Geceye Sığındım * Bedriye Aksakal

11.04.2014 / 00:00

'Ben gökyüzünü taşıyan kadınım
Gökkuşağı gözlerimden geçer
Güneş rahmime yol alır
Düşüncelerim bulutlara karışır
Ama söyleyeceklerimi henüz söylemedim'

Bir Kızılderili şiiri

Yukarıda yazdığım dizeleri ilk okuduğumda geceye sığındım. Dizeler müthiş anlam yüklü. Sessizliğin ortasında dizeleri durmaksızın belleğime yazdım. Sonra balkona çıkarak, gökyüzündeki yıldızları avuçlarıma doldurup, bahçeye, oradan sokağa saçtım.Yıldızları tekrar tekrar gökyüzünü taşıdım durdum. Saatlerce sürdü taşıma eylemim. Düşüncelerim bulutlara karışırken, başka bir düşünce içinde bir ırmağın yol alışı gibi yol aldım durmaksızın. Yollar diğer yollara açıldı. Düşüncelerim yoğunlaşırken, 'düşünüyorum öyleyse vurun' diyen bir iki kişiye rastladım.

Yollarda yol alırken, kadınların arasında buldum kendimi. Gözü yaşlı, bakışları acıya takılı kalmış kadınların bazıları suskundu. Bazılarının ise dudaklarının kıyısından 'acıyı bal eyleyen' sözcükler döküldü. Kadınların dört bir yanını töre, taciz, koca, baba… dayağı ve şiddet sarmış. Kocaman karanlık eller, söylemek isteyip, söyleyemeyen kadınları ve kızları kavrayıp gecenin zifirine karışmış. Karanlık eller durmaksızın çoğalıyor.

Kadınlar bizim olan kadınlarımız oysa bereketin simgesi. Doğurgan, üretken… Ana erkil toplumdayken söz sahibi olan kadınlarımız, daha sonraları ikincil duruma düşerek güneşi kafes ardından yakalama uğraşına girdi. Dinsel ve feodal yapı yüzünden kadın yüzyıllar boyu ezildi horlandı. Kadın günah keçisi olarak görüldü… Osmanlı saraylarında hareme kapılan kadınlar, bir ağızdan çıkacak söz ile yaşamları sürdü.

Cumhuriyetimizle birlikte birçok haklarını elde eden kadınlarımız daha sonraları öğretmen, doktor… olmaya başladı. Cumhuriyet ışığıyla meclisimize kadınlarımız da girdi. Bu gün meclis aritmetiğine baktığımızda ,bugünkü sayının geçmiş dönemlere göre ne değin düşük olduğunu görüyoruz.

Kadının tarihsel gelişimini incelediğimizde önümüze birçok olgu çıkıyor. Ekonomik gücünü almış kadın özgürce yaşarken, evde saçını süpürge yapan, tarlada hiçbir geleceği olmadan çalışan kadına ne değin özgür yaşayabilir diyebiliriz?

Birde şu gerçeği göz ardı edemeyiz. Bir kadın ne değin ekonomik gücünü alırsa alsın, diğer tarafta hala kadınlar horlanıyorsa, dayak yiyorsa, ekonomik gücünü almadıysa ekonomik gücünü eline almış kadını özgür sayabilir miyiz?.

Oysa tüm isteğimiz kadın, erkek ayrımı yapmadan insanca yaşamak.

GÜNÜN SÖZLERİ

Başkalarının düşüncelerini keşfetmekten hoşlanırız ama, kendi düşüncelerimiizn tahmin edilmesine kızarız.
La. Rochef
Düşünmek görmektir.
Balzac
Büyük düşünceler, yürekten doğar.
Vauvenargues.