Şahmaran * Ahmet Telli

Sedef, safir ve kör uyku, dünden Kalan bir aynaya vuruyor düş gibi Ve kâhinin her remil atışında ölüm Kara değil, karada havada ve suda Ağlayan narım da çatladı çünkü ben Çocuklarımı kaybediyorum dağlarda Dağlar ki ceylan yurdu, bir gülistan Olsun içindi, düşerse yolu Şahmaran'ın Ve…

Vuruşkan Bir Şahandır Umut * Ahmet Telli

Tuzağa düşmüş bir ceylanın bakışındaki hüzün değildir umut Kınalı keklik gibi ürkek bir kuş da değildir Ne yalvar yakar olmuştur zulmün pençesinde ne de düşürmüştür kırların ve türkülerin onurunu yere Baharda bir tomurcuk gibi patlayan öfkedir umut barajını yıkan bir ırmaktır açılır serpilir ve büyür…

Yaşanan * Ahmet Telli

Bir süredir kuşlar da yok Kentin bulanık göğünde Dumanlı bir uğultu Uzayıp dururken sokaklarda Ürküttü bütün kuşları da Öfkeyi kollayarak sakin Kalabilmenin zamanıdır Biliriz ki bizimledir doğanın Ve sevdanın gülümseyen sevinci Ve onlar sahip çıkacaktır bize Biz ki acılarla olgunlaştık Biliriz kederi, kahrı ve zulmü…

Yalnızlığın Ayrıkotları * Ahmet Telli

Toprağı nasıl kavrarsa ayrıkotları ve nasıl çölleştirirse usul usul öylece sarmış seni yanlışlar çürütmüş yüreğindeki öfkenin dayanıksız tohumlarını çorak bir toprağa döndürmüş içini Zehirli sütleğenler sürülmüş ökselere sinsi bekleyişler gibi yapışkan iğrenç gülücükler serpiştirilmiş belli ki sen konacaksın acemi sekişlerle yalnızlığın bu hayın ökselerine Ve…

Zulme Direnmektir Hayat * Ahmet Telli

On beşine bastımıdudaklarında bir türküelinde bayrakkavga sokaktaki oyuna benzer artıkçocukluğubenzemezçocukluğa Deniz okşayabilir misarışın bir dağınrüzgarlı saçlarınıuzanarak yelesine hayatıntutuklayabilir mi zindanlaronunvuruşkan sevdasını Açar da acının rüzgarınahüznün solgun yelkeninine zindan karanlığıne zulümne işkenceindiremez dudaklarındaki gülümsemenin bayrağını

Her Nasılsa Yalnızsın * Ahmet Telli

Her nasılsa yalnızsın Bir giz gibi deliyor yüreğini cansıkıntılarının burgusu ve hep bir şeyler eksik gibi bir şeyler bekler gibisin Yeni bozgunlar yeni yenilgiler peşindesin Bir bozkır kuraklığına dönmüş için Oysa yalnız bir öpüştür gurbeti türkülere dönüştüren Çoktandır su vermedin çiçeklere ve yüreğinin çeliğine Zaman…

Gitmek * Ahmet Telli

Gitmek. Bir hançeri inceltip Okyanusa daldırmak isteği Ya da düşebilmek atlasların Dışına ki ey kalbim Yalnızsın bu yolculukta da Gitmek. O kaos duygusu, aklın Sarsıntılarla yorgun düşüşü Bilincin kamaşması belki de. Rehin bırakılacak bir şey yok Unuttuklarından başka. Gitmek. Bir büyü gibi saran Ağrılar yumağı,…

Giz * Ahmet Telli

Bu kadar uzak mıydı git git bitmiyor yol görünmüyor dağın ardı Oysa bilmem kaç yıl bu yollardan yürünmüş Şimdi sanki bir masal Bu dilsiz dağ ve taş nerde saklar kuşları hangi gizle sarmaşdolaş Anlamak zor susuşları

Eylül * Ahmet Telli

Eylül, gülleri soldurarak duyurdu bu yıl kendini Böyle olacağını bile bile şaşırttı bizi yinede Daha bir demet kır çiçeği alıp koymadık vazoya Güller mi unutturdu bize sevinci yoksa aşındırdık mı kimi duyguları Şöyle bir akşam söyleşemedik dostlarla erkenden kapandı perdeler yorgun muydu çocuklar da Her…

Böcek * Ahmet Telli

Garip bir cesaretle konuyor kalemimin ucuna Ve gittikce böcekleşiyor, kemiriyor şiirimi de Sözcüğün birine biraz böceköldürücü ekliyorum Çılgına dönüyor sokakta böcek gibi böcek  

Ayrılık Ayracı * Ahmet Telli

Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada Kirletilmemiş bir…

Aşk İse Donuk * Ahmet Telli

Aşk donuklaşmış, Pencereler yağmura hapsolmuş, Uzaklardaki sesin, ya da yanıbaşımdaki sesin Yağmuru bölüyor, Belki beni çağırıyor, belki katı ruhumu, Sarhoşluk bu olsa gerek, Ya da okyanusun dibi gibi birşey, Tek fark aşk donuklaşmış…

Ağulu Bir Hüzün * Ahmet Telli

Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün…

Acının Miladıyla * Ahmet Telli

Acının miladıyla başlayan bir hikayedir bu yaşayıp gelmişiz ormanlar bir yanarak her dönemeçte uğultulu uçurumlar her şafakta uzun uzun kurt ulumaları Ey masalcı otur şu geyik postuna ve anlat şimdi bütün bunları Önce yaşadıklarımızı koy ortaya hatamızı ve sevabımızı anlat görelim nelere kahretmişiz bunca zaman…

Güz Gelmeden * Ahmet Telli

Sırtında taşıdığın kıl heybe dağ rüzgârı ve lor peyniri gibi doluysa kır çiçekleriyle sesler türkülere dönecektir üzünçse ışıklı bir sevince Dudaklarında özlem türküleri ve gözlerinin menevşesinde aşk çağıldıyorsa çavlanlar gibi usulca gir umudun menziline hüznü gerilerde bırak Türküler paylaşılıyorsa eğer dağ rüzgârları paylaşılıyorsa sevinç de…

Söz / de Sararır * Ahmet Telli

Olur, aramam seni ve kimseyi Anıları pas tadında bırakırım Konuşacak ne kaldıysa kalsın Susmaktır birşeylere saygılı kılan Ayrılık da bir olanaktır bilirsin İnce bir sis, bir hüzün örtüsü Dumanlı bir ıslık yakışır şimdi Dudaklarıma, bırakıp giderim Söz / de sararır biterken bir aşk Kediye iyi…

İmlÂsız * Ahmet Telli

Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. S. Beckett Ayağı kayan bir çocuk Kadar şaşkınım, bilemedim Düz yolda yürümenin imlâsını Kanayan dizlerime bakıp da Ağlamayı öğrenemediğim gibi Sevgilisi değildim kadınlarımın Bir papağan tüneğiydim belki Ama birkaç sözcük öğrendiysem Kadınlardan öğrendim, yine de Bilemedim…

İsmail?in Kitabını Okurken * Ahmet Telli

İsmail?in kitabını okuyorum üç gecedir ateşler içindeki dünyada bir neferin ölüme at koşturan rüzgârını duyuyorum Managua yanıyor, her yanım ateşler içinde yanıyor bir çocuk sevgiyle okşanmaktan ve temkinli olmak yakışmazdı sana zaten augusto ve sen ey idris ismail?in ölümü küçümseyen dostu ?yediğin kurşundan bir gümbürtü…