Hayvan Olmak Can Olmak * Reyhan Elbirliler

Hiçbir yaşam hakkı savunucusunun coşkuyla karşılamadığı 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları günü Kurban Bayramının ilk günüyle çakıştı. Canların acılarını, korkularını,sessiz imdat çığlıklarını yine izledik üstelik onların haklarının hatırlatıldığı bir günde….
2005 yılından beri bu köşeden yaşamı paylaştığımız hayvanların sesini duyurmaya çalışıyoruz. Yarın Gazetesi emekçilerine yürekten teşekkür ediyoruz.
“Hayvan Olmak Can Olmak ! köşe başlığı ile şöyle başlamışız yaşamı paylaştığımız canların sesini duyurmaya ;
Bugünden itibaren her hafta bu köşeden ,dünyamızı paylaştığımız öteki CANLARIN DOSTLARI olarak onların seslerini duyuracağız.
Bazen kendi anlattıklarımızı bazen onların anlattıklarını yazıya dökeceğiz, sizlerle paylaşacağız.
Hayvan konuşur mu? demeyin. Konuşur…..hatta güler, kahkaha bile atar. Gözyaşlarıyla sessiz sesiz ağlar da… Dostunu kurtarmak için ölümü göze alacak kadar vefakar, terk edildiklerinde intiharı seçecek kadar yüreklidirler.

Aramızda bariz farklar olsa da acı çekme yetisi açısından aramızda hiç bir FARK YOKTUR. Filozof Bentham'ın dediği gibi hayvanlar hakkında sorulması gereken soru

” Düşünebiliyorlar mı ?” değil ” ACI ÇEKEBİLİYORLAR MI? ” olmalıdır.

Evet acı çekiyorlar. Milyarlarca hayvan çıkarlarımız uğruna işkence görüyor,hapis tutuluyor ya da öldürülüyor.

Ülkemizin de imzasının bulunduğu Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi ;

” Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömürmez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme ,bakılma ve korunma hakları vardır. ” der

Ne var ki bugün,

Her yıl milyonlarca hayvan deneylerde kullanılıyor.Zehirleniyor,haşlanıyor,hastalıklarla enfekte ediliyor,sakatlanıyor,kör ediliyor,beyinleri sakatlanıyor ve bilim adına aç bırakılıyorlar.Boya sökücülerden, fırın temizleyicilere kadar toksik kimyasallarla test ediliyorlar.

Her yıl 50 milyar hayvan eti için öldürülüyor.Bunların büyük bir kısmı sınai hayvancılık teknikleriyle yetiştiriliyor.Hayatlarının her saniyesinde hiç güneş ışığı görmeden,ayakları toprağa basmadan öldürülüyorlar .(İnsan nüfusunun üç katı hayvan yetiştirildiği halde yine de yoksulluk var)

• Dövüştürülüyorlar,Dövüşçü olmaları için akıl almaz işkencelerden geçiyorlar,

• Yarıştırılıyorlar, güçten düşenler,yaşlananlar ölüme terk ediliyor,

• İnsan hayatındaki değişiklikten ilk önce onlar etkileniyor. Yıllarca yaşadığı evinden
yaşlı,hasta olmasına bakılmaksızın sokaklara terk ediliyorlar

• Sahipsiz, sokaklarda olanlar zehirleniyor,çeşitli yollarla öldürülüyorlar,

• Tecavüz ediliyorlar,

• Barınaklara kapatılıp pislik ve açlık içinde ölüme terk ediliyorlar

• Türler yaratılıp, yavrularını satmak üzere üretiyorlar.Pet shoplar hayvan köle pazarı gibi çalışıyor.

• Bir dosya kağıdının yarısı kadar bir alanda tavuklar kısa sürede yetiştiriliyor.Birbirlerini yaralamasınlar diye +800 derecede ısıtılmış bıçakla civcivlerin gagaları kesiliyor.Gaga kesimi sırasında dili yaralanan tavuk açlıktan ölüyor.

• Daracık alanlara hapsedildikleri için sığırların boynuzları kesiliyor..
Yanlarına bile dönemeyecekleri dar bölmelere kapatılan buzağılar kasten

anemik yapıları bozularak etinin lezzeti değiştiriliyor.

• Diğer bir canlıya, spor yapma adına, bile bile acı çektiren tek canlı insan olup Spor adı altında avcılıkta sayısız hayvan öldürülüyor, sakat bırakılıyor.

• Hayatları boyunca 70 x 35 cm alandaki kafeslerde yaşayan, burada çiftleştirilen burada yavrularını doğuran, yavrular 7 aylık olduğunda para eden kürke sahip olduğu için kafaları yere vurularak ya da sopayla felç edilip ,ya da sersemlettirilip kürk ticareti için canlı canlı hayvanlar yüzülüyorlar.

Akıl almaz boyutta üretiyor,akıl almaz şekillerde yok ediyoruz. Bizler diğer canlıları sömürerek onlara acı çektiriyoruz. Çünkü onlardan güçlüyüz. Bu hakkı nereden alıyoruz ?

Hep şunu düşünmüşümdür. başka dünyalardan canlılar dünyaya inseler , bizleri kafeslere kapatsalar, zorla besleyip (Çin Halk Cumhuriyeti'n de kazlara yapıldığı gibi) semirtip, yemeklerinde kullansalar, bebekleri,çocukları kendi çocuklarına oyuncak olarak verseler karşı çıkmaz mıydık ? Acı çekmez miydik ? Farklı türden olup bizden güçlü olmaları onlara bunları yapma hakkını mı verirdi ?

Güçlü olmak; güçsüze acı verme , yaşamını keyfimize göre kullanma hakkını bize vermez.Eğer insanların acısını önemseyeceksek diğer canların da acısını önemsemeliyiz.

Onların da CAN olduğunu bilmek,fark ettirmek, yaşamı daha eşit paylaşmak, en temel hak YAŞAM hakkına saygıyı, şefkati göstermek, duyarlılığı geliştirmek için çabalıyoruz, çabalayacağız.(26.07.2005)

Filozof Bentham'ın dediği gibi hayvanlar hakkında sorulması gereken soru ” Düşünebiliyorlar mı ?” değil ” ACI ÇEKEBİLİYORLAR MI? ” olmalıdır.

Evet , acı çekiyorlar. Milyarlarca hayvan çıkarlarımız uğruna işkence görüyor,hapis tutuluyor ya da öldürülüyor. Tolstoy'un ” Hayvan öldürmekle insan öldürmek arası BİR adımdır ” sözüne yürekten katılıyoruz. Sevgi ve acıma duygusunun verilmediği yerlerde geleceğin şiddet, acı ve ölüm olduğunu endişe ve üzüntüyle izliyor hatta yaşıyoruz.

Havalar serinlemeye başladı. Merhametiniz sıcak kalsın. Sokağınızın bir köşesinden bir kap su bir kap mamayı başlarını sokacak bir parça yeri eksik etmeyin.
sevgi ve saygılarımızla,