Macaristan / Sándor Petofi * Çağımızın Şairlerine

Öyle kolay sanma sen bu işi, kardeşim,hemen kalkışma tellerden şarkılar döktürmeye!Sazı bir kere eline almaya göresin,bir görev yüklendin demektir, bilesin,çok ağır bir görev, ve belâlı.Geldinse anlatmaya yalnız kendi derdini, kardeşim,yalnız kendi zevkini anlatmaya geldinse,bırak elinden o kutsal sazı,sana burada hiç kimse kulak asmaz. Biz yaşamadayız…

Fransa / CHRISTINE DE PISAN * Christine'den Oğluna

Oğul, benim kötü yazgım, malım mülküm yokSeni zengin edecek: Sadece altın yerine geçen,Önemli nasihatler verebilirim sana, eğerBenim sözlerime biraz kulak verirsen. Henüz masum ve safken, daha ilk gençliğinde,Öğren bilesin diye, şu insan dediğin ne,Ve nasıl, iyice bak, onların neye benzediğineVe koru kendini, çok büyük yanlışlardan…

Çin / Ping Hsin * Ortak Paylaşım için Buğday Hasadı

İyi bir hasat yılıBuğday getirildi harman yerine.İkinci kız kardeş eziyor onuHarmanlıyor büyük kız kardeşÜçüncü kız kardeş savuruyorÖzenle ve fırlatıp atıyor kabukları.Altın hububat yığınları yükseliyor avluda.Yuvarlak, yusyuvarlak buğday,Daha da güzel nar tanesindenIsır onu dişlerinle, çıtırdar sevinçle!İlk yığını buğdayın, ne kadar da keyifliydiSonra serdik güneşeVe temizledik,Döndüreceğiz şimdi…

Macaristan / Anna Hajnal * Sat Dört Buçuk,ekim

Alacakaranlık. Şu anda akşam karanlığının yumuşakdenizişıpırdıyor pencerede. Yükselen bir dalgaçınar ağaçlarını kaldırıyor havaya ve uzaklaşıyor.Yukarıda, göğün dalgalarındayaban kazının ipeksi kanatlarında yüzüyor ruhlar.Duyuyoruz onun çığlıklarını, ve yeniden duyuyoruzkaranlığın dalgaları üstünde yükselene dek onu,fakat nerede olacak sonra? Nereye varacakgüneye uçarak dayanıklı dostlarıyla? Kaç düzlemi ve kaç düzlüğü…

Macaristan / Anna Hajnal * Korku

Korkuyorum Ilia olabilirim diyepetrole batmış yabanördeği. Eğer, o değil de, Algernon'sam benLabirentin içindeki beyaz fare. Ya da Pompilius muyum, laboratuardaki köpekDerisinin altına kanser enjekte edilmiş? Korkuyorum. Eğer bir erkek buzağıysamYeni ayla alnından işaretlenen —-katliam için seçilmiş biri—-kimim ben gerçekten? Bir korku var içimde ki belki…

Macaristan / Anna Hajnal * Kesilmiş Çınar Ağacı

Gövdesi soluk gümüş renginde,bir heykel, yatıyor,perçemli tepesi sürünüyor topraktarüzgâr kabartıyor ve inletiyor.Dalları budanmış gümüş kollar,saplar kıpırdamıyor bile,çamurda keçeleşen uzun saçlarıkahverengi ve griye kesmişYüce ruh üstünde uçuyor o;saydam duman dönüp duruyorupuzun kırbaçlıgözleri, bütünüyle kapanıyor.Budanmış başı düşmüş toprağın üstüne,uzun saçları sere serpe yayılmış.Yükselen dumanını içine çekiyor ölümün,Ölümde,…

Romanya / Maria Banus * On Sekiz

Islak caddeler. Yağıyor yağmur iri damlalarlagümüş paralar gibi, güneşteki altın gibi.Zihnim saldırıyor dünyaya bir boğa gibi.Bugün on sekiz yaşındayım. Güzel yağmur dolduruyor beni çılgın düşüncelerle.Bak. Damlalar sıcak ve yavaşYaylı bir arabadaymışım gibi, sert iğneler batırdıKumaş desenlerine, sırılsıklam ıslattı Ve değişmedi bir saat boyunca.Evet, yağmur yağdı…

Romanya / Maria Banus * Armağan Saati

Ay suyundan, puslu aynadan, beliren incecikbir porselen beden.Ağır, soluk bir vazo. hantallaşan ağaççilekleriyle kanın.Nasıl dayanabilirsin bu mutsuzluğa, sevgilim, aşkım? Geç kalma. Ver bana bileğini ve alnını.Yarın değil.Bugün yatak odamın duvarları taze,yumuşak ve örtük bir ekmeğin içi gibi. Bak, onlar hâlâ parlak beyaz ve lezzetli gecede:dizlerim….

Çin / Ho Chih-fang * Tertemiz Şeylerden Sözedeyim

Tertemiz şeylerden sözedeyimİlk sevdalarımdan, ilk dostlarımdan.Ne toprağın kokulu çiçekleriNe yıldızlarNe vahşi gönüllü, vahşi ruhlu insanlar ;Hiç, hiç bir şey kalmıyor ebedi olarak,Her şey kuruyor sabah çiğleri gibi.Ama bir şeyler kalıyor ki çok kıymetli.İşte bu kalıntıların parıltısıBir emanet sanki sonsuzluğa.Çimenler üstünde oturmakDostlarla bir şeyler okumakDolaşmak yıldızların…

Uruguay / Mario Benedetti * Özgeçmiş

Yalın bir öyküdürdoğarsınızdertlenip durur bakarsınızgökyüzünün kızıl mavisinegöçmen kuşayiğitçeayakkabınızla yere yapıştıracağınızbeceriksiz böceciğe acı çekersinizyiyecek peşine düşersinizve alışkanlıktanzorunluluktanağlar arınırsınız günahlarınızdantükenmişdüşlerle dışlanana dek seversinizdeğişim geçirir ve seversinizöylesine geçici bir sonsuzlukta kigururunuz sizi kırılgalaştırıncayayalvaçsı yüreğinizyıkıntıya dönünceye dek öğrenirsinizve işe yaratırsınız öğrendiklerinizigiderek bilgeliğe ermek içindünyanın kaç bucak olduğunu bilmek içinen…

Uruguay / Mario Benedetti * Taktik ve Strateji

Benim taktiğim seni izlemekOlduğun gibi seni öğrenmekOlduğun gibi seni sevmek Benim taktiğim seninle konuşmakVe seni dinlemekSözcüklerden yıkılmaz bir köprü inşa etmek Benim taktiğimAklında kalmakNasıl ya da hangi vesileyle bilmemAma aklında kalmak Benim taktiğimİçten olmakVe senin de içten olduğunu bilmekAramızda ne perde ne de uçurum olmasın…

Uruguay / Mario Benedetti * Bu Kavga

Nasıl uzlaştırmalıyok ediciölüm düşüncesinibu yok edilemezyaşam çabasıyla Nasıl yakıştırmalı gelecek olanhiçliğin karşısındaki dehşeti,insanı saran neşesiylegeçici ve gerçeksevginin? nasıl önüne durmalımezar taşınıntohuma hazır tarlayla?orağınyonca eli? sakın ola insan bu olmasınbu kavga?

Amerika / Langston Hughes * Bir Zenci Kızın Türküsü

Dixie'de ta güneyde bir yol(Kalbim yaralı paramparça)Asmışlar karabiberimiDörtyol ağzında bir ağaca Dixie'de ta güneyde bir yol(Yaralı vücudu havada)Soruyorum beyaz İsa'danSöyle ne fayda var duada Dixie'de ta güneyde bir yol(Kalbim yaralı paramparça)Sevda çırçıplak bir gölgedirBudaklı, çıplak bir ağaçta Langston HUGHESTürkçesi: Melih Cevdet Anday

İsviçre / Alfonsina Storni * Geldiler

Bugün annem ve kız kardeşimgeldiler beni görmeye. Uzun zamandır yalnızdımşiirlerimle, gururumla. . . neredeyse hiçbir şeyle. Kız kardeşim -büyüğü – yetişkin olanı,sarışındır. Güçlü bir düşgeçip gider gözlerinden: söyledim küçüğüne“Hayat tatlıdır, kötü olan her şey bitip gider.” Annem gülümsedi, bir bakışta ruhların ta içinigören biri gibi;iki…

İsviçre / Alfonsina Storni * Uyumaya Gidiyorum ( İntihar Şiiri)

Çiçeklerin dişleri, çiylerin saç filesi,elleri şifalı otların, sen, mükemmel ıslak hemşire,hazırla benim için dünyevi çarşaflarıve kuştüyü yorganını yolunmuş yosunların. Uyumaya gidiyorum hemşirem, yatağa yatır beni.baş ucuma bir lamba koy;bir yıldız kümesi; ya da nasıl istersen;her şey olur; birazcık kıs ışığını. Yalnız bırak beni: duyuyorsun tomurcukların…

İran / Ahmed Şamlu * Ayna Bahçesi

Elimde fenerKarşımda fener:Karanlığa karşı savaşa gidiyorum.Yorgunluk beşiklerigelip gitmelerin çekişmesinden duraksamışlarVe derinliklerden bir güneşKüllenmiş evrenleri aydınlatıyor. Yıldırımın asi haykırışıSabırsız bulutun rahminde döllendiği anVe üzüm ağacının suskun acısıUfak koruğunUzun sarmalın sonunda filizlendiği anbütün haykırışımacılardan kaçmaktı.Çünkü ben,en korkunç gecelerdegüneşiumutsuz dualarımla istemiştim. Güneşlerden geldin seherlerden.İpeklerden ve aynalardandın sen. Tanrının…

İran / Ahmed Şamlu * Kara Şarkı

Kurşunî bir şafaktaAtlı duruyor, sessizAtının uzun yelesi uçuşuyor rüzgârlaTanrım, TanrımAtlılar durmamalıÇalarken, tehlike çanlarıYanmış çitin yanındaKız duruyor, sessizİnce eteği oynaşıyor rüzgârlaTanrım, TanrımKızlar sessiz kalmamalıYaşlanırken, umutsuz ve yorgun adamları Çeviri: Ayşegül SÜTÇÜ – Hamit TOPRAK

İran / Ahmed Şamlu * Aşıkane

“Seni seviyorum” diyen o hüzünlü bir ozandır şarkılarını yitirmiş Bin neşeli tarlakuşu gözlerinde bin suskun kanarya boğazımda Aşk konuşabilseydi keşke “Seni seviyorum” diyen o üzüntülü bir gecenin kalbidir ayışığını arayan Konuşabilseydi keşke aşk Bin gülen güneş adımlarında bin ağlayan yıldız arzularımda Aşk konuşabilseydi keşke. Çeviri:…

1 2 3 21