Kar * Ahmet Özer

kar yağıyor oynak bir havayı kollayarakömrümüze tanık bütün zamanlarına dünyanınsesimizin bembeyaz bir sayfasına/ sonsuzluğaakan günlerimizin çocuksu yalnızlığınagri bir gökyüzünden ışıltılar sağılıyorardımızdaki ağıdın kilitli kapılarına. çiçeğini özleyen kirazın yapraksız dalınabir kuşu salıyor rüzgarı uçacağı yön belirsiziki göz/ çarpan bir yürek/ camlardan akan bakışlaruzun yolculuğa çıkan trenlere…

Duruşmada * Ahmet Özer

geniş denizlerde kanat seslerimize takılanyıldızlar kayıyor boşluğuna aklımızınbaharın çiçekleri öptüğü akşamdakanın sesidir ömrümüzün mavisine damlayankuşlar ayrılık resimleri çiziyor yaşamın atlasınarüzgârbir atkıdır boynumuzdailmekleri gökkuşağından savrulan. martın güneşle yıkanan sabahındaellerini veriyor birbirilerinevuruşarak artlarında kalan gençliğinbütün gülleri açıyor birdenbire. öndeki/gri gökyüzünü kuşanmış sonbaharomuzdaaşı/cansever'in en uzun dizesindeki yaprakışıl ışıl…

Bulutların Geçtiği Akşam * Ahmet Özer

bakırcılar çarşısına kar yağıyorduuzun bir yolculuğun hüznünü giyinmiş yüzümleakşamı kuşanan bir kente giriyordumdenizin sesinde eriyordu martı çığlıklarıyorgun ağaçlar bulvarında telaşlı anneler vardı. yaşlı bir çınar yaslanıyordu bedestenin duvarınatarihi kucaklayıp getiriyordu bu sinema afişibilekleri bağlı bir çocuğu götürüyordu jandarmalarsüzülen bir ışığın ardına takılan düşlerimbir babanın yorgunluğunu…

Bakışı Aşktı * Ahmet Özer

ne çok güzeldin yüzünden günboyu ırmaklar dökülürdühaberin tam saatinde / akşamın indiği vakittedüşlerimiz havalanırken rüzgarın uğultusundaıŞıltılı ipeğin telleri dokunurdu sesindedilinden türkçenin en güzel iklimi yansırdısözcükler soluk alırdı aynanın derinliğindebinlerce görüntünün önündebakışın çınlardı seven bir yüreğin ömrüne. çok güzeldin bir masal aşkinı nasıl büyütürdün bilemembildiğim /…

Yağmur Yerine * Ahmet Özer

1935 yazındanazım/sare teyze piraye hanımbir ıhlamur ağacının gölgesinde bir fotoğrafa döküldüler. ilk kez yansıyor yüzleri dizelerimebir haziran sabahını tazeliyor zaman kollarında savrulacağı yıllar serilmemiş ufkuna nazım'ınne çankırı ne bursane ölümü yenmek karadeniz'deyer almamış şiirlerindeaşkları yedeğinde ömrümüzün. sare teyze hasır koltuktayüzünde ışıltısı gençliğinsaçlarında yapraklanan bir demet…

Tanık Günler Ahmet Özer

GünlerHüznü yüklenipAğır prangalar gibiSancıyı taşıyarakUçsuz bucaksız gökyüzünün altındaBizlereDev parmaklarıyle Gelecek getirdiler.GünlerAyrı düşmeyi sevdiğimizdenSevdiğimiz çocuğumuza dokunamamayıAçık sarflarla mektuplar göndermeyiÖğrettiler. GünlerTanık oldular ölümlereGördüler vurulup öleni ÖldüreniHayatla taşınan ölümüÖlümle başlayan dirimi.Günler Oldular en büyük lokomotifAcımayı öğrenmeyen tarihe.

Söyle Yüzüm Tanığımsın * Ahmet Özer

aşk eskidi/yollar uzunbir dalga kırıldı yüzümdekar sesinde uçan çiçekyüreğimde gülüşündürsevgi bitmez/düş yaşatır. bir gün olur gurbet başlarsaat durur/deniz bitersesim aranır yıllarıömrümüz bir yangın yeriçiçek solar/bulut kaynar. söyle yüzüm/tanığımsınkaç bahara göğüs gerdinbir çocuğun sevincinigidişini bir babanıntarih yazar/dünya okur. şiirim bir atardamaryaşıyorum dizelerdegömleğimde bin bir nakışbir ağlama/uykuya…

Sizden Sonra * Ahmet Özer

önümüzde sonsuzluğu toprağıntaşları ve dikenleri ve gökyüzünü iterekgirdiğimiz düşünceden bir gölge kalıyor geridesimsiyah saçlarını rüzgâra vermiş uzun koşucutetiği düşmeye hazır bir yüreği dayıyorkısacık ömrüne dolan güz güneşineyağmur yağıyor bütün zamanlarına dünyanın bir taş kemerin altından geçiyor koşarakkemer bir gökkuşağıdır/yedi rengin kilimini taşıyanotlar rüzgârın ellerindeki beşiktetoprak…

Ne Zaman Nerdeyiz * Ahmet Özer

şimdi burdaysak bir yanımızlabir yanımız savrulur dünyanın bütün ırmaklarıylailk hecesinde ışırız yaşanacak günlerin taptaze sesin içindetrenler yeryüzüne rüzgâr götürür düşlerimizden. bursa cezaevinden uludağ'a bakarız ay vaktikonya'dan beyşehir'e pancar taşıyan ağır kamyonlarlagül tadında bir sabahın güzelliğine dökülürüzfırat'ın güneşli buğdaylara yüz süren suyuyla akarız güneyegözlerimiz kapatılır üstüne…

Kız ve Anne * Ahmet Özer

ayakkabıları büyüktü anneminonlarda yorgun ayakları uyurdu gündüzünuykuyu unuttuğunda gözleri. oysa uyurkenonlar uykusuzdu kapı eşiğindesavrulan suyun sesiniyağmurun dinmeyen şarkısınısürülerin getirdiği akşamları dinlerdi.ayakkabıları büyüktü anneminküçükken onlarda yüzerdi ayaklarım. uzaklara götürürdü beni annem aklıylasaçlarımı vermek isterdim rüzgâra ardından soluksuz koşarkenayakkabıları tökezletirdi yürüyüşümühüznün ilmekleri dokunurdu düşlerimde. yürüyüşüm eşitlendiğinde aklımlaanne…

HAZAR'A AY DÖKÜLDÜ * Ahmet Özer

göle bakan dağın ufkundabir kadın uzanır iki canlıdırsuya en güzel ninnilerini bırakırher gece ay hazar'a dökülürken. kimler geçti bu ovadan atları eyerlibir ağıtın yakıcı sesini katarak günlerinenehre bakan bir çift göz olur her sabahovanın kapılarını çalan bekleyişlerde fırat bir bozkırın göğsünde dinlenirgökkuşağının büyüsüne kanat gerer…

Günle Dokunan * Ahmet Özer

yürüdüm gecenin bir yerlerine tutunarakgökyüzünü dolduran yıldızlar altındakalbim suçlanışın akıp giden çağlayanıellerimde okunmamış mektuplar mürekkep izlerigecenin geç bir vaktinde uyandırılmak. kanı çekilmiş yüzlerin/ ağıtların ortasındankıvılcımlar dağıtan gözlerin erken gidişlerinşafağın teri alnımda dilimde buğulu sözler. çatlıyor bulutlu gökler köpüren ırmaklarkuşlar bahar nakışını kazıyor dağlarabir söz tufanı…

Gecenin Kanayan Yerinden * Ahmet Özer

gece yarısı bir el dokunuyor soluğumabir aşkın kan damlası karışıyor yağmurakitaplardan yüreğime dolan gelinciklergüneşli papatyaları seyreyleyen turnalarbir yelkenli açılıyor alnımın çatısına. sizlerin gençliğini taşıdım kanımdaey güzel çocuklar sesime ses katanlarşimdi renklerle savruluyorum ardınızdanadlarınızı unutmadım/yüzünüz silinmiyor aklımdan. sevincim bir çığlık gibi savruluyor dünyayakelebek kanatları/kuş sesleri dökülüyor…

Buğday ve Toprak * Ahmet Özer

pencereyi açtımelma ağacı serçe cıvıltısı ve kedigüneşle döküldüler sabaha. döküldü birdenbire yüzümün aynasınaleylak kokusu ateş rengi bahardalıgölgesi göle yansıyan karlı dağ. bahar geldi dedimak bir bulutakırlangıçların göğü biçişine bakarak.

Bir Kapının İki Yüzü * Ahmet Özer

bir kapının bir yüzü gökyüzüdürbir yüzünde ağıtı gizlidir tüm annelerin.içerde biçilen sözcükler çınlar/süt kokan ağızdanbir bebek uzun yolculuğuna çıkar uykunun ufkundasobanın parlayan alevleri resmini çizer yalnızlığıniçerde sözcüklerin masalları dokuyan sıcaklığıseferberlik trenleridir cephede kalanları anlatan. içerde begonyanın damarlı yaprakları bir haritayı tamamlarduvarda türküler içmiş bir saz…

Bir Bakışta * Ahmet Özer

ürktü içimdeki kuşlarbir katar kanat sesi yıkadıhaziran göğünüyüzün bir buluta giriyordu o anboynunu vermiştin bir çağlayanabir tutam kırmızı saç uçuşuyordukaranlığın parmaklarından. gövdemizbir alevin rüzgârında dört nalasesimizi gezdiren meydanlarbir güzelliğe açıyor yelkenlerini; heyamola.şimdi bize biçilmiş ömürleri yaşıyoruzen güzel günlerimizi bırakarak ardımızda.

* Ahmet Özer Yaşam Öyküsü

19 Ocak 1946 tarihinde Maçka (Trabzon)'da doğdu. Trabzon Lisesi'ni (1964), Fatih Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nü (1967), Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Çeşitli öğretim kurumlarında 29 yıl Türk Dili Öğretmenliği yaptı. Halen Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor….