” Futbolcu ” Olmayan Futbolcu: Metin Kurt * Ali Sirmen

Metin Kurt?un, Galasataray ve Milli Takım?ın yıldız sağ açığı olarak parladığı 1970?li yıllarda, Aziz Nesin?in buluşu olan ?Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu? tekerlemesi pek revaçtaydı.
Futbolun insanı, kendine yabancılaştıran işlevini çok iyi anlatan başka deyişler de vardı tabii ki. Portekiz?i 1932-1968 yılları arasında demir yumruklu bir rejim altında inletmiş olan diktatör Salazar?ın şu sözü ünlüdür:
– Ben bu ülkeyi hep ?3 f? formülü le yönetim.
Bu ?üç f? fado, fiesta ve futboldu.
Metin Kurt?un futbolcu olarak yıldızının parladığı yıllarda futbolun spor olmaktan çıkıp, tam bir gösteri etkinliğine dönüşmesi sürecinin henüz başındaydık, ama ?Ne sağcıyız ve solcu futbolcuyuz futbolcu? tekerlemesi o sırada da geçerliydi.
İşte böyle bir ortamda, Metin Kurt o zamanlar yeşil bile olmayan ?yeşil saha?ların kralları arasında yer alıyordu.
Ama bu kral değişik bir kraldı. Futbolu tartışma götürmezdi, ancak, onun yanı sıra solcu, sosyalist kişiliğiyle de sivriliyor, ilk kez grev kavramını futbol sahalarına sokuyor, o dünyada ağabeylik diye anılan idareci ile oyuncusu arasındaki paternalist ilişkiyi sorguluyordu.
***
1973-74 kışında, Yeni Ortam gazetesinde çalışıyordum. Arkadaşlarla konuştuk, biz de o yıl ?Yılın Sporcusu? olarak Metin Kurt?u seçtik.
Aşağıda da değineceğim gibi, spor dünyasında da, spor basınında da sayıları çok olmasa bile, yine de solcular ve sosyalistler vardı. Ama olaya bu açıdan yaklaşım pek yoktu. Yeni Ortam?ın Metin Kurt?u ?yılın sporcusu? seçmesi, basın yaşamımızda bir ilkti.
Metin Kurt ile o vesileyle tanıştım.
O toplumun idollerinden biri olmanın kendisine yüklediği sorumluluğun farkında olan bir sosyalist kardeşimizdi.
Bu sorumluluğun onu davranışlarıyla örnek olmaya, toplumsal gerçekleri cesaretle haykırmaya zorladığını, bunu yapmaktan, çekinmeyeceğini belirtiyordu.
Çekinmedi de.
Ama o günün futbol dünyası ve Galatasaray Kulübü, Metin Kurt?un bu sorumluluk bilinci dolu davranışını affetmedi ve oyuncusuyla yolunu ayırdı.
Metin Kurt?u yitirmemiz üzerine yazılan yazılardan birinde, onun futbol dünyamızın Spartaküs?ü olduğu ileri sürüldü.
Ne yazık ki, öyle değildi. Aralarındaki tüm benzerliğe karşın, gladyatör ile futbolcunun konumlarının farklılığı Metin Kurt?un arkasında, Spartaküs?ün bulduğu desteği bulmasını engelledi.
***
O dönemin futbol dünyası ve modern çağın yıldızları Metin?i yalnız bıraktılar.
O günün Türk futbol dünyasında sol düşünce ve eylemlere yer yoktu, ?futbolcu? olmayıp da solcu olan tasfiye edilirdi. Öyle de oldu.
Burada bir yanlış anlamaya meydan vermemek gerek.
Türk futbol dünyasında Metin Kurt?tan önce de sonra da, toplumsal bir idol olmanın kendisine yüklediği sorumluluğun bilincinde, sporcular, yıldızlar oldu.
Metin?in adaşı, ağabeyi Taçsız Kral Metin Oktay onlardan biriydi. Ondan önce de benzerleri geldi, sonra da? Dünyada da sol fikirlere sahip olan, açıkça haykıran sporcular, futbolcular oldu.
Ama Metin Kurt, Türkiye?de bunu ilk kez eyleme döken ve sendika çatısı altında kurumsallaştırmaya çalışan bir sosyalist kardeşimizdi.
O yolda yeterli desteği bulamadı.
Cumartesi Ataşehir Mimar Sinan Camii?nden onu alkışlarla uğurlayanlar, biraz da bu ayıbımızın özrünü diliyorlar gibi geldi bana.
Bu arada, Metin Kurt?u futbol ve emek kenti Eskişehir?de yaşatma kararından dolayı Tepebaşı Belediye Başkanı dostum Ahmet Ataç?ı candan kutluyorum.