Dönüm Noktası Yaklaşıyor * Ülgen Zeki Ok

Mart 15th, 2014

Sizlerin oylarıyla iki hafta sonra bir dönem kapanıp, yeni bir dönem açılacak… “Oyumu nasıl kullanayım?” konusunda halen kararsız olanlar, duyguları ile mantığı birbiriyle çatışanlar olabilir…

AKP'nin kaybetmesi için oy vermeniz gereken büyükşehir veya ilçe belediye başkanını yeterli bulmayabilir, sevmeyebilir, hatta kendisine öfke duyabilirsiniz… Örneğin ben Aziz Kocaoğlu'na özellikle Bornova'da Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'ın adaylığını engellediği için son derece kızgınım… Duygularım böyle olsa da, mantığıma uyacak ve hiç tereddüt etmeden oy vereceğim, Kocaoğlu'na… Karşıyaka ilçesinde işim daha kolay; henüz tanışma fırsatım olmadı ama başkanlığı rahatlıkla kazanacak olan CHP adayı Hüseyin Mutlu Akpınar'ı sevdim; Cevat Durak'tan daha başarılı olacağını düşünüyorum. Bornova'da oy kullanacak olsaydım daha fazla zorlanırdım, ama oyum yine de Olgun Atila'nın olurdu. Konak'ta ise çok tartışılan CHP adayı Sema Pekdaş'a verirdim oyumu. Pekdaş'a yapılan eleştirilerin önemli bölümünün haksız olduğunu düşünüyorum. Örneğin, 10 yılı aşkın zamandır, göğsünden Atatürk rozetini hiç çıkarmamış bir Atatürkçü olmama karşın, bir hakimin cüppesinin üzerinde Atatürk rozeti olmaması gerektiği konusunda Pekdaş'la aynı görüşteyim. Hakim cüppesinin siyah (renksiz) ve düğmesiz olması da bir rastlantı değil…

Uzun zamandır CHP dışında hiçbir partiye oy vermememe karşın, Manisa veya Balıkesir'de oy kullansaydım, büyükşehir için oyum, AKP karşısındaki en güçlü aday olan MHP'nin olurdu. İlçede de yine AKP karşısındaki en güçlü adayı desteklerdim. Örneğin Ayvalık'ta oy kullansaydım, oyum CHP adayı Rahmi Gençer'in olurdu, kuşkusuz.

CHP'den aday gösterilmeyince DSP'den aday olanların bu seçimlerde şanslarının olmadığı çok açık… Bu kişilerin, önceki seçimlerde başka adayları eleyerek kendilerini aday gösteren, seçilmelerini ve yıllarca başkanlık yapmalarını sağlayan CHP'ye karşı vefasızlık gösterdikleri kanısındayım. Bu adaylara oy vermeyi düşünenlerin, “DSP'ye verilecek her oyun AKP'ye yarayacağı” gerçeğini görerek bu eylemlerinden vazgeçmelerini umuyorum.

Küçük Berkin'in ölümü Türk halkının birleşmesini ve kenetlenmesini sağladı. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i; Alevi'si, Sünni'si, Yahudi'si, Hristiyan'ı sımsıkı sarıldı birbirine ve AKP hükümetinin, zorbalığına, adaletsizliğine, kokuşmuşluğuna karşı başkaldırdı. Emir verdiği 'destan yazan' polisleri tarafından öldürülmüş bir çocuğu 'terörist' ilan ederek 'bölücülük' suçu işleyen 'Hükümetin Başı'na en güzel yanıtı, birbirlerine “Senin evladın benim evladımdır” diyerek, acılarını paylaşan Berkin ve Burakcan'ın babaları verdi.

Türk insanı kolay bölünebilse de, tehlike anında bir araya gelerek savaşmayı iyi bilir…
Önce şu 'Yerel' savaşı kazanalım, sıra gelecek 'Cumhurbaşkanlığı Meydan Muharebesi'ne…

Haftanın Sözü: “Birleştirmek – bunun için geldik biz Bölmek – biz böyle amaç gütmeyiz.” Mevlana