Bir Işık Yak

Yirmi Üç Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı tüm yurdumda kutlandı. Geleceğimiz dediğimiz çocukların kimi ulusal bayramın ne olduğunu bilerek, mutlu sevinç içinde bayramını kutladı; ama okuma yazma bilmeyen beş yüz binin üzerinde ki kız çocuğu bayramın ne olduğunu bilmeden köylerinde, çocukluğunu yaşamadan yaşamlarını sürdürüyor.
21. yüz yılda okula gitmeyen çocukların sayısını ortaya çıkaran, ürpertici tabloyu görünce tümümüzün deve kuşunun başını toprağa eğdiği gibi, bizlerde başımızı eğerek düşünmemiz gerekir.
21. yüz yılda hala okumayanlar yurdumda neden var? Suçlu kim? Suçlunun kim olduğunu biliyoruz ama söylemeye hiç birimiz cesaret edemiyoruz. Aslına bakarsanız suç bir kişinin, yahut bir kurumun değil. Suç hepimizin. Bizler birey olarak kendimizi hiç yargılıyor muyuz?. Ben devletten birçok hak isterken, acaba ben de bir vatandaş olarak yurttaşlık görevimi yerine getiriyor muyum?
Herkes bir yerlerde ahkam kesilerek vatan- millet- Sakarya nutku atmasını bilir de iş bir ışık, bir aydınlanmaya gelince”tık” yok.
Kimi içki masalarında çözüm arar,kimi dışarıda, kimi dini istismar ederek…Söyleyecek söz çok ta ceremeye verecek para yok.
Her gün ulusal basınımızda okumayan çocukların sayısını okuyunca ister istemez bende verilen rakamlar karşısında ürperti geçirdim.
Rakamlar fazla olsa da umudumu yitirmiyorum. Zararın neresinden dönersen kar derler ya. “Sende bir ışık yak”kampanyası, diğer kuruluşların yaptığı çalışmalar güzel ve doğru, olumlu eylemler. Geçen gün gazetede bir yazıyı okurken sevindim, yüreğime bir nebze de ola umutlar yağdı. Siirt'in köylerinde okula gidemeyen kız çocukları okula devam ederek bir üst sınıflarda okuyorlar. Çocukların yüzleri gülüyordu. Çocuklar ileride öğretmen, asker olacaklarını gururla söylüyordu.
Gönül ister ki diğer çocuklarında yüzü gülsün, onlarda aydınlık yolda yürüsün.
Hepimizin bildiği bir Kızılderili sözü vardır:
“Bu dünya bizlere atalarımızdan miras kalmadı. Çocuklarımız bizlere ödünç verdi.” Ödünç verileni iyi bakmak, iyi korumak gerekir.
Atatürk öyle büyük insan ki. Ulusal bağımsızlığımızın temelinin atıldığı gün olan 23 Nisan 1920 de TBMM açarak, bu günü çocuklarımıza armağan etmiştir.
Çocuk gelecek demektir, çocuk umut demektir. Geleceğimiz olan çocukların en iyi, en güzel şekilde yetişmesi için yediden yetmişe dek herkese görev düşüyor. Haydi bizlerde birer ışık yakalım. O bir ışık dediğimiz ışıklar, bir araya gelince binler, milyonlar olur ve dünyayı aydınlatırlar.

GÜZEL SÖZLER -Çocukluğunu tam yapmamış insan kolay kolay tam bir insan olamaz.
Hölderlin
-Biz kocaman çocuklarız.
Goethe
-Küçük çocukların derdini küçük görmemeli.
Firdevsi
BABA NEJAT'A TEBRİKLER
Herkesin 'Baba Nejat' dediği eski dostum Nejat Tokbay'ı da buradan bir kez daha tebrik etmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta sonunda, oğlu Hakan'ı evlendirdi. Evlatların mürüvvetini görmek, bir anne babanın en büyük isteklerinden biridir. Nejat Baba da bu mutluluğu yaşadı. Allah mutlu etsin.