ŞAİR EŞREF'E BİR MEZAR TAŞI

1847’de Manisa’nın Kırkağaç İlçesi’ne bağlı Gelenbe’de doğmuş Şair Eşref. Gördes kaymakamıyken gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvedince hapse mahkum edilmiş. Cezasının ardından Mısır’a kaçmış, 2. Meşrutiyet sonrasında İstanbul’a dönüp, mizah dergilerinde başyazarlık yapmış. Vali yardımcılığından emekliye ayrılıp, yaşamının kalanını Kırkağaç’ta geçirmiş.
Yolsuzlukları, geri kalmışlığı ve rejimi yererken halk deyimlerini, hatta küfürleri kullanmaktan kaçınmayan Eşref, yergilerini öncelikle, kurduğu düzeneklerle kafaların içini bile denetim altına almaya çalışan 2’nci Abdülhamit’e yöneltmiş. Mısır’dayken, Abdülhamid’in ağır hasta olduğunu söyleyen ve adamla uğraşmaktan vazgeçmesini isteyen dostlarına şu dörtlüğü söylemiş:
“Toprak altında da olsan bulurum. Erişir burnuna birkaç tekmem. Can verip kurtulurum zannetme. Şeytan elini çekse de ben elimi çekmem!”
* * *
Padişah’ın çevresindeki ikiyüzlü, rüşvetçi, ahlaksız yöneticilere de yüklenmiş:
“Her biri kendince zulüm etmekte: İnsan bir memur görünce eşkıya sanıyor… Ey zavallı, boş yere yakınma, bağırıp çağırma. Çünkü ezilenlerin ahını işiten hükümet bunu musiki sanıyor!”
Yolda sevmediği amiriyle karşılaşıp istemeden selam vermek zorunda kalan Eşref, soluğu dostlarının yanında almış.
“Gâvur İzmir’de sokaklar dardır. Bir selâm tavrı ile can koruruz. Söyle dursun atlarla araba. Yolda eşeklere biz hasdururuz.”
Halkı küçük gören, onlara hakaret eden yöneticiler de almışlar ağızlarının payını:
“Millete erbâbı mansıptan biri eşek demiş. Reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar. Olsa da millet eşek, eşek diyen bilmez mi ki: Sadrazamlarla valiler de milletten çıkar…”
Eşref’e hicivlerinde neden çoğunlukla isim kullanmadığı sorulunca yanıtlamış. “Neden olacak, bütün alçaklara uygulanıp, numarasız gözlük gibi kullanılsın diye…”
Ölümle dalga geçişini oğlu şöyle anlatmış:
“Ölmezden bir hafta evvel ellerine, ayaklarına kına yaktırdı. Yattığı odanın perdelerini kapattırdı. Geceleri lamba yaktırmadı. Sabahleyin anneme: ‘Bir haftadır karanlıkta yatıyorum. Anladım ki ölüm korkulacak bir şey değilmiş’ dedi. Kendini tamamıyla soydurdu. Öğleden sonra hayata gözlerini yumdu.”
* * *
Vasiyetini ise bir dörtlükle dile getirmiş:
“Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için. Gelmesin, reddeylerim billahi öz kardeşimi. Gözlerim ebnâ-yı âdemden o kadar yıldı ki. İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı…”
1928’den itibaren defalarca çalınmış Kırkağaç’taki mezar taşı. İzmir, en işlek bulvarlarından birine adını vererek yaşatıyor Şair Eşref’in adını; Manisalılara da çalınamayacak bir mezar taşı yaptırmak düşüyor.