Ildırı * Bedriye Aksakal

09.10.2013 / 00:00

Tatil anlayışı mı değişti bilemiyorum. Yöremdeki insanlara bakıyorum, tatilde tarihi ve kültürel doğa gezisi yapacaklarına, sabahtan akşama dek oluşturdukları gruplarla oyun oynuyorlar. Oyun oynasınlar ; ama yedi sekiz saatini masaya bağlı kalıp yaşamalarını hala akıl sır erdiremiyorum.

Sitemize yakın tarihi bir kent var, Eryhrai. Her yıl bir kez bu antik kenti gezerim. Tiyatronun güzelliği, kral lahitinin ihtişamı, kilisenin kalıntıları arasında tarihi yolculuğa çıkarım. Bu gezmelerimizi öğretmen arkadaşım Uğur, eşi Fatoş, ağabeyim ve ben yapıyoruz. Yirmi beş yıldır yaşamımızı sürdürdüğümüz sitemizde kime sordumsa, Eryhrai gördünüz mü dediğimde görmedik yanıtını aldım. Oysa antik kente on beş dakikada araba ile gidiliyor. Ildır Köyüne gittikten sonra, biraz yürüyüş parkuru var. Neyse gelmemelerine kişilerin bir şey demiyorum da söyledikleri sözler çok tuhafıma gidiyor. Ne diyorlar. 'Alt tarafı taş değil mi göreceklerimiz.' Onların bu söylemlerine gülmekten başka ne yapabilirim ki. Tarih bilinci olsa kişide bu sözleri söyleyebilirler miydi? Tarihimizi hiç bilmiyoruz. Oysa güzel ve yalnız ülkemin dört bir tarafında buram buram tarihi dokular var. Bu anıtlar nice uluslardan, kavimlerden, imparatorluklardan kalma. Tarihimiz bizim geçmişimizi yansıtıyor. Eryhrai de tarihimizi yansıtan antik bir kent.

Ildır köyü de antik dönemde aynı adı taşıyor. Eryhrai sözcüğünün Yunanca'da “kırmızı” anlamına gelen Eryhrai'nin “kızıl kent” anlamında kullanıldığıdır.

Bir başka varsayıma göre de, kenti kuran Giritli Rhadamanthes'in oğlu Eryhros'tan almış olmasıdır.

İlk Tunç çağından bu yana yerleşim yeri olan kente giderken, Ildır sahilinde onlarca balıkçı teknesi sanki geçmişin koruyucu kalyonları gibi denize açılmayı bekliyor.

Yamaçta kurulmuş olan köyde manzara harika. 28 adacığı var. Bir tanesinin adı Zeki Müren adası.

Bir Rum köyü olan Ildırı, Rumlar zamanında adı Litri'ymiş. Mübadele zamanı Rumlar köyden ayrılınca adı değişmiş. Köy ikinci derecede sit alanı. Tamamı koruma altında.

Köye giderken mutlaka manzara kahvesinde mola verilir. Nedeni buradan tüm adaların görünümü harika. Birde gün batımını izlemek doyumsuz bir haz.

Köye girdiğinizde köylülerin özünü hiç yitirmemiş olduğunu görürsünüz. Köyde kime adını sorsan adını “Hasan” diyor. Anlatılanlara göre: Hasan'ın biri hepimiz Hasan'ız. Bari kendimize lakap takalım, demişler. Köylüler biberi çok sevdiğinden birisi: benim adım Biber Hasan” olsun, demiş. Diğerlerinin adını sayarsak kimi: Paprika Hasan- Dolma Hasan- Şişerka Hasan vb.

Ildırı, yıllardır sakin yaşamını sürdürürken, “Fatma Gül'ün Suçu Ne?” filmi orada çekilince gündeme birden oturdu.

Yukarıda dile getirdiğim gibi Anadolu'nun her bir yerinden tarih, kaynak su gibi fışkırıyor. Yeter ki, bizler tarihimize sahip çıkarak onları koruyalım. Bu mirasları geleceğe taşıyabilelim.