Eşik * Hidayet Karakuş

eşiğe vuruyor başparmakgünlerimize gerili sazın tellerisöz derinlerde yapmış yuvasınıdalgıçlar balıkadamlaro deniz ülkesinin sevdalı yurttaşlarıbütün yaratıkları okşayarak severlerağızlarında sözcükleri mavi bir dilinsan sevince coğrafyalar küçülürboyutları değişir sözcüklerinürperdiğinde dizlerin soluğun ısınırişte o zaman bütün cepheleri boşaltsönsün sonsuza kadar silahların ateşisöyle doğan güne uç veren çiçeğesöyle yürüsün yaşamın…

Buğu * Hidayet Karakuş

balkonumuzgünümüzü kuruttuğumuz bahçeçıkrığın aralıksız sesisenin yaptığın işlerişarkıya dönüştürür saksılardaoğlumuzuyanmıştır coşkulu düşlerindenuyurken aklına kaçanroman kahramanlarıyla tartışıryaşamın bin bir öyküsüyle doluserüvenlerinielinde mercekleri insanlığınkendi satırlarında gezinirçayımızsenin düşlerini demlediğin sabahince belli sevinçlere dökülenbardağa buğusu sığmayan kadınsigaran şakıyor gün ışığına karşısöylemekten çekindiğin sevgimizitürküler yakıyor dağlardaki rüzgârderinlere kayan yeraltı sularınabenzeyen aşklar…

Volkandağ * Hidayet Karakuş

yağmur bir atlı gibi koşuyorömrümüzÜ sürüyor bir tarla gibi yanlışlarımızsevincin imecesi unutulmuş çoktanmasalların mağarasından güle oynaya bir kuş gidiyordizlerimiz çamur içinde düşüyoruzbiz gidiyoruz su kıyılarında nane nakış gidiyor bir roman gibi çağıldıyor üstümüzden akanbir oyun gibi kişneyerek damağımıza vuruyorkantarmanın sivri dilisavaş gibi kanlı acı dolu…

Turna * Hidayet Karakuş

bir turna katarına kattım seniacısı çığlıkla kanayanyüreği türkü boylarında büyümüş menekşeler derin öpüşler içindegeceme vuruyor gündüzünyalnızız dünya ne kadar uzaksavaşlar kan ağıtlarıyetim sulardan geçen bir dünyakendini ne zaman yeniler bir daha sen boynunu sıcak denizlere uzatgöç mevsiminde elin kalsın kalbimde senin için böyle başladım şiireey…

Her Aşk Yeni Bir Gök Yaratır * Hidayet Karakuş

çerçeveden taşan resimortadan ayırır sesiniyaz tarlalarından geçerkırlangıç güder göç yollarındakederimaltın nokta gibi dikilir ufkumabenden adres isteselerdilimi verirdim günlerce yazdımşiirin sevisiyle durmadansözcüklere tuval aradımesinsözlük ve roman o resim içimden geçtibir kavşaktakendini beklerken değişmişben onu düşlerkenaşkıma yeni birgök bulmuşum aşk katarlarınakatılırsonsuzluk hanlarınadüşer yolumanızlarda seken ardıçkuşuresme girer bense…

Borç Ödeme Denemeleri * Hidayet Karakuş

Attilâ İlhan başımı döndürürdü sisler içindehiç görmediğim bir bulvarpia'yı seçerdim az ötedekirli yüzlü melekler'e ağlardı içimuzak bir umut yakın bir felaketgibi çökerdi yanı başıma memleket yine de alsancak gar'ından'makasçı rıza'ya doğru kalkardı trenlerşiirin kampanası çalardı durmadan bereket'üçüncü şahsın' rolü bana düşerdiyine de 'yeşil fedarlı çocuğa'…

* Hidayet Karakuş Yaşam Öyküsü

6 Eylül 1946'da Yalvaç'ın Kurusarı köyünde doğdu. İlkokulu köyde okuduktan sonra1964'te Isparta Gönen İlköğretim okulunu, 1966'da Selçuklu Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirdi. Adana, Manisa, İzmir'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Romanları, Hikaye Kitapları, Çocuk Kitapları ve Radyo Oyunları da olan yazarın yayımlanmış yedi şiir kitabı vardır :…

Soydöküm * Hidayet Karakuş

dedeminhristiyanlık günlerinibilmem-anlatırlar amcamın totemişekerlikteki karıncagönlü yorgundurbütün zamanlarıyaşamış gibikendi kavanozundan emeklişimdi iyiydi askere gitmedenağabeyimokuldan kaçıptürküler söylüyordudayı kızınaeski bir fenikeli artıkticarete inanıyortürkülerini yitirdi ara sıra müslüman oluyorbabamsabahları kuran okuyupay tutulduğundasela veriyorama düşünmesi kısatarlaları bölüşmek içinmahkemeleri adil sanıyor ben sabahları bilirimuyanıp işe başlamak içindünyayı yeniden doğurmalıyımdiyor ablamherkes kendine…

Şimdi Ölme Anne * Hidayet Karakuş

1.bu kış yine pencereler esiyornereden doğduğunu bilmediğimbir öç dalgası geliyor üstümüzeyolumuzda haramiler çengi kıyametkurşun izlerinde yitiriyorumgünlerin mavi saydamlığınıekmek yarımsu kirlitoprak bitkinben soluksuz kaldımyalnızlığın ihtilal yaptığı odalarda 2.sen ilacını içtin misarısı yorgun yüzününbeni sevgiyle beklediğin günlerden kalanbiraz sıcaklığın varsasar anne benikonuş benimlesar benikokun dağılsın yüreğime mercanköşk…

Ödenmez * Hidayet Karakuş

ışığın şafağa verdiğiniverdin banadağları gök sınırlarındasıyıran rüzgârlarınay ışıltısından kalanyerlerini verdin keseklerden seken tarla kuşlarınısuyun sesine koştuğundagün aydındıuyanmamıştı kalbin toprağıgeniş ovalaruçsuz bucaksız sıfatlarlakendini tamlayanbozkırlar verdin bana bir gün dönersin dedinbir gün dönersino günün adresini kestin yıldızlardangittiğim yerlerinharitalardahasretten kanayan şehirlerinyıkılmış yaşamlarından kalankitaplarını verdin bana herkes unuttu benimevsimler…

Kimya * Hidayet Karakuş

yürü gidelim dingin bir gün içingizemli değil hiçbir şeysen varsınkendini bile bileben buradayımkisenin kimyanla dönmüş dünyam yürü gidelimbir daha kimrastlayabilir bizim gibi birbirine

Avuntu * Hidayet Karakuş

evlerde eşyaya sinenseslerimiz vardırannemiz onlarla avunurodamıza girdiği zaman borç aldığımız bakkalgazeteme adımı yazmaz artıkekmeğimi saklamaz dolabın dibineama arada bir içini çekerbana benzer biri geçince sokaktan babam adımla çağırırbahçedeki japon gülünüfideler küpe çiçekleri susarşiirlerimi dinletir banttanöldüğüme inanmayanokul arkadaşıma film karelerinde güler dururumarada bir özlemden çatlayıncaağabeyimin yüreğihiçbir…

Küçük Solgun Işık * Hidayet Karakuş

avluya sermişler onu incecikkaranlığa karşı ölgün bir umutkorkular sızmasın kapılarındangündüzün köşelerinden geçiyor gecekör bir yolcu gibi eli değnekliyılgın lamba yanıtsız bir bilmece küçük solgun ışıkdenizden koptu elime konduöptüm sevdim yolcu ettimetekleri taş doluyduölümcül yatıyordu düşlemin bittiği yerdeacılar kendini bulmanın yoluydu kapıda köpek gibiydi karanlıkevdekiler düşlerinden…

Sevgili * Hidayet Karakuş

bir selam kadar uzaksın şimdibir gül atsam perçemin bozulursevdiğin türkülere çiy düşerçoğalır avuçlarının kınası dağlardan bir yel eserçeşmelere seni doldurursular seni bekler serviler senibir yaprak düşer kalbinin üstünebin yıl öteye özlem sızar şimdi hangi koyaklardasınnerelerde biledin aşkını kim bilirne kirli gömleklerin yıkandıne yüzün okşandı onca…

Sapan * Hidayet Karakuş

bir sabah bir sapan verdi elimekargaları kovalamak için tarladano tuttu köylere gitti iğne vurmayaben oturdum karınca saydım topraktakargalar özgür ben özgür yalnız birinde sabunumu kaptı kuşlarçardaktaki halının üstündendere kuru testim boştu su veremedimbilmem ki nasıl yıkanacaklar