Chp ve Yeniden Umudu Yaratmak…

CHP, 5-6 Eylül tarihinde çok doğru bir kararla Ankara'da kurultaya gidiyor. Ülkenin geleceğini belirleyecek 2015 Genel Seçimleri öncesi yapılacak bu kurultay, Türkiye ve CHP açısından tarihsel bir öneme sahip. Bu kurultayla parti programındaki Cumhuriyet kültürü ve evrensel sol-sosyal demokrat değerlerle üretilecek yeni bir vizyon, önemli bir heyecan ve umutla ülkenin aydınlık-demokrat geleceğine bir pencere açabilir. CHP'yi böyle bir tarihsel misyon beklemektedir. Gereğini yapmak boynunun borcu olmalıdır.
Bu yazıyı yazarken 1973 seçimlerinde ilk kez oy kullandığım günleri anımsadım. Sol ağırlıklı sloganlar yanında 12 Mart faşizmi sonrası CHP'nin dağlara, taşlara yazılan “Umudumuz Ecevit-Karaoğlan” sloganı vardı. İlk kez oy kullanan genç insanlar için bir umudun varlığı, onlarda örgütsel davranışlara katılım coşkusu ve özgüven yaratıyordu. Bu dönemlerde CHP, sol bir söylemle seçmen tabanını önce 1973 yılında %33 ve sonra 1977'de de %41'e çıkarmıştı. Bu rakamlar ve yaşanan bu süreç CHP için temel öğretici bir tarih olmalıdır. CHP, hep sol oldukça kazandı, sağ politikalarla da hep kaybetti. CHP kurultayına giderken delege arkadaşlarımızın bunu çok iyi değerlendirmelerini öneririm.

CHP, bu kurultaydan kesinlikle tasfiye, ötekileştirme üretmemelidir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun kurultay kararı alması ve sonrası açıklamaları bu anlamda çok olumludur. Bütünleşik bir yapıyla, karşılıklı empati yaparak, eleştiri-özeleştiriyle kurultay, halkımıza mutlaka olumlu bir mesaj vermelidir. Zira CHP tabanının naif, kırılgan duygular içinde ve moralsiz olduğu çok açıktır. Bu vefakar insanlara karşı kurultay, “Biz başaracağız, biz yarını kuracağız, biz üreteceğiz ve Cumhuriyetin 100. Yılında biz olacağız” mesajını gür bir sesle vermek durumundadır.

Gözlemlediğimiz kadarıyla CHP'nin bilim ve teknolojiyi sosyal demokrat bir parti olmasına rağmen maalesef çok iyi kullanamayan bir yapısı var. Seçim müziğinden tutun, organizasyonlara kadar her süreçte ciddi eksiklikler var. Bilişim çağında interneti, bilgisayarı kullanamayan il, ilçe örgütleri ve başkanları olmamalıdır. Muhafazakar bir parti olmasına karşın AKP bu konuda daha iyi konumdadır. CHP, bu konuda ezber bozarak örgütsel yapısını bilişim çağının teknik alt yapısıyla donatmalı, CHP genel merkezi web sayfası bir sanal kütüphane görevi görmelidir.

CHP Bilim ve Kültür Platformu, maalesef CHP'nin Ar-Ge'si gibi çalışamıyor. İçi boş ve yapılan çalışmalar da yetersiz. CHP, Bilim ve Kültür Platformu ilgili uzmanların arı kovanı gibi çalışmasıyla parti projelerinin, politikalarının üretildiği-tartışıldığı ve parti meclisine, MYK'ya önerilerin sunulduğu bir işleve dönüştürülmelidir. Sol partilerde bu yapıların çok önemli yaşamsal işlevleri vardır.

CHP, siyasal iktidarın eğitim politikalarına karşı daha dikkatli olmalı ve gerekli tepkiyi anında vermelidir. Son yıllarda ülkemiz eğitim sistemi “dinselleştirme ve piyasalaştırma” politikalarıyla kuşatılmış ve eğitimin niteliği dibe vurmuştur. Sayın Başbakan'ın oğlu Bilal eğitim politikalarına yön verir hale gelmiştir…

Siyasal iktidar, karma eğitime son verme çalışmaları yapmaktadır. Genel liseleri kaldırarak tüm liseleri İmam Hatip Liselerine dönüştürme çabaları yoğunlaştırılmış ve bu arada parasız-yatılı Anadolu Öğretmen Liseleri kapatılarak öğretmen yetiştirmenin orta öğretimle bağı kopartılmıştır. Anadolu Öğretmen Liselerinin kapatılışı bir geleneğin yok edilişidir. CHP bu yönetmelik değişikliğini mutlaka yargıya götürmelidir. Konuyla ilgili demokratik kitle örgütlerinin görüşlerini alarak bu politikalara karşı bir kitlesel karşı duruş platformu üretmelidir. Aksi takdirde çok geç kalınacak ve ülkede bu yaygın din eğitimi ile IŞİD tipi yapılara potansiyel zemin oluşacaktır.

CHP, 1973, 1977 seçimlerini demokratik kitle örgütleri ve sendikalarla dayanışarak kazanmıştı. 2014 Türkiye'sinde de bu ilişki ağı mutlaka kurulmalıdır. Sendikalar, barolar, odalar ve derneklerle iç içe bir CHP, toplumla bağını daha da geliştirmiş olacak ve insan potansiyelini zenginleştirecektir. CHP, sol partilerle de olumlu ilişkiler üretmeli, söylemde değil, projelerinde, politikalarında, ürettiklerinde sol olmayı başarmalıdır.

CHP Parti Meclisi ve MYK'sı düşünen insanların olduğu, beyin fırtınalarının yaratıldığı parti platformları olmalıdır. Sadece vitrin nedeniyle veya parti dengeleriyle bu yapılar oluşturulmamalıdır. Bir dönemler sanatçı Şahnaz Çakıralp, Sayın Baykal tarafından parti meclisine taşınmıştı. CHP'ye ne tür katkılar sağladığını hiç bilmiyorum… Bu kurullar partinin geleceğini ören yapılara dönüştürülmelidir. Bu yapılar üzerinde pazarlıklardan çok yeterlilikler aranmalıdır. Bilim insanları, kültür ve sanat insanları ve parti emekçilerinden oluşan bu yapılar partiyi çok önemli yerlere taşıyacaktır.

CHP, tabanında sevgi üreten bir parti olmalıdır. Bunun için demokratik katılım ve adalet duygusu partide egemen olmalıdır. Seçimlere dair kurallar çok önceden net bir şekilde bilinmelidir. Bu kurallar seçim sürecinde değiştirilmemelidir. Parti güvenilirliğini asla kaybetmemelidir. Ön seçim tüm üyelerin katılımıyla tüm seçim süreçlerinde temel alınmalıdır. Bir kentin belediye başkanlarını, milletvekillerini mutlaka kayıtlı üyeler belirlemelidir. Parti ağalığı ve kişisel iradeler artık CHP'de egemen olmamalıdır. Parti kurumsal kimliğini üretmelidir.

Dışarıdan görebildiklerim bunlar. Bu öneriler, dostça ve arkadaşça ve nesnellikle yapılan öneriler ve gözlemlerdir. CHP, ülkenin çok önemli, kurucu partisidir. Evrimini yaparak günümüze gelmiştir.

Şimdi yine bir sıçrama noktasındadır. Sol-sosyal demokrat, insan ve toplum ağırlıklı projeleriyle %30'luk oyunu mutlaka yukarılara taşıyacak potansiyeli vardır.

2014 Türkiye'nin sosyolojik yapısı bu sıçrama için uygun bir zemindir. CHP, liberal ve yandaş medyanın doldurmalarına aldırmadan ve hiçbir kesimi dışlamadan kurultay sınavını başarıyla vermeli ve Türkiye'ye “Ben varım” mesajını gür bir sesle duyurarak yeni bir umut üretmelidir. Toplumun “vicdanı” olmayı başarmalıdır. Ne dersiniz?