Güle Güle Berkin…* Kemal Kocabaş

11 Mart sabahı evde kahvaltı yaparken, gözüm de televizyon haberlerinde. Kanallar sevgili Berkin Elvan'ın ölüm haberini geçmeye başladı… “Günaydın”larımız boğazımızda düğümlendi. Berkin'in 16 Haziran 2013 günü başlayan ve 269 gün süren direnişi sona ermişti. Yoğun bir sessizlik ve hüzün… 14 yaşında 45 kiloyla girdiği komadan, 15 yaşında ve 16 kiloyla çıkamamıştı. Ekmek almak için çıktığı evine geri dönememiş, polislerin gaz bombası kapsülüyle bizlere veda ediyordu.

Okula geldim. Sosyal medyada tepkiler yoğunlaşmıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, İzmir Eğitim-Sen 3 nolu şube ve YKKED üniversitenin Tınaztepe yerleşkesinde öğle saatlerinde ülkenin muktedirlerine “Yaşama hakkı, vicdan ve adalet” duygularını anımsatan bir forum yaparak Berkin'i andı. Hazırlanan bildiri de, “Ona sıkılan gaz fişeği aslında masumiyeti hedef aldı, masumiyeti öldürdü.

Ekmek almaya giden bir çocuğun başına nişan alırken gerçekten destan mı yazıyordu o polis, yoksa dönmüş gözüyle kendi içinde gördüğü karanlığı mermi olarak mı kusuyordu?

Ya ona bu emri verenler ana baba değil miydi? Evlatlarını korumak için kendi varlıklarını ortaya koymayacaklar mıydı? Vicdanı olan herkesin evladı öldü bugün; eğer yüreğinde evlat acısını hissetmeyen yetişkin varsa, onun vicdanı yok demektir. Burada Berkin'i anarken toplum vicdanının hukuk sisteminde en kısa zamanda karşılık bulmasını talep ediyoruz. Bugün hepimiz Berkin'iz. Hepimizin tanımadan yakını oldu Berkin. Hepimizin başı sağ olsun, başka Berkin'ler olmasın.” ifadeleri yer alıyordu. Sonra da tüm ülkede öfke patlaması, ortak insanlık vicdanının ayağa kalkmasına tanıklık ettik. Bugün, İstanbul'da Feriköy mezarlığında Berkin sonsuzluğa uğurlanıyor.

Sosyal medyada dünden beri, sevgili Berkin Elvan'ın fotoğrafları yayınlanmaya devam ediyor. Tertemiz masumiyeti ile bir halk çocuğuydu Berkin. Kara kaşları ve gözleriyle yaşama umutla bakan bir halk çocuğuydu. Muktedirlerin AVM uğruna halkıyla inatlaşan, halkına saldıran polislere “destan yazdınız” diyen, halkına güvenmeyen, gençlerine inanmayan, onlarla empati kuramayan, yaşamında sevgi ve vicdan tomurcuklarını yeşertmeyen bir anlayışın terörüyle kaybettik Berkin'i…

Berkin şimdi vicdanlarda, şiirlerde, meydanlarda, iyiden, güzelden, insandan yana olan her yerde onurla yaşayacak. Ülkenin namuslu, onurlu gençleri, aydınları, anneleri onu hiç unutmayacak.
Sosyal medya bir özgür alan. Düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği bir pla

tform. Siyasal iktidarın sınırlamak istediği de bu özgürlükler. Kaybı sonrası sosyal medya Berkin'i şiirle uğurladı. Önce Nazım'ın “Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,/ akar suyun,/meyve çağında ağacın,/ serpilip gelişen hayatın düşmanı./ Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına ,/ çürüyen diş, dökülen et ,/ bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler./Ve elbette ki, sevgilim, elbet,/dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,/dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle:

işçi tulumuyla/bu güzelim memlekette hürriyet…/” dizeleri yer aldı. Sonra Ece Ayhan'ın “Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/Bir teneffüs daha yaşasaydı,/Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür/Devlet dersinde öldürülmüştür.” dizeleri Berkin'i uğurladı. Sonra karşımıza Turgut Uyar “…

Başarısız boktan bir kış geçirdik/Kanımız bile doğru dürüst akmadı/ Bir sürü çocuğu öldürdüler” dizeleriyle çıktı. Nazım bir başka şiirindeki “Ürkek bir serçe gibi eğme başını./ Kaldır başını ve dimdik dur./ Bu senin değil, ülkemin ayıbı./Hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.” dizeleriyle uğurlamaya tekrar katıldı.

Şiirler sonrası sosyal medyada duvar yazıları da Berkin imecesindeydi. Bir yurttaşımızın “Çocukların bakkaldan evlerine/Kafalarına gaz fişeği yiyerek değil/Ekmeğin köşesini yiyerek/Döndükleri bir ülke dileği ile” mesajı karşımıza çıktı. Kısa bir süre önce özgürlüğünü kazanan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da “İnsanlık tarihi esas olarak baskı ve zulme karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinden ibarettir.

Berkin ülkemizdeki bu mücadelenin son kaybı ve son kahramanıdır. Başımız sağ olsun.” diyerek Berkin'i uğurlama imecesinde yer alıyordu.

Türkiye bugün Gezi Parkı olaylarıyla başlayan süreçte sekizinci genç insanını toprağa veriyor. Adaletsizliğin, yolsuzluğun diz boyu yaşandığı, ülkenin yönetilemediği 2014 Mart'ında Berkin için sokağa çıkanlar, “vicdanı, hukuku ve Berkin için adaleti arıyorlar, katillerin bulunmasını talep ediyorlar”. Demokratik-hukuk devletinin egemen olduğu bir Türkiye özlemiyle…