Terleye Terleye * Ahmet Ada

durduğum yerde terliyorum mersin sıcağındarüzgâr sıcak esiyor denizdendenizden çıkmış bir atım turuncu mavibir at gibi terliyorumbir şair gibi rengarenk şiirler içindeyimbir gün gerçekliğin peşinde fırdönüyorumbir gün senin belalın oluyorumbir gün bir yüzükten geçiriyorum baharıbir gün de yüzüğü parmağınasıcağın içindeyim sıcaktan geçiyorumhavuzların fıskiyeleri serinletmiyorbelki yağmur yağacak…

Sis * Ahmet Ada

duman çöküyor gözlerinin önüneanılar sisli, dünya küçükbalkona sığmıyor yaşanmış olan,denizden uzakta ağaçlar, çakıl taşları,evlerinin uzantısı kırmızı testilerdeniz kabukları gibi anlaşılmazşeyler, kuş sesleri, zambak sesleri,anılar çöküyor derinden gelenanlaşılmaz sözler gibi, küçük zambakseslerine karışan tuhaf sözler küçük tekneleri balıkçılarınçürüyor denizdebalıkçıların tertemiz ellerikayalara vuran suda gözleriçürüyor anıları denizin…

Saatler * Ahmet Ada

Isınan toprak, göğün ormanı, ormanınkışları, yıldızlar ve ay, gümüş pullubalıklar, hepsi ama hepsi yan sokaktaoturan, kırık kaldırım taşlarını geçipdenize yürüyen gövdenle barışık.Biliyorsun, gölgeler var oluşun ya dakayboluşun tersi ve yüzü. Uzaktanardıçkuşu ruhunu dinliyor. Acı, ruhundadinleniyor. Bıçkınlanmış dalın ya dainsanın düşüşü ya da kurtuluşuntükenişi örene çeviriyor…

Piraye * Ahmet Ada

memet fuat'a işte canımablam bir leylek uçuyorbir leylek denizin üstündendeğiyor kanadı seher vaktidenize, kanadında nâzım kederi seher vakti denize bakıyorumkederliyim canımablam, bir kuşboynunu uzatıyor balkon demirindendeğiyor kanadı nâzım kederinebir de senin kederine güzelablamyanıyor yüzüm ve kirpiğimin ucu sürüyor bu bendeki kerem kederieksilmeden sürüyor canımablamkederle seyrediyorum…

0 * Ahmet Ada

odur üç gül üç kopuk yaza uzanırkim bilir nereden gelir ne kadar kalırgelin ağlatma havasını başlatırkederi zurnanın ucundadıroradadır gül de gül köpüğü dekırık bir hüzündür hem gülerhem ağlar bir geyiktir dağlarda ince uzunbacakları gezer bahçelerde, iz bırakırkışın karda, kar gibi yağar…odur kara taşa yazılı ince…

Ne Kaldı * Ahmet Ada

sokağı gökyüzüyle ilişkilendiriyorumizinli askerlerin şapkalarındanasker şapkalarından bir gökyüzünasılsa her gün yaşıyor içimdeacılardı yaban otlardı az az kanıyorayrılıklardı mektuplardı az az kanıyorhazirandı o hepten kanıyorbak, bir ormanı seçiyoruz, işteyerini bulmuş ağaçlar içimizdesarnıçtan suluyoruz ağaçlarıağaçlar fısıltıyla yağmurdan konuşuyoryağmuru senin yanına iliştirmeliyimbir sinema günü dinmesini beklediktibir süre kül…

Küller * Ahmet Ada

küller hâlâ yanıyor yüreğimdekar içindeki yangın bubir testi dolusu suyun yangınıdolu bardağın çıplak ağacınsarışın çocukların kar yangınıkar altında kalan başağın yangınıbir ucu tutuşan şarkının yangınıtaşduvarların yangınıiçimize düşen güllerin yangınıbahar ağacının yangınıdüş dolu gözlerin yangınısesin içindeki sessizliğin yangınıçok eski rayların yangını doğuya giden bir trendeyimovada tek…

Kuğu * Ahmet Ada

beyaz bir kuğu görüyorum denizin üstündebeyaz bir kuğu görüyorum denizin üstündeiki kere tekrarlıyorum bu dizeyisürüsünden ayrılmış yalnız bir kuğuboynun geliyor aklıma her nedenseboynunun eğri kuğusu gelincik tarlaları içindeboynunun uzun kuğusu hüzün içindeboynunu kalabalık bir caddedeansızın bir bulup bir yitiriyorum beyaz bir kuğu görüyorum denizin üstündegüneşli…

Kevser Çok Affedersin * Ahmet Ada

El ayak çekilince Kevser haber veDamı aktardım su oluklarını açtımbölündüm yırtıldım tükendimHiçbir şey senden sonra güzel değilNe su damlacıklarını kovalayan su kuşuNe ayaklarını sarkıttığın deniz Kevser beni affet çok çok affedersinÖyle birdenbire parlamazdımÖfkemi toplayıp bölen biriydimNasıl olduysa oldu çok affedersin Kevser dur geliyorum elimde kara…

Kar * Ahmet Ada

kar, kar gibi yağıyor ince inceipek gibi kar yağıyor özlenenkar yağıyor haydar'ın şiirlerinekederine yağıyor nâzım'ınyüzüncü yaş gününü kutluyorumkar altında kalıyor hasreti kar yağıyor günlerce gecelercedurmaksızın yağıyor kar kargökyüzüne bakıyorum, kar neredebaşlıyor, nerede bitiyor kar kederiağaçların dalları karla yüklükara bir kedi geçiyor sokaktan kar yağıyor ipekten…

Gökyüzünün Fıskiyesi * Ahmet Ada

anladım aramalıyım gökyüzünün fıskiyesinigülleri ve gökkuşağını bulmak içinunutulmuş viranelerinde göğünyakılıp yıkılmış köyler bulmalıyımağlamaya hazır yeni doğmuş çocuklarhoyrat savaşın ölüleri arasındaacıdan yapılmış çiçeklersaf beyaz çiçeklerçoğalan çiçeklerboynu bükük çiçeklerdağ sularıyla açan yabanıl çiçeklerkurşun yanığı çiçeklergözyaşlarından yas uçuran çiçekleraramalıyım ay ışığındagölgelerin giysileri içinde okyanusta bir kayık olduğumu biliyorumkayığın…

Geceleyin * Ahmet Ada

Sığırcıklar ve her şey kalbimden havalanırSığırcıklar, kiraz ağaçları, faytonlarSonuçsuz yazdan konuşurumKuşları havalandıran ılık rüzgârdanBir kız var yüreğimi hoplatanOnu konuşurum. Kıvrılışını ırmağınSıradağları geçip çiçek tozları arasından.Biri çıkıp diyecek: 'Sevgisi ne kadardı?Neden yok yanında?'Ama işte geçitler var, merdivenler,Denizin basamakları aramızda.Ah işte her şey doğanın mucizeleriBir denizin yanında…

Fıskiyeliler * Ahmet Ada

bütün fıskiyeler açık, bütün yazöğleden sonra, fıskiyeler uzak akrabalarımbenim, serin yaz sabahları uyanıkuzak akrabalarım pazar yerlerindedev büfelerin önünde hırçınparçalanmış giysiler içindeyılların yüküdür usulca yaşlandıranyılların yüküdür yolcu edenuzak akrabalarımı dinleyecekleri yerlere uzak akrabaların dili farklı gülümölüm yakın fıskiyeler kadaruzaklardan geldiler pazar yerlerine,inşaat iskelelerine, temizliğe,uzak akrabalarım fıskiyeler…

Durum * Ahmet Ada

benim işte evimizin önündeki salkımsöğütbenim işte mahalledeki kör çeşmeşakayık benim gül benyakamı bırakmıyor gideyimgöğün ilkyazı, bir de kavuşamadığımdeniz, denizin gök gözleri uzadıkça uzuyor mutsuzluğumkoşup yetişemiyorum trenler uçaklarotobüs durakları elektrik faturasıtelefon borcu, kuru bir yaprağımben, bitkin yığılıyorum bulvarlarabulvarların korkunç yontusuyumkuş biçimini alıyorum, taş bir türlü kavuşmak…

Delikanlı * Ahmet Ada

ben düşler tramvayına binerken şehrinpırıl pırıl bir ay doğmuş olurdu dünyayahanem aydınlanır annem uyanırdıbabamın serçelenmiş ayakları saçılırdıufak tefek sokaklaraben sokaklara borçluydum çocukluğumubolluk günleri miydi babamın elinde ay ışığıbir de dolu file, dönerdi eve,benim yakınımdaydıekmek parası, gökyüzünün teri, salıncaklar,ben çekidüzen verirdim eski dünyayabiraz umutsuz, az ironik,…

Dayım Öldü * Ahmet Ada

çatal kaşık sesi sonra çığlığıbir umutsuzluğa girerken dünyanındışarda kar saati kırılgan ipek gibikeder var odalarda keder varoysaki bir sürahinin dolu duruşu varannelerin yaslı duruşu varkuşlardan haber var sonraten nenni ten naturnaların birlikte uçuşunun güzelliği vardayım öldü trenlerin göğe doğru uçuşu varo gün uzun uzun yas…

Çiçek Köpükleri * Ahmet Ada

olanca sesindeki gürlükyankılanır kara dağlardaeskiten ne var orada gökyüzünügövdemden gövdene dağılırken kimyasenin melez düşlerine karışırben yaprak silkelerken avludagüneş, ah kara güneş duvarları dolanırsuyun taştaki nakış izinirüzgârın sürüklediği gövdenihırsından sütleri akan gövdenirüzgâr bağışlıyor boşluğa o demikimiz de yuvarlanıyoruz nasıl olsaağzımız gözlerimiz azar azar eskiyorormanın ağzı, ağaçların…

Belki Hepsi Sevda * Ahmet Ada

baktım ki uyuyorsun akşam vaktine sevdalar unutulmuş ne anılarseçiliyor yağmurlu bir günbuğulu bir pencere camıgöğe açılan kapılar, seçiliyorgünün birinde inceliklerini yitirennobran şehir uzaktan çok uzaktanyağmurlar yağmurlar yağmurlaresmer çıplak ayaklı yağmurlaryağmurların sesiyle uyuyorsunkuşların uykusu belki hepsiuykularını toplasam bir günbirkaç uykusuza dağıtsamuzar mı ömrün bir terliğinömrü gibi…

Aşk Kırgını * Ahmet Ada

bitmiş bir sevdanın neresindeyimaşk nerede bitiyor nerede başlıyor ayrılıkbakıyorum göremiyorumgözlerinin yitirdiğim anısındayımferah bir günün içinden geçiyorumelimde akarsuya benzeyen çakıl taşlarısolda güle oynaşa çocuklar gidiyorsağda düşlerimi bölen duvarlaryürüyorum kederle yan yanaiçimde kırgın bir çocuğun kederi eve dönüp yazıyorum bu şiiriyeniden yeniden yazıyorumbiten bir aşkın kırgınlığıylabiten bir…

Ağaç * Ahmet Ada

bir ağaç çürüyor ayaktadenize karşı yapayalnızdökülmüş yaprakları yaz ortasındaderine düşen darmadağın anılarınson türküsünü söylüyordalın uzantısı olmuşsonbahar biçiminde bir kuştürküsünü dinliyor ağacınburda bu deniz kıyısındaağaç kuş bir de benbir de çürüyen kökün kederli sesioluyoruz dünyayla haşır neşiraydınlanıyor yüzlerimiz,hüznün dalgalarıymış deniz yerini buluyor çürüyen ağaçkuşta denizde bende…