İlk Türk Hava Şehidi Fethi Bey (3) * Haydar Aksakal

30.05.2012 / 00:00
Nisan 2000'de, İsrail-Türkiye Askeri Tarihleri konferans dizisi için İsrail'deki ikametim sırasında, anıtı ziyaret etme ve Bay Paran ile şahsen görüşme imkânım oldu.
Dönüşümde bu meseleyi, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığına aktardım. Personel Başkanına yaptığım ziyaret çok faydalı oldu. Tuğgeneral Mustafa Çotuksöken unutulmuş olan anıta büyük ilgi gösterdi. Derhal Tel Aviv deki Türk Ataşesi ve diğer komutanlarla temasa geçti. Böylece Anıt bir kez daha şerefli Türk Havacılığı tarihinde bir önemli köşe taşı olarak tanındı.
Haziran 2000 tarihinde Anıt önünde tertiplenen mütevazi bir törende, bay Paran'a, Türk Hava Kuvvetlerinden, kendisine Anıt'ın korunması için gösterdiği gayretlerden dolayı teşekkür edilen bir mektup ve özel bir plaket verildi.
Konferans sunumumda, bu Anıt'ın Türk otoriteleri tarafından tanınmasını sağlamak için, Genel Kurmay ve Başbakanlık Arşivinde bulunan Osmanlı dökümanlarında yaptığım araştırmaları anlattım. Bu arşiv çalışması sonucunda, uzun uğraşlardan sonra, Dr. Gavish'in, Osmanlı askeri dokümanlarının bulunduğu, Genel Kurmay arşivinde çalışma yapmasına izin alabilmiştik. Mr. Gavish ile arşivlerdeki çalışmamız sırasında, 1914 de, İstanbul İskenderiye arasındaki uçuşa ait, son derece önemli dokümanları keşfetmiştik. Bunlar, pilot Fethi Bey ve yardımcısı Sadık beyin, Tiberias Gölü kıyısında hayatlarını kaybettikleri kazanın raporlarıydı.
Gerçekte bu doküman Türk Havacılık tarihinin ilk kaza araştırma raporudur. Arşiv çalışmaları ve Dr. Gavish ile bilgi alışverişi benim 1914'de yapılan İstanbul-İskenderiye uçuşunun gerçek hikâyesini açığa çıkarmamı mümkün kıldı.
Nazaret'ten Tiberias Gölü'ne giderken Salahattin-i Eyyubi'nin 1187 de Haçlı ordusunu yendiği, Quarne Hittin'den geçtik. Buradan ilk hava şehidimiz Fethi Beyin yeğeni ile birlikte geçmemiz, Şam'daki Emevi Camisi'nde Selahaddin Eyyubi ile Fethi beyin mezarlarının aynı yerde oluşunun hatırlanmasıyla daha bir anlam kazandı.
Tiberias Gölü'nün doğu yakasından kuzeye doğru giderken, anıt öncesinde son durağımız Hicaz Demiryolu üzerindeki Samakh tren istasyonu oldu. 1914 yılı Şubat ayında, ilk Türk Hava şehitlerinin cenazeleri, bu istasyonda özel bir trene konularak, o günlerde Osmanlı Devleti Suriye vilayetinin başkenti olan Şam'a götürülmüştü.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Samakh İstasyonu, Şam'dan güneye inen ve Derna'da Batıya ayrılarak, Akdeniz kıyısında Hayfa'ya ulaşan Hicaz Demiryolunun bu bölümünde, önemli bir ikmal merkeziydi. İstasyon bugün acınacak bir durumdadır. Yetkililerin tarihsel açıdan önemli olan bu yeri korumak için harekete geçeceklerini umuyoruz.
Tel Aviv de turist rehberliği yapan Bay Yerach Paran, Samakh istasyonunda bize katıldı. İlk Türk Hava şehitleri için dikilmiş olan anıtın sorumlusu ile ilk Türk Hava şehidi Fethi beyin yeğeninin karşılaşması duygu dolu anlar yaşattı. İlk Türk Hava şehitlerinin hatırasına 1914 Mayıs'ında dikilmiş olan anıtın bulunduğu alana vardığımızda heyecan doruktaydı. Şehitlerden Fethi beyin aile bireylerinden birinin, onun, ülkesinin zaferi ve halkının onuru için bu topraklar üzerinde uçarken hayatını kaybedişinden 90 yıl sonra yaptığı bu ziyaret Dr. Gavish ile müşterek çalışmalarımız sonucu gerçekleşmişti. Anıtın çevresi, 4 yıl önceki ziyaretimden bu yana bir hayli güzelleştirilmişti. Bay Paran, kendisi bizzat, Türk bayrağının rengini taşıyan kırmızı ve beyaz renkli begonviller seçmiş ve çevreyi bunları ektirerek dekore etmişti. Vazife başında hayatlarını kaybeden bütün havacıların hatırası önünde sessizce eğilerek, saygı duruşunda bulunduk. Birçok fotoğraf çektikten ve Türk havacılarının bu destansı yolculuğu üzerine konuştuktan sonra, Bayan Yael Paran tarafından, evlerinde, çay ve kek ikramı yapıldı. Bay Paran'ın fotoğraf albümündeki fotoğraflara bakarken, Anıtın yeniden keşfinin kat ettiği uzun yolu ve bu sürecin Filistin üzerindeki ilk uçuşların gerçek hikâyesinin ortaya çıkarışını bir kez daha hatırladık.
Bayan Aynur Önuçar için ise unutulmaz, kutsanmış bir ziyaret oldu. Büyük amcasının 90 yıl önce görevi başında hayatını kaybettiği yerleri gezdiği her anı duygu dolu yaşadı. Hepimizin ortaklaşa arzumuz, bu topraklarda aynı tarihi mirası paylaşan Orta Doğu Halklarının bir daha hiç bozulmayacak bir barışa erişmeleridir.” (1)
Bu geziyi unutulmaz yapan herkese en içten saygılarımla… Bülent Yılmazer – Ankara
Batı Anadolu ve Tarihi Kentler kitabımı hazırlarken 2005 yılında Fethiye'de Fethi Bey'in anıtını fotoğraf karelerine almıştım. İkinci kuşaktan yeğenleri, arkadaşımız Ayşe ve Aynur Önuçar'ın onun akrabası ve babalarının dayısı olduğunu bilmiyordum.
İlk Türk Hava Şehidi Fethi Bey'in hayat hikâyesi ve başarıları kitap haline getirilmeli, ulusal kültüre ve havacılık tarihimize kazandırılmalıdır.
Önuçar kardeşlerin yıllardır korudukları, Fethi Bey ile ilgili bir arşiv var?
Kaynakça: (1) Bülent Yılmazer'in tarafıma gönderdiği, İsrail seyahatiyle ilgili İngilizce
Seyahat notları. Tercüme, Halit Angıner.