Duyduklarım * Bedriye Aksakal

21.01.2014 / 00:00
Bu aralar televizyon başında haberleri dinlerken bazı duyduğum sözcüklere takılı kalıyorum. Ondan sonra da elime sözlükleri alıp, karşılığı ne diye okuyup defterimin bir köşesine yazıyorum. Bu günlerde takıldığım sözcükleri yazmaya kalksam, Fizan'a dek yol alırım.

Düşünmek istemiyorum bazen kendi kendime soru yöneltiyorum. Saygı ve sevgi neden yok oldu da maddiyat öne geçti? Neden küfürler havada uçuyor? Eli bıçaklı olanlar neden hemen insanı kıyıyor? Neden on iki yaşında kız çocukları evlendiriliyor? Ondan sonra da on üç yaşında çocuğu oluyor ve on dört yaşında da öldürülüyor. Nedenlerde, takıldığım sözcükler gibi çok.

Nedenleri duydukça, dudaklarımda çığlıklar çoğalıyor. Uçuşan çığlıkları parçalarcasına ısırıyorum. Uzayıp gidiyorum . bir yaprak oluyorum savrulan. Sözcükler ve nedenleri duydukça, acılar doluyor damarlarıma.

Birden yerimden kalkıyorum, aynaya bakıyorum. Bakışlarım parçalanıyor aynalarda. Bir sürü kırık çizgiler. Kırık çizgilerin içinde unutulmuş isimler. İsimleri okuyorum. Kimi belleğimde değer kazanmış, kimisi yitirilmiş sözcükler. Yine zor durumlarda kaldığım günler gibi bu gün zor düşünceler içindeyim.

Böyle durumlarda babacığım yanı başıma gelir. Söyleşiriz saatler yetmez. Babacığım çağıl çağıl akıyor. Bir ara şu sözleri söylüyor beni rahatlatmak için:
“Konuşmaya değer olanlarla konuşmazsan, insanları yitirirsin.
Konuşmaya değer olmayanlarla konuşursan sözcükleri yitirirsin”
Babama, ne insanları, ne sözcükleri yitirmek istemiyorum, diyorum. Dudaklarında gülümseme dolaşıyor. Sonra şu sözler dudaklarından inci taneleri gibi dökülüyor:
“Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır”
Büyük ozanımızda yaşamağa dair ne diyor:
Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela…
Ozanımızın dizeleri yaşamaya dair uzayıp gidiyor. Dizelere tutunurken, babacığım geldiği gibi gidiyor.

Televizyondaki sesle kelimeler ve nedenlere bir kez daha takılıyorum. Yalan kelimeler, yalan nedenleri duydukça her taraf toz duman içinde sanki. Aman yarabbi bu değin mi kıymetli makamlar, tahtlar, paralar…
Koca Yunus' da ne diyor:
NİCE TAHTA ÇIKANLAR YERE DÜŞTÜ
NİCE BENİM DİYENE SİNEKLER ÜŞÜŞTÜ.