Canım Memleketim

Geçtiğimiz hafta yaşanan sel felaketinde canım İstanbul’uma baktım. Baktım ama yabancı bir gazetenin sayfasından.Bir fotoğraf karesi vardı ki…Sular içinde yüzen koltuklar, kanepeler, çatak, kaşık…Ve çaresiz, yılgın, perişan insan bakışları. Fotoğrafın diğer yüzü yani…
Lütfen artık biz Avrupa Birliği’ne girelim demeyelim, kafalarımızı kumdan çıkaralım dayaptığımız işleri doğru düzgün yapalım.Bu yeterli…Dere intikamını alırmış!!!Zerre kadar kafa olmazsa intikam almakla kalmaz can da alır, nitekim aldı da.Düşünün bakalım o canım dere, ben dere olayım da şu insanoğlundan bir intikam alayım mı dedi.O dere insanoğluna can veren bir dere değil miydi zamanında?
İnsanoğlundan intikam alan yine insanoğludur. Sonuç ortada…Dere yatağına kent kurulmuştur, gerekli altyapı düşünülmeden. En başta dere yatağına kent kurmak için ruhsat verenler sorumludur. Bir televizyon programında bir bilim adamı kimse bize bir şey sormadı, fikir almadı diyordu. İlahi sen de Bilim Adamı Bey, biz bilimle değil tamamen duygusal hareket eden ve bunu seven bir toplumuz. Bedelini işte böyle ödüyoruz.
Manisamız da hızla gelişen ve büyüyen bir kent. Böyle bir felaketin ilimizde yaşanmaması için bu felaketten ders almamız lazım. Mal mülk, oy uğruna her önüne gelen yere ruhsat verilemesi gerekiyor. Memleketimle ilgili dünyanın en güzel haberlerini okumak istiyorum ben artık.Bu kötü haberleri değil.Yaşadığım ili de, doğduğum ili de,ülkemi de çok seviyorum.
* * *
DEĞİŞİK..

Başka türlü bir şey benim istediğim,
Ne ağaca benzer, ne buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız
Rengi başka, tadı başka.
CAN YÜCEL

* * *
Kamuoyunda çok tartışılan konular var. Tartışma güzel de ortaya olumlu bir şeyler koymak lazım. Ülkenin birliği ve bütünlüğü içinde ve Anayasal sınırlar çerçevesinde hem tartışırız, hem çözeriz. Biliniyor ki bu ülkenin insanlarını bölmek ayırmak için sebep mazeret çoktur. Biz sadece ellerimize bakalım.
TUTUŞA TUTUŞA

Ne kadar çok elimiz varmış meğer
İlkin, senin elinle tutuşan benimki
Sonra çocuklarınki
Gençlerinki
Tekel işçilerininki
Sonra, ellerin elleri…
Ne kadar çok elimiz oldu, baksana
Tutuşa tutuşa
Bir orman yangını gibi.
CAN YÜCEL