculuğumuz devam ediyor. Binlerce yıl önce yaşamış insanları düşlüyor, onların yaşadıklara yerlere ulaşmaya çalışıyoruz. Araştırmalar ve elde edilen bilgiler yetersiz.

Tarih ve tarihi izler taşıyan eserlerin çoğu bilinçsiz bir şekilde yok edilmiş. Kültürel ve tarihsel zenginliğin içinde her şeyin yok oluşunu izlemek insana acı veriyor. Yöre insanı, yaşadığı toprakların tarihini, kültürünü, örf ve adetleri bilmiyor.

Bir Pazar günü, Manisa Yağcılar Beldesi'nin batısında yer alan Köşk Tepesi'ne doğru yola çıktık. Hava ve doğa oldukça güzeldi. Yağcılar Beldesi'nde, insanlar kahvelerde oturuyordu, pazar günü olmasına rağmen sokaklar hareketliydi. Yerel seçimler için adaylar beldeye gelmiş. Daha güzel günler, daha sağlıklı bir kent için söylenen sözler havada uçuyordu. Kadınlar evlerinin önünde çocukları, hayvanları ve işleriyle sessiz sedasızdı.

Bir hayırsever bayanın yaptırdığı modern bir ilköğretim okul, beldenin tepesinde anıt gibi yükseliyor. Yağcılar, aydın insanların yaşadığı C. B. Üniversitesi'ne çok yakın bir belde. Kırsal turizmin gelişmesini gönülden istiyorlar. Cami bahçesinde nereden getirildiği bilinmeyen bir lahit var. Su deposu ve çeşme haline getirilmiş.

Beldeye çok yakın bir yerde, Yunt dağlarından gelen dere yatağının içinde, mermerden yapılmış bir Roma çeşmesi kaderine terk edilmiş. Çeşmenin yapılmasını sağlayan Romalı komutanların bu yöreye kadar geldikleri söylenmektedir.

Köyün üst kısmında bulunan eski yerleşim yerini, mezarlığı, insanların öldükten sonra yakıldığı kutsal oratoryomu da ziyaret ettik.

Manisa Orman Bölge Müdürlüğü'ne ait Yangın Söndürme Tesislerinin bulunduğu yerde, küçük çocuk mezarlarına ait lahitler var. Manisa Müzesi'ne getirilmelidir.

Yolumuza Gediz Nehri kıyısından batıya doğruydu… Uzaklardan görünen Köşk Tepesi'ne yaklaştık. Zorunlu bir tırmanış başladı. Tepenin etrafı yeşillikler içinde. Yabani zambaklar her tarafı sarmış. Palamut ve meşe ağaçlarına keçiler uzanmıştı. Hayvanların başında köyden genç bir çoban vardı, elinde kaval yoktu. Bir müddet onları seyrettik, yolumuzun üzerinden çekilmelerini bekledik. Ağıllarına dönüyorlardı…

Kısa bir süre sonra zirvedeydik. Köşk Tepe'de bir yamaç yerleşimi ile karşılaştık. Anadolu halklarının yerleştikleri küçük bir yerleşim yeri, Bu tür yamaç yerleşimleri Batı Anadolu'da, Manisa'da örnekleri çok…

Helenistik Dönem'de, Büyük İskender'den sonra yerleşim yerlerinin sayısı hızla artmış. Yüzey bulguları net değil, ama yerleşimin yoğun ve güçlü olduğunu işaret ediyor.

Köşk Tepe'deki yerleşimin, Magnesia kenti için, ileri karakol görevi gören ikincil şehir-kale yerleşimlerden birisi olduğu söyleniyor. Deniz seviyesinden yüksekliği 80-90 metre arasında değişmektedir.

Sur duvarlarının yapılış tekniğinden burada yaşayan insanların zorlu bir mücadele verdikleri anlaşılmaktadır. Oldukça büyük taşlardan yapılan duvarlar, üzerinde anıtsal bir binanın yükseldiği terasa ait Kyklopik Duvarlar olmalı. MÖ 4. yüzyıl da (Erken Helenistik Dönem) yapılan karakteristik güçlendirme duvarları tepenin etrafında kısa aralıklarla uzanmaktadır. Sur duvarlarında özel bir işçilik izlenmektedir. Günümüze ulaşan sur duvarlarının uzunluğu 10 metre, yüksekliği bir metre, çoğu da yıkılmış.

Yerleşim yerinde çok belirgin oranda kaçak kazı tahribatı var. Antik eserlerin korunması jandarmanın elde ettiği istihbarata dayanıyor. Arkeolojik tanıtımın ardından eğitim, yöre tarihi ve insanları bilinçlendirmek önemlidir.

Yöre insanının bilinçlenmesi ve sahip olduğu arkeolojik zenginliği koruması kültür müdürlüğü ve müzenin desteğiyle olur. Manisa İli envanterine giren tüm arkeolojik ve mimari eserler en iyi şekilde korunmalıdır. İlin valisi, kültür müdürlüğü, müze ve resmi yöneticiler yasal tedbirleri almalıdır.

Ören yerleri ve kültürel varlıklar, korunma altında alınırken yöre insanına tarih sevgisi verilmelidir. Kamuoyunda oluşacak tarih sevgisi, kültür varlığı bilinci, arkeolojik ve tarihi eserlerin korunması için eğitim okullarda başlamalı ve devam etmelidir.

Köşk Tepesi'nin arkeolojik sit bölgesine alınıp alınmadığını bilmiyoruz. Manisa Müzesi ve diğer yetkililer buradaki sit alanını korumak için gerekli önlemleri almaları kültürel varlıklarımızın korunması için önemlidir.

Avrupa standartlarına göre koleksiyon erler için yeni düzenlemeler yapılmalı, kaçakçılık önlenmeli ve elde edilen buluntuları müzeler rayiç bedel üzerinden satın alabilmelidir.

Köşk Tepe'ye MÖ 2000'lerden 1200 yıllarına kadar Yunanistan'dan sığınmacı ve göçmen olarak gelenler de olmuştur. Helenler, burada yaşayan halka Pelasgos diye seslenmişler, oysa onların kökeni Anadolu'nun ilk yerli halkı Luviler'e dayandığı, günümüzden 9.000 yıl önceye uzanan tarihleri olduğu söylenmektedir. Anadolu'nun en eski tanrısı “MA” ya inanmış, yüksek tepelerde ve dağlarda yaşamaya çalışmışlardır. Hayvancılık ve avcılıkla geçimlerini sağlamışlar, az da olsa tarımla uğraşmışlardır. Doğayla iç içe yaşamışlardır.

Tepeye yakın, derin bir kuyu dikkat çekmektedir. Yörede yaşayan insanların içme suyunu buradan temin ettikleri anlaşılmaktadır.

Her yerde taş ve kırık tuğla parçaları görülmektedir. Köşk Tepe, hazinecilerin uğrak yeri olmuş, burada elektron ve Helenistik Döneme ait paralar bulunduğu söylenmektedir. Arazide, Güneye bakan cephede iki yer kazılmış, mimari objeler tahrip edilmiştir.

Bir binada kullanılan ve yöre taşından yapılmış su olukları oldukça sağlam bir şekilde günümüze ulaşmıştır. Bina ise depremlerde yok olmuştur.

Kazılan yerlerde, az da olsa siyah seramik parçaları görülmektedir. Çanak, çömlek gibi benzeri objelerin parçaları etrafta yaygın bir şekilde bulunmaktadır.