Rüzgarlarda dolaşmalı ruhum,bir kuş gibi akmalı havada,doldurmalı ciğerlerimi özgürlüğün havası,ve benkaplamalıyım ülkemi,yeni doğanbir sabah güneşi gibi…Ağaçlar tomurcuk vermeli,çiçekler,çiçekler patır patır patlamalı,doğa coşmalı…Uçmalı özgürce kuşlar,sulardanbalıklar sıçramalı,hiç dinmeyen bir yağmurkokusu olmalı toprağımın,sulamalı umutlarıgürül gürül akan nehirler …El ele özgürce dolaşmalısevgililer,çocukların yanaklarıal al olmalı,gözleri pırıl pırıl…Bir tebessüm olmalıyüzümde…

Merhaba hasretimmerhabaıssız gecelerimin kalabalığı,arsız duygularımınterbiyecisi merhaba…ufuksuz ömrümün ufku,verimli toprağımmerhaba…sana dökülür nehirlerim,mavi gözlü okyanusummerhaba…karanlıkta ayışığım,yoldaşım,yol göstericim,rehberim,hayatta çıkar tek yolum,nadir bulunan,meyvelerimin ağacı,sonsuzluğa açılan pencerem,merhaba…evrene ışıyan tek gündüzüm,sana selam olsun,sonsuz uykumun güneşi,sevdiğim,karanlıklar ötesinden,sana uyandım,sana geldimmerhaba…bilinmezden çıkıp gelen,konuğum,hayata gözlerimi açan,bir öpücük kondur banamerhaba…

Bir gün düşeceğim toprağa, asırlık bir çınar gibi, ve sanki hiç yaşanmamış, umutsuz sevdalar gibi… buluşacağım sonsuzlukla, ertelenmiş randevular gibi… Bir serçe şakıyacak dalında, acıklı şarkılar gibi… hesabını kapatacağım, yitik hayallerin, erişilmemiş umutlar gibi… Bir hazan olacak gönlümde, dökülen yapraklar gibi, kimbilir belkide, vaktim olmayacak,…

Zafer kazanmış mağrur bir komutan gibi arkana bakmadan çekip gittin… Sen aşkımızın peşinde değildin, gururunu tatmin ettin.. Bakma artık geriye ne yani enkaz göreceğini mi zannettin… Oysa burada bir direnç abidesi var, belki hüznün kalesi ama yine de bir direnç abidesi… Gittiğin yerde kal, bekleyenin…

Bir yumruk düğümlenir boğazımızda, sisli ve puslu akşamlarda, bir hüzün çöker, ve hayallere gömülürüz… Saçlarımızda dolaşır, o mahzun sevgilinin elleri, ararız, ararız onu, ve üşürüz, nemlenir gözlerimiz… Bir hıçkırık, bir daha, ve bir daha… boşanır duygular, dolu dizgin sonra… Ne çare; yoktur! ama; dudaklarımızı, bir…

Ey Afrika! kara Afrika! kaderi; insanından daha kara Afrika… aç arslanların, arslanlarından; daha aç insanların memleketi Afrika… şişmanlıktan ölünen çağımızda ekmeksiz kalan Afrika… Belgesellerin memleketi olan, ibretlik bir, belgesel gibi ölen Afrika… resmini çekipte; açlıktan ölen çocuğun, kartala yem bırakanların sahte merhametine sığınan Afrika… Götürüp…

Sarmaladın sonsuzluğu gidişinle, yavrularını sarar gibi, sonsuzluğu kıskandım… Aydınlattın karanlığı ışığınla, karanlığı kıskandım çünki içinde sen vardın… anlamsız kaldı her şey… Koşmadım kimseye bir daha sana koştuğum gibi sevmedim,sevemedim seni sevdiğim gibi… Anne! büyüsemde hep küçücük kaldığımı anladım; gönlüme hüznün düşünce… Bilirim hep yanağımı okşadın…

Seni tanıdım, sen yiğidin hasından anlayan, savaşta; cepheye mermi taşıyan türk kadınısın… Ata,nın yanında sen vardın, Ayşe,Fatma,Güleser olabilir adın, kendini bana çok tanıtmadın, ama yinede; seni tanıdım; Sen cumhuriyetimizin, ak meleğisin, modern çağların her döneminde duyulur sesin… Şu karanlık günlerin en güzel melodisi; sensin… İyi…

Arabacı MustafaKendimi bildiğimde tanıdım onu; Çayır gibi bıyıkları beş köşeli kasketiyle… Arabasının önündeki atamı yoksa; kendisini sefil bırakan, hayatamı sallardı kırbacını bilmem… Kibarca vururdu atına kimbilir belkide atın destek verdiği hayatının hatırına… Kısa, küt parmakları, nasırlı elleri duyarsız bir odun gibi olmuştu; ot yolmaktan, ve…

17 Ağustos(Deprem) Sıradan bir gece idi; İzmit körfezi karanlığın koynunda büyük bir sessizlikle, uykusuna dalmak üzere idi… Körfez şehirlerinin ışıkları denizin yansımasında dalgalarla oynaşıyordu… ve insanlar! Binlerce,onbinlerce can! Binlerce,onbinlerce umut! yatmıştı yarına varmak üzere… Sevdaları saklı idi yarınlarda; umutları ve beklentileri… Bebelerini büyütecekti genç babalar,…

Sana bir sözüm var küçüğüm, söz dinlersin biliyorum, bir gün büyüyeceksin, belki katıksız yiyeceksin, ama yine de; büyüyeceksin… Kendini bozmayacaksın biliyorum, çünki sen, temiz bir geleceksin… Yerini sana terkedecek, eskinin çürümüşleri, ellerinde şekillenecek, özgür bir dünyanın hamuru ve tarihten sileceksin; balçıklaşmış, o kapkara çamuru… Şapka…

Elleri ile çizer insan kendi kaderini, tercihlerimizin toplamıdır hayat, güzel şeyler geçir aklından, senin içinde güzel olsun herşey… fikri ne ise zikri de odur dervişin unutmaki tercihlerin ile anılacak geçmişin… fazlası ile geri döner sana seçimin, taşıyamayacağın çuvalı beğenmemelisin…

Sakladım senelerce enbüyük hazinemi içinde bir ömür barındıran o rüyamsı gizemi…Sakladım sakındım hiç anmadım kuytularda ağlarken kimseye yakalanmadım….Tılsımını hiç bozmadım adının sevgilim seni unutmayı kendime yasakladım…

Saygılar aşka, sevgiye saygılar… Lakin her aşk bir başlangıçtır her terkediş bir kaçış… Kaç demiyorum sana uğraş, çabala…. Elde et sevdiğini şapka çıkarırım sana… ama her gidilen yolu önceden bir dönen vardır Kulak ver dediklerine selam dur tecrübeye Değmez kimse kendini ziyana… Sonsuza dek sürmezdi…

Ağla FİLİSTİN! Karanlığın dalgaları vuruyor sabahlarına, kan köpüğe kesmiş denizin… bir yok oluşun içindesin, ağla sevgili FİLİSTİN! ağla ey insanlık, değerlerinin bittiği yerdir FİLİSTİN… Acıların yalnız ülkesi! çok uzun sürdü doğum sancıların… zulmün adaletinde boğulmak üzeresin! Çıkmazlar sarmış dört bir yanını, çığlık çığlığa bebelerin, fosfor…

Elinde yaptırım asası; şöyle güzel bir meşe sopası; geliyor Dünya,yı yarattığını sanarak, geliyor onu bunu çarparak… Oysa; insanlık denen bir şeyin varlığından, kendidinin de; denizde bir su damlası olduğundan, hiç haberi bile yok hamsalak! …