Özdemir İnce Hayatı

1 Eylül 1936 tarihinde Mersin (İçel)'de doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü'nü bitirdi. Paris'te edebiyat ve fonetik üzerine eğitim gördü. Fransızca öğretmenliği, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda çevirmenlik, denetçilik, yöneticilik, danışmanlık ve yayınevlerinde editörlük yaptı. İkinci Yeni akımına bağlı şiirleri ile öne çıktı, zamanla toplumsalcı yönelim…

Uykusuzluk – 38 * Özdemir İnce

Külün altında duruyor bedeninsönmüş meşe gövdesi,ertelenmiş yazlar. Kül: Senin kendi ipek külün,kül: beklemekte uyanacağı rüzgârı. Yeniden yaratıyorum seniduyan beynimledüşünen yüreğimlekollarımın içinden giderek. Anımsarım, sana dokunduğum zaman,bir yanım bir yanına dokunduğunda,huş yaprağı olarak kokman gerekceylan teri kokmalısınsu kaynağı kokacaksın. Koku da değişiyor zamanla:Kapalı mahzen küfüyle kokabilirkendini…

Yazın Sesi * Özdemir İnce

Gövdenin çeperinde bir başka gövdeiçe doğru bir toprak kaymasıertelenmiş yaz: bir heyelandır Duran bir kent: bir görünürbir yiter toprak damlarlaHomeros'un kehribar denizi arasında Bir kadın bir sarmal eksençıplak ayakları sel izi bırakıravlunun mıknatıslı taşlarında Yanından geçip gider o burguateş yiyici bir ağız, bir etoburkışkırtıcı baharat…

Can Yelekleri Tavandadır-1 * Özdemir İnce

Karada, denizde ve havada, kutlu olsun, yeşil gözlerde, hokka ağızda, tas memelerde; Her zaman ve her yerde, kutlu olsun, ömrümüzün şarapları dolarken seher vaktinde; Senlikte, bollukta, zenginlikte, kutlu olsun, engin göz halkalarında, mavi ve lacivertte; Savaşta ve barışta, harp ve sulhta, kutlu olsun, tek bir…

Bir Yaz Gecesi Gülümsemesi * Özdemir İnce

-I- Son konuk olacağım uyuyan kurşun gövdende gözcü sudan ve terli topraktan başka bir de yuvarlak turuncu ve asi -II- İki gözün olacak bakan irdeleyen yüzünde bengi savaşcısı etin tuzun kara ekmeğin umut aşkın yakın aşkın kin aşkın. -III- Ağzının ince sessizliğinde ve kara kışın…

Bir Tarih Yorumu * Özdemir İnce

Başkaları karar veriyor senin yerine seni bildiğini tanıdığını sananlar seni değil sadece kendilerini savunanlar ama ne su içmişler seninle, ne yola gitmişler, o, diyorlar, şunu yapar bunu yapmaz o, diyorlar şunu sever bunu sevmez o, diyorlar, kışın hiç güneye gitmez sıcak bölgelere göçmen kuşlar gibi;…

ŞUBAT AYINDA ANKARA'DA * Özdemir İnce

Bu yıl erken bastırdı kış! Yağmur yağıyor, yağmur yağdıkça seviyorum seni. kar yağıyor, kar yağdıkça seviyorum seni. karaya vurdukça, sular dondukça üşüdükçe, bir şeyler yitirdikçe, umudum kırıldıkça çıkmaza girdikçe yaşam, yüreğim sıkıştıkça, sen değiştikçe daha çok seviyorum seni. Donmuş suda çelik tadı var ağzımda eski…

Ülker Salı Günü Gelecek * Özdemir İnce

Ülker salı günü gelecekKitaplar dergiler temiz çamaşırlarÜlker salı günü gelecekYüzünde güneş, bitimsiz ilkyazDeniz ve yeşillik getirecek. Bugün pazar yurdumun hapisanesindeYarın pazartesi, sonra salıSalı günü Ülker gelecek. Salı'ya Ülker gelecekÜlker dağların üstüÜlker'in gözleri yeşilAma gölge ve güneşte değişir. Geçip gelecek zeytinlerin, otların arasındanEli dağlara denizlere bulutlara…

Bir Ülke Olabilir Sevda * Özdemir İnce

Kaç cemre düştü yüreğine şimdiye kadar, kaç unutulmuş nisan var vişne sürgünü kollarında? Dağılıyor uyku kokusu gövdenin dilim meme uçlarına dokunduğu zaman; ateşten sapı üzerinde dönüyor ayçiçeği, bir güneş doğuyor bacaklarının arasında. Kollarımla sarıyorum, örtüyorum seni, günler ve geceler uzuyor ve savurmaya hazırlanıyor gövden gövdemi

Bahçıvan * Özdemir İnce

Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni yakarmalarla gelmez dünya sen git onun ayağına Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni veba sesiyle konuşuyor kahinler yasaların dünyayı kirlettiği söyleniyor yas tutuyor üzümde şarap ve su dileniyor kavmin çocukları Rüzgara bırakma şikayet dilekçeni zaman daralıyor, aylardan dikim ayı derinden sür tarlanın toprağını…

Gürlevik * Özdemir İnce

bir şeye benzetirim kendimi durmadan tüyleri uzamış solgun kendimi bütün kapıları açarım belki de korkumdan o incecik kelimeler içindir bu yalnızca kaybolur kurtarmasam uzay karanlığımda resimler yaparım kırmızıdır sokaksızlıktan çünkü ellerimi yaparım yüzümü yaparım teraziler kurulur işler tatlı vücudumda renklerini yaparım mavisi değişken sesli kara…

Pay * Özdemir İnce

Ev kurmak için bir zamantarla açmak için bir zamansevişmek için bir zaman bakmak için bir zamangörmek için bir zamananlamak için bir zaman duymak için bir zamanayaklanmak için bir zamankonuşmak için bir zaman ekim için bir zamanbağbozumu için bir zamankalmak için bir zaman doğmak için bir…

Sandıklı Pazarında * Özdemir İnce

Birden anımsadın bunca yıl sonra o gördüğün badem gözlü çingene kadını tam yirmi beş yıl önce Sandıklı pazarında. Şimdiye kadar hiçbir kadın öyle bakmadı meydan okumadı sana; gözlerini gördün bir anda sevişip ayrıldınız. Gökyüzüyle birlikte bakmıştı sana, çaktırmadan arasta esnafında.

Yakarı * Özdemir İnce

İdris peygamber, terzilerin pîri,izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,yaşım kırkı geçti yaşlanıyorum artık,izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,"ozan" desinler bir kez ölmeden önce. İdris peygamber, terzilerin pîri,el ver artık kendi dükkânımı açayım,bir kaftan keseyim kendime ben de,astarı sözcüklerden dikişi ibrişimden. Ben…

Önsöz * Özdemir İnce

Bazan bir sözcük arar ozan, bekler bir anahtar sözcük, başlamak için şiire, bir görüntü bazan, bir ses, bir koku, bazan da bir şey, bir devinim izi. Hepsi var, hem de istemediğin kadar; kireç yanığı görüntüler: Lemnos, Ayios Istratis, üç tanık sözcük: Makronissos, Yaros ve Leros;…

Gözlem * Özdemir İnce

İnsan gövdesine dokunmak: sonsuzun gidişine ve gözkapaklarına belleğin sözcüklerin yerine bir boşluk koymak hiçliği görmek: mumları söndürmek karanlıkta bakışmak karanlıkta Sırat Köprüsünden geçerken Köşeyi dön, uçurumsuz atlayış gövdenin içindeki gövde kırılan sırça… şamdanın sesi Susamam onu, ne sözcüklerle susamam onu, ne de sessizlikle, konuşamam onu…

Deniz Kıyısındaki Kadın * Özdemir İnce

ezbere biliyorum bütün gizlerinirüzgar gülünün imbatı tanıdığı kadar ekmeğin adı susuzluğun adı açlığın adıdorukları olgunlaştıran baş dönmesisenin çıplak gövdeni yoğunlaştıran açık suyun tanığı uzun kollarıntoprağın yalnızlığı bacaklarının arasındadoğumun ve ölümün yalnızlığı yatmışsın orada acı bir öykü gibi tıpkımutlu çağların destan kabartmalarındasıcak çakılların yakıcı kumların arasındaisyanın…

Durum * Özdemir İnce

Pazar günü geçmek bilmiyorBirden bir kavak fışkırıyor penceredenHızla kapıyı örtüyor bir sokakBir kız saatine bakıyor alandaGençliğim, güneşim, rüzgârım benim!Bu çıraklık sabah akşam sürüyor. Pazar günü geçmek bilmiyorToprağın alnında eriyor güneşSevdiğim uzakta, bir an kadar yakınAramızda sessizliğin amansız yasasıAklımda denizle donatılmış kentimAlışıyor sevgilim yaprak dökümüne. Pazar…

Bir Kenti Yaşamak * Özdemir İnce

Bir kenti yaşamakona boyun eğmektir-sözleşmesiz, anlaşmasız-,ne derse tek tek yapacaksın,düşünmeden, direnmeden. Yabancıysanve gezgin değilsen"bir kent yeter" diyeceksin,"tek bir ölüm";boğazına oturmuş olanbir bardak su isteyen. Boyun eğeceksin yolcu!bir köle gibi tıpkı,anlamak için belki,nedir mutluluğu bir tutsağın?

Yorgun Değilim * Özdemir İnce

Yorgun değilim, seni beklemekten,seni düşlemekten,geçen günlerden, yeniden başlasam da bir başka yenilgiye. Yorgun değilim, ne aşktan,ne dostluktan,ne de ölümden, geceye gözlerimi açarak bakıyorum. Yorgun değilim, ne acıdan,ne umuttan,ne de korkudan, sonbaharla birlikte kazıya başlıyorum. Yorgun değilim, ne geçmişten,ne şimdiden,ne de gelecekten; bir yanlızlığım vardı,gittikçe aşıyorum….