Doğadan İstek * Nihat Behram

Beni geçmişin dehşetiyle beslebeni geleceğin özsuyuyla Küpeler tak kulaklarıma kirazlardanmendilimi fesleğenlerle yıka Bana çılgın bir gürleyiş belletyankısıyla kapan üstüme geceleri Benimle rüzgarları tanıştırgözlerimi boralara düğümle Beni kankardeşi bilsin gözyaşlarınbeni umudunla büyüle Bana ıssız gecelerden yıldız kaymaları sunbeni ucu kıl birbirine sürtünen çakmak taşlarının Koynuma başakları…

Hapishanedeki Arkadaşıma Ulaştırılmayan Bir Not * Nihat Behram

Sevgili kardeşim: Belli kigömleğinin yakasında kuruyan terbu bahartarlaların tozunu taşımayacakkasketinin gölgesiniküçük üzümleri andıran gözlerinibir selvi yaprağı gibi korumayacak Sanatomurcuklu bir dal yollamıştım bir kaç kitapbir kilo portakalVe“dostları özlemle kucaklamayı unutma” dizesinialmadılar geçen yaz-hatırlarsın-ilk meyvasını veren bir fidandanham zerdaliler toplayıpuzun yollar boyuncaesaret ve zafer üstünemarşlar söylemiştik…

Hesapsız Duygular * Nihat Behram

Bil ki üzgün bırakıp ayrılırken caddelerkaldırım taşlarıyla örtülmüş uçurumlardır. Bilinçsizce mırıldanışta ansızın hatırlananbir şarkı gibidir dönüşündeki haz Uzun uzun ağlamak için güdülen hasretbazen nelere değmezsubaşından ürkütülmüş ceylanınsekerek kaçarken ırmağa saldığı kadersanki süzülüp kalbine gelir Yanıp sönen solgunve kararsız ışıkları sehrintopraklarda ışıldasa da yıldızlar kadargözlerimde yoğunlaşan…

Neymiş Bu Beylerin * Nihat Behram

neymiş bu beylerin“şiirin soylu değerleri” dedikleri şey? Toplanıp bazı şairler“şiirin soylu değerleri”ni belirlemişler!Söz gelimi, “intikam gütmez”miş şiir;“nefret”se o da öyle: “şiire göre değil”miş!“İsyan, ayaklanma, özgürlük savaşı, devrim,sosyalist öfke” gibi kavramlar, “şiire değiltarih kitapları, sosyal araştırmalar, politika vemedyaya konu” olabilirmiş ancak!“Halk”sa, “kefeni olarak kültürüne sarılıpçoktan defnedilmiş!”…

Ölürüm de Ölürüm * Nihat Behram

Yeni doğmuş kuzucuğunMemesine dönüşündeKucaktaki bebeciğinAnasına gülüşünde Sevincimi sayamadan Ölürüm de ölür ümTaşta açmış tomurcuğunKelebeğe duruşundaAynı şeyi bir çocuğunDönüp dönüp soruşunda Ben bu ömre doyamadan Gözü açık ölürüm Doğduğu gün avcı vurmuşKaracanın yatışındaGiyilmeden kana batmışGelinliğin nakışında Bin yanımda bin dert tü ter Bin yanımla ölür ümAcısıyla…

Sakar Âşık Halayı * Nihat Behram

Yaleley, çiçeği karda gördümYaleley, kokladım darda gördümYaleley, bakışı ceren gelinYaleley, ben seni harda gördüm Yaleley, halay dönsün bu yana Yaleley, gün boyu yan gel senYaleley, yandıkça can gel senYaleley, kuşlukta sine sineYaleley, koynuma suna gel sen Yaleley, halay dönsün bu yana Yaleler, köksüz dal aşı…

Yine de Gülümseyerek * Nihat Behram

Ne sağnaklar görmüşüz, yarılan gökyüzünden alnımız yıldırımlarla ağmış,ne rüzgarlar çınlamış bağrımızda, coşkusundan kırılmış kaburgamız,dişlenip kayaları ne ateşler yakmışız, aşmışız ne zifir uçurumlar,yine de ürkütmeden öpmüşüz bir ceylanı gözlerinin yaşındanincitmeden tutmuşuz ağzımızda yorulan kelebeği;şimdi asmalardan korukların tadı silinmiş,sesimizde sendeleyen bir keder,uykusuzluk serin serin sızıyor acıyan tenimizden;ziyanı…

Şu Garip Güz Günleri * Nihat Behram

Üstünde uçuk mavileri hafif çiğdem gömleğimi giydim tek ağırlığım olan tenim örtündü kusursuz sıcaklığını senin Nedense ansızın gökyüzü de bulutsuz… Ve sessizce ayrıldığım kız ürkek, uykusuz ağlıyordu giderken Yazın son günlerindeyim… Belki de güz… Paris yeniden kalabalık.. Nehri kapışırcasına dolaşanlar ve metrolarda uğultusu kanıksanan keman…

Esinlendiği Şarkının Eşliğinde Kırık Dökük Sözler * Nihat Behram

Uyandırın anamı, söyleyin gidiyorum yolumu gözlemesin, dönemem belki geri; arkadaşlarım duysun, söyleyin gidiyorum dönemem belki geri, kardeşim bunu bilsin… İnleyecek köpeğim ıslığım kesilince güvercinim saçağın boşluğuna sinecek; babama haber salın alnarım onda kalsın sulasın günaşırı dönemem belki geri… Korulara söyleyin, dağlara, asmalara baygın çocukluğumun çınladığı…

Cenk Çeşitlemesi * Nihat Behram

Dalın dudağı diye öptüğüm gül yaraladı ağzımı – varsın yaralasın – deli bağrım duldasında bin gül goncası saklı Umut üzre – sevdiceğim -, dil üzre yüreğim – ki sadece – öpüşlerin es'ridir gölge gölge bulanmış teslim olmuş yiğitliği budanmış yüzlerin değil Uykularım darmadağın – ne…

Bir Aşk Masalı * Nihat Behram

Bir kuş uçmuş bu daldan Çiçekte sesi kalmış Üç yıl geçmiş aradan Çiçek birden sararmış Bir kız almış çiçeği Koklayıp yaralanmış Kız koşup dala gelmiş Dal onu ağırlamış Beklerken kuşu dalda Yüreği rüzgârlanmış Kuş duyunca rüzgârı Usulca havalanmış Uçup dönmüş o dala Çiçekler şarkılanmış O…

Ayaklanma Çağrısı * Nihat Behram

Sihriydi tutkuların. Şiir bitti! Solunarak süzülen tılsımı kalmadı gönlün.. Şiir bitti! Kurudu esin çağlayanı umudun Dindi suların tendeki çılgın uğultusu Öpüşlerden düşlerin filizleri yolundu Kimse ağlamıyor özlerken.. Şiir bitti! Uçukladı dudakları sevginin Bakışlar yapayalnız, yalnızlık çırılçıplak Gülüşler kuşsuz, kıvılcımsız Can bitkin, dil tutsak.. Şiir bitri!…

* Nihat Behram Yaşam Öyküsü

Nihat BEHRAM (1946- ) 18 Kasım 1946'da Kars'ta doğdu. İlköğrenimini Çankırı?da, ortaögrenimini Bursa ve İstanbul Haydarpaşa Lisesi?nde tamamladı. 12 Mart döneminde Gazetecilik Yüksek Okulu?nda öğrenciyken düşünceleri ve yazıları nedeniyle Ceza Yasası?nın 141, 146 ve 246 maddelerine aykırılık gerekçesiyle tutuklandi, iki yıl askeri cezaevinde kaldı. Özgür…

Sığınak * Nihat Behram

Yedeğimde hep bir şiir olmalı Korusun diye beni, Sarsın Solusun diye… Yedeğimde hep bir şiir olmalı Dileğimce değiştirebildiğim Değiştikçe beni de değiştiren Yüreğimle sindiğim, Kimsenin bilmediği, Acısına başka acı Sevincine başka sevinç değmemiş, Canım gibi Yok etmek hakkını kendimde gizlediğim Ömrümce çılgın, gönlümce engin, Yeni…

Manastır Kuşçusu * Nihat Behram

zor bir nakış gibi işliyorum liseyi ve aşkı hüzünden bir kanaviçeye Üveyikler ibibikler arıyorum kandillerle gece çullukları bana bir salgını çağrıştıran bıldırcınlar lise öğretmenlerinin dolduğu odalardan sarı asmalar ürküyor koştuğumda kim bilir kuşların öldüğünü rüzgar geçerken selviler arasından sepetime diken gülleri toplayıp annemin güzelliğine üzgün…

Suda Yiten Ayışığı * Nihat Behram

Kırk sevginin baygınıyım – belki de yüzkırk –yine de yalnızlık yalazlanır kırık kalbimde Otların tutuklusuhaylazı ağzımşimdi tutlusu kara suların. Her şeye yeniden başlayabilseydim eğeraşkımı acıyla anmazdım artık. Ben ki delisiyim suların, oysa bu sularçöl rüzgarı kadar bulanık. Akar gibi geçiyorum dünyadan, ısınıp bakınmadan,sarhoşsıkılgansırılsıklam… Kırk diyarda…

Gülbehayat * Nihat Behram

Sabahları uyanınca anacanımNe de güzel yüzü varmışTadı gibi yediğim ilk çağlanınNe de güzel özü varmış Gün boyunca dertten derde izi varmışYüreğinde sızı varmışKuzu gibi melediğim ilk kucağınNe de üzgün dizi varmış Kimi bıçak kimi gülle çalınacak sazı varmışBüyüsünde dal kokusu süründüğümYağmurunda çiçek çiçek yürüdüğümNe de…

Yaşadıkça * Nihat Behram

Ah benim aşkla beslediğim sevgilimkalbimi zorlayan heyecanla sanasavaşın gitgide yaklaşan uğultusuyum Günlersazlarla çevrili göl kıyısındasuyun inanılmaz berraklığıyla çalkalanıp geçtiserçeler karla yıkadı tüylerinitaşların oyuklarına doluşan kertenkelelerdüşlerimde zamanla silikleştiBazan düşünmek acı veriyor banaiçimde yırtılarak uzaklaşan çayırları Ah, benim aşkla beslediğim sevgilimbütün güzel şarkıları sanki ben bestelemişimüstelik merakla…

Ölülerimiz * Nihat Behram

Her sabah her sabah o kusursuz acının kollarında o kusursuz acının kollarında öpüştüğüm gökyüzü artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor. Ve onun koparıp dizginlerini uçarcasına boylu boyunca sakınmasız çarpışı heyecanlandırıyor beni. Bir serçe kümesinin konması karşıki dala belki hiçbir şeydir, ama sevgilimin mektubunda bir kuş resmi beni…

Doğdum Bağlandım Sana * Nihat Behram

Bütün düşlerde olduğu gibianamın yaslı çehresinde olduğu gibiiçimde bir şeyler birikiyor Savaşarak pişirilen toprağıkıvır kıvır işleyen güneşyitip gitti sanılanbir sesi iletiyor (…eriklere, ardıçlara, dallarını yosunların bürüdüğü selvilere, koruda kaybolan tavşanla, kaynağa biriken pervanelere, uçsuz bucaksız maviliğine denizlerin, bulutu evcilleşmeyen dağların görkemine, serin çığ taneleriyle ağırlaşan…