Bu Kitabı Çalın, Murat Gülsoy * Işıl Soğukpınar

Tatil ya bol bol okumalar. Okuduklarımı paylaşmak istiyorum. Ben de okuyan arkadaşlarımın önerileri değerlendiriyorum okuma tercihlerimde. Sizlerin de önerilerini bekliyorum.

Yine bu yıl İzmir Kitap Fuarında Ayfer Tunç, Murat Gülsoy sohbetini dinlemiştim. Edebiyatımızda “mektup” tu konu. Murat Gülsoy ve Ayfer Tunç kuşaklar arası ve kültürler arasında uçan halı hızında düşler ve gerçekler sarmalıyla dolaştırdı. Murat Gülsoy yazılarından daha sakin, iddiasız, kendinden tam emindi.

Bu Kitabı Çalın, önce adıyla davetkâr. Bu davete uyan, kitabı çalma girişiminde bulunan var mı diye gözledim bile Can Yayınlarını. Çalan olmadı, gördüklerim hep satın aldı.

Olay öyküleri gibi duruyor kitaptaki 12 hikaye. Bununla birlikte öyküleri okurken Haldun Taner'in Epik tiyatronun bizdeki ilk örneği olan Keşanlı Ali Destanı'nı izler gibi oluyorsunuz. Neden mi bu benzerlik. Haldun Taner bu oyununda izleyiciyi oyunun içine oyuncuları da izleyicinin içine sokuyor ya bu kitapta da yazar ve okuyucu sayfalar arasında dolaşıyor. Gerçekle kurmaca iç içe. Bu sayede okur yazarıyla el ele dolaşıyor sayfalarda. Kitabın kapağındaki kapı deliğinden yazarın tek gözüyle bakışını görüyorsunuz öykülerde.

Kitaptaki bir öyküde senaryo yazarı anlatıcı şöyle başlıyor öyküye: “İnsan hep bir başkasının yerinde olmak istiyor, ne tuhaf. Hep yazarak hayatımı kazanmak istemişimdir” (Birkaç Dolar İçin, Bu Kitabı Çalın içinde, sf. 139).

Bir kendini anlatış, duygu akrabalığı itirafı. “Sakla Beni” öyküsünün kahramanı Ali Kapancı da bir yazar, “metin yazarı”. Bütün öykülerde ortak olan taraf her birinde mutlaka yazmaya sevdalı bir karakterin olması. Kitaptaki karakterler sanki Murat Gülsoy'un ara ara saklamaya ara ara salıver gitsin dediği kendisi.

Kitabın kapağındaki tanıtım tüm öyküleri özetliyor.

Kapağında Bu Kitabı Çalın yazan bir kitap gerçekten çalınırsa… Kayıp Eşyalar Bürosu'nda bulunan bir çantanın içinden Oğuz Atay'ın öyküleri çıkarsa… Yasak bir aşka balıklama dalan adam hayatını baştan kurmak için bir Hindistan Yolculuğu'na hazırlanırsa… Beyaz yakalı genç bir kadın Hızlı Düşünme Sanatı üzerine seminer veren guruyla hızlı bir aşk yaşarsa… Kimsenin kimseden haberdar olmadığı dev bir apartmanda içinde kimin yaşadığının sosyal bir sorun haline geldiği 54 Numara'nınEsrarı'nı çözmek için bilimsel yöntemler kullanılırsa… Temizlik takıntısı olan bir adam evinde porno film çekilmiş olduğunu fark ederse, yani Kötü Yola Düşen Ev olursa… Bir kurmaca karakter kendinin bilincine varıp da Yazarın Belleği'nde dolaşmaya başlarsa… Hasta Bir Konak'ın kiracısı kendini Edip Cansever'in mısralarının içinde bulursa… Birkaç Dolar İçin rüya deneylerine katılanlar uykularını yitirirse… Fantastik hikâyeler yazarak geçirdiği onca yıldan sonra artık uzun soluklu, gerçekçi bir şeyler yazmak isteyen bir yazar yazdığı hikayenin tutsağı olmuş bir adamın öyküsünü düşlerse… Kendi halinde bir adam kapıyı açtığında Sakla Beni diyerek içeri giren eski bir arkadaşının yaşamının gözeneklerine sızmasına engel olamazsa… Tüm bu yazılanları emekli bir istihbaratçı yapısökümüne uğratıp Yasadışı Öyküler olarak niteleyerek yazarına hesap sorarsa… Murat Gülsoy'un şaşırtıcı kurguları ve akıcı üslubu sizi çok iyi tanıdığınız ama yeni bir dünyaya götürüyor.

İsterseniz yazarın davetine uyup çalın okuyun isterseniz alın okuyun bu kitabı