Yıkanmamak Karanlıkla * Fazıl Hüsnü Dağlarca

GeceninÇıktım yarısına dekÖyle parladı ki ışığı sularınTören büyüdü daha GeceninGirdim yarısına dekGüzelliğinden içeriUçarken alıcı kuş GeceninDurdum yarısına dekYıldızlar saman yollarıBirbirlerine karıştı oralarda GeceninKaldım yarısına dekKapıların ardındaydı sıcaklığıOdalardan neler geçti kim bilir GeceninÖldüm yarısına dekVaramadım TanrınınmışÖbür yarısı Sözcükler / Sayı 7

Yaşamın Ulaşacağı * Fazıl Hüsnü Dağlarca

İki çocuk tartışıyorlardıBiri dedi yuvarlağın içi büyüktür dışındanÖteki yanıtladıDışı büyüktÜr içinden İlk çocuk sürdürüyordu sözünüİçi olmasaydı dışı olmazdı yuvarlağınYuvarlak diye düşündüğümüzO özdek de olmazdı kalınlığından ötürü dışı büyük diyorsan O da yanlışBir çizginin ne kalınlığı olur ki Doğruyu görmüyorsun dedi arkadaşıYuvarlağın içindeki yüzeyMilyon kez ölçülseBütün…

Vatandaş * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Sabah vakitler ağarmadan,Açmadan dağlar yeryüzünü;Hanginiz uyanır.Uyanırım. Tarlalarda rüzgar, çarşılarda ses,Bir yeniliği var yaşamanın;Hanginiz acıkır,Acıkırım. Ne kadar çirkin olursa olsun ayırt edilmezFark edilir üşüyen sıcaklığı;Hanginiz sever,Severim. (Cumhuriyet Gazetesi, 19 Mart 2006, Pazar)

Sivaslı Karınca * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Koca Kızılırmak köpüre köpüreAkıyordu,Bir telgraf direği dibinde,Zamanlar kadar telaşsız ve köpüksüz,Yürüyordu,Sivaslı bir karınca. Karşı kıyıdan parlak,Kişniyordu,Atlar doru doru,Atların şarkısından ayrılmış,Yürüyordu,Atların mesafesini anlamaz. Sesi, adımlarının sesi, memnun ve bahtiyar,Duyuluyordu,Kahraman.Bir açlığın ayaklarınca aziz,YürüyorduYeryüzünden. Rahat gidişinden belli,Biliyordu,Dağı, suyu, otları, lezzetle.Başka karıncalardan kopmuş,Yürüyordu,Başka karıncalara. Gayretle, çalışmakla, yorulmazlıkla,Benziyordu,Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine,Kara…

Sayrılık * Fazıl Hüsnü Dağlarca

?SayrıydımCumhuriyet Gazetesi okunuyordu banaBir ses geçmiş olsun dediBir ses geçmiş olsun dediBir ses geçmiş olsun dediBir ses geçmiş olsun dediBir ses geçmiş olsun dediBıktım benİstiyordum desin bana biriİyileşiniz deGelecek olsun.? (Pencere Köşesi, İlhan Selçuk; Cumhuriyet Gazetesi /2 Ağustos 2005)

Özgürlüğüne Dal Budak Salan * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Ağaç bir ülkedirDalları kentlerYaprakları yurttaşlarGün doğarken aydınlanmasıdır sizin uyanmalarınız Gece gündüz sallanır ağaçGeceyi okurkendir gündüzü okurkendirGeçmişbilimin yerbilimin anılarındadırYaz geldi mi yeniler evren yaşamını Çok güçlüdür ağaçİnandığı toprakta yeşildeİnandığı erdemdeDurur bir tek yalan söylemeden Ağaç söz verdiğini yaparKiraz mı dedi kiraz verirArmut mu dedi armut verirAdıdır…

Öldürdüğümüz * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Geceyle parlayan gözleri vardı,Cesurdu, cesurdu ziyade.Nasıl ki çekti bizi,İstifade. Karanlık mağaranın kapısında durduk,Geçerken bıraktık taşı.Sustu büyük bağırmasında,Gecelerin ve ormanların sırdaşı. Artık bizim gibi değil,Su içmez, kımıldamaz.Uyanıklığı hiç yok,Uykusu az. Öyle garip ve öyle sade,Süsler yapacağız süslerinden.Tüyleri gibi aydınlık,Ve bir şey görmeyen. Hazır, etrafın düşmanlığında,Zaferin bitmez…

İlk Toplantı * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Orada yaradılış konuşuluyorduBiri ayları önerdi bölüm bölümBiri karşı çıktı bu düşünceyeBiri günleri önerdi salı pazar Biri hayır dedi daha uzun olsunBiri yarı görülür yarı görülmezBütün yaratıkların ayrı yüzleri olsun dedi tanışalım Hayır dedi öbürü gizli kalmasın kimselerÇok sakıncalıdır bu öneriYüzler açık kapılar olmamalıYüzler en kapalı…

Hasret * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştırdiye

Günümüzün On Dörtlüğü * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Gerçek Barış ister yaBütün ülkelerSavaşla çizilmiştirSınırları bütün ülkelerin Dilek Savaş arabasındakiSen olmasan ben olmasamSen olsan ben olsamBarış arabasındaki Görecelik Korkak başka barış başkaİnanmayınızBütün yürüyüşlereSavunma başka savaş başka (Kitap-lık 61, Mayıs 2003)

Günlerde * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Geçip gideceksinKaranlığınNereye götürdüğünü bilmeden hiç Analar kızlar nineler oğullarDaha da üzülürken sızlarkenGüzelleşirken daha da Dönerdi değil mi her akşamKurdu andıran dağ doruğundaKuzey yıldızı Verirdi yaAnılarındaki kırmızıyıAğaçlar her kirazında Sevmez miydi oğlanın esmerliğiniİnince perdelerKız geceleyin Emekli nasılda bomboştu kahvedeAnlatırdı gözleri ıslakElleri uykulu Bir çağrısı yokmuydu haGün…

Görmek * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Görmek, karanlık yapraklar üstünde,Gece kadar yaşayan rüzgârı görmek.Göz yaşlarından sonra gelen hatıralar gibi,Ruha damlayan mavi yıldızları görmek. Görmek, bir kör gibi içinden görmek,Ellere değen manzaraları.Ve yine bir kör gibi ellerle yoklayarak,Görmek çiçekleri,görmek baharı. Görmek altın kuşları ki uçar şiirlerde,Ve parlar bir vezin gibi ruhun havasından…

Dilek * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Gün doğar doğmazBakınırsın ya dört yanaDağlarını sayarkenBeni de say. Kuşlar kaçUçanlarDaldakiler kaçKat o kümelere beni de say. YollardakiŞu gördüğün çocuklar içindeBuğday benizli sarışın kumralBelki utangaç… beni de say. Ağaçlar dizilmişlerdir ya yol kıyılarına hepİkişer ikişer, tek tekAralıklarında dur birazBeni de say. Ölülerini sayarkenBir ülkü uğruna…

ÇANAKKALE'DE ÖLÜM * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Sen ölüm,Evlerde pissin ama,Daglarda igrençsin. Sen ölüm,Birinin adi silinir de,Adin geçer ancak. Sen ölüm,Eli tutmaz olur da, gözü görmez olur daTutarsin, görürsün oralarda ancak. Sen ölüm,Ülkelerde kötüsün yaÜlkelerarasi daha çirkinsin. Sen ölüm,Sayriliklardan sonra gelirsin peki,Şu dev gibi, su dipdiri gençlerle isin nedir?

Bu Eller Miydi * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Bu eller miydi masallar arasındanRüyalara uzattığım bu eller miydi.Arzu dolu, yaşamak dolu,Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan. Bilyaların aydınlık dünyacıklarıBu eller miydi hayatı o dünyaların.Altın bir oyun gibi eserdiAltın tüylerinden mevsimin rüzgarı. Topraktan evler yapan bu eller miydiKi şimdi değmekte toprak olan evlere.El işi vazifelerin…

Bitmez Sessizlik * Fazıl Hüsnü Dağlarca

Ben sizin kardeşinizim ha peki söyliyebilirsinizNasıl evlendiğiniziNasıl sevmediğinizi bir gecePeki söyliyebilirsiniz Sonra daha eskiden o resmin günlerindeAnneniz henüz çıldırmamıştıSaçlarınız altın gibiydi ak omuzlarınıza değerkenPeki söyliyebilirsiniz AğaçlaraGülerdiniz çokVe bir masal kızlığı uyutmazdı sizi orman yeşerincePeki söyliyebilirsiniz Sonra kaçmıştınız evinizdenDüşünceye yalnızlığa uykuya ölümeBir yangın yıkıntısında çırılçıplakPeki söyliyebilirsiniz…

* Fazıl Hüsnü Dağlarca Yaşam Öyküsü

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA (1914-2008) 26 Ağustos 1914 yılında İstanbul'da doğdu. Babası subay olduğu için ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulunda tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi'ni ve Harp Okulu'nu bitirdi. ön yüzbaşı iken 1950 yılında kendi isteği ile ordudan ayrıldı….