Ben Korkuyorum * Çiğdem Sumar

Biz kendi çocukluk korkularımızı unutalı uzun yıllar oldu. Şimdi çocuklarımızın korkularını gördüğümüzde panik olup, korkuyoruz. Neden korkuyor? Normal mi? Yanlış bir şey mi yaptım? Saçma şeylerden korkuyor. Defalarca anlattım. Korkulacak bir şey yok diye. Diğer çocuklarda korkuyor mu? Gibi bir sürü soru ve çaresizlikle boğuşuyorsunuz. Evet; çocuklarınızın korkması çok NORMAL. Çocuklarınız korkuyor. Çünkü ZİHİNSEL VE DUYGUSAL TEPKİLERİ gelişiyor. Sizi biraz rahatlattıktan sonra gelelim korku ne demek? Korku, canlı varlıkların görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkidir. Aslında korku; canlıyı uyaran ve kendini savunmasını sağlayan yararlı bir düzenektir. Genellikle yeni olan ve bilinmeyen her şey ürküntü verir. Çocukların bilmedikleri şeyleri düşünürsek korkularının neden bu kadar yoğun olduğunu biraz daha iyi anlayabiliriz. Çocuk çevresini tanıdıkça, beden gücü ve zihin gücü geliştikçe korkularını bir bir yener.
Anne babaların korkuya bakış açılarında bir kavram kargaşası da vardır. Korku ve fobiyi bir birine karıştırırlar. Fobi, belli bir nesneye ya da duruma karşı anlamsız, aşırı ve sürekli bir korkudur. Fobi uzunca bir süre devam eder ve hiçbir yaş dönemine özgü değildir. Fobilerin bazılarında duruma bağlı bir olay saptanabilirken bazılarında böyle bir olay saptanmayabilir.
Bazı korkular belli yaş dönemi için normal sayılırlar. Bebekler, çevreyi henüz iyi tanımadıkları için her şey onlar için korkutucu olabilir. Ani ses, ışık değişimleri, gök gürültüsü. Üç dört yaşlarında bu korkulara karanlık, dilenci, hırsız, polis ve öcü korkuları eklenir. Bu yaşlarda anne babadan ayrı kalmak çocukta tedirginliğe yol açar. Dört yaşında doruğa varan korkularda yavaş yavaş azalma görülür. Korkular daha da somutlaşır. Köpekten, düşüp yaralanmaktan, bir yerinin kesilip kanaması gibi şeylerden korkarlar. Altı yaşında korkularda yeniden bir artma görülür. Hayalet, cadı , hortlak gibi korkular gene alevlenir. Yangından, depremden , hırsızdan çok korkarlar. Filmlerin çok etkisinde kalırlar. On üç yaşına kadar da daha somut şeylerden korkulur. Yaralanmalar, köpek, kendine zarar verecek insanlar, sınavlardan kötü not alma, başarısızlık gibi korkular eklenir. On üç yaşından sonrada soyut ve toplumsal korkular başlar. Topluluk içinde yaşanacaklardan, beğenilmemekten, küçük düşmekten ve gelecekten. Gördüğünüz gibi hayatımızın büyük bir kısmında korkular var. Tabii bu yaşlar ortalama verilen yaşlar, her çocuğun kendi içinde ki gelişimini de göz önüne almak gerekir.
Gelelim korkular nasıl gelişiyor. Korku gelişiminde yaş dönem özelliklerinin yanı sıra bir çok faktör etkili olabilir. Çocuğun anneye bağlanmasının en önemli nedenlerinden birisi de annenin çocuğun korkusunu azaltma kapasitesidir. Çocuk yeni bir durumla karşı karşıya kaldığı zaman, çocuğun geliştireceği tepkide annenin göstereceği tepki çok önemlidir. Örneğin çocuk yeni bisiklete binmeyi öğrenirken; çocuk, annesinin yüz ifadelerini takip eder. Eğer anne çocuğa destek veriyor ve onun gittikçe kendine güven kazanmasını, bağımsızlığını destekliyorsa çocuk bisiklete binmeyi zevkli ve bir durum olarak algılayacak ,tüm dikkatini öğrendiği bu beceriye verecektir. Eğer anne ya da çocukla ilgilenen kişi çocuğun bu öğrenme sürecini endişeli bir yüz ifadesiyle, sürekli uyararak veya azarlayarak izliyorsa çocuk dikkatini öğreneceği beceriye değil de karşısında ki kişiyle ilgilenecek ve o durumla bağlantılı olarak ortaya çıkan endişesi giderek artacaktır. Bu da çocuğun o durumdan kaçınmasına ve bir daha karşılaşmak istememesine neden olacaktır.
Korku bir kaçınma davranışı olarak ortaya çıkabileceği gibi, bir şartlanma olarak da ortaya çıkabilir. Bebeklik döneminde yüksek sesten korkmaları normaldir. Bu dönemde bebek tam banyosunu yaparken, dışarıdan çok büyük bir gürültü meydana geldiğini varsayalım. Bu talihsiz durum, bebeğin su yada banyo fobisi oluşmasına neden olabilir.
Korkunun bir diğer kaynağı da, çocuğun başkalarını korktukları durumlar içinde gözlemlemesidir. Yani korkuyu görerek öğrenmesidir.
Ayrılma korkusunda ise korkunun nedeni aslında çocuk değil, genelde annesidir. Anne çocuğun kendisinden ayrılıp, örneğin okula gitmesini istemez. Ve bunu çocuğa çok dolaylı ve ince mesajlarla yada farkında olmadan davranışlarıyla anlatır. Anne çocuğa, o okula başladığında kendisinin bütün gün onu bekleyeceğini, özleyeceğini, birlikte ne kadar güzel zaman geçirdiğini anlatmaya başladığında ve bunu uzunca bir süre devam ettirdiğinde, çocuk okula başlamayı adeta annesine bir ihanet olarak algılar ve okula gitmek istemeyebilir. Bu da okul fobisi ve ayrılma endişesi olarak tanımlanabilir.
Bir diğer korku kaynağı da anne babaların çocuklarını iyi bir davranışa yöneltmek yada istemedikleri bir davranıştan alıkoymak için onları korkutmalarıdır. Ve bu korku öğeleri çocukta kalıcı bir hal alabilir.
Çocukların korkularını tetikleyen bir diğer nedense; aşırı kollayıcı ve koruyucu tutumdur. ?Aman düşersin. Dur sen karşıdan karşıya geçemezsin. Çocuklara çok sokulma düşürürler, döverler.? Diyerek çevrenin tehlikeli bir yer olduğu inancı aşılanır. Çocuk adım atsa yanında bir kişi yadıma, müdahaleye hazırdır. Özgürlüğü bu kadar kısıtlanmış bir çocuk neyin tehlikeli neyin tehlikesiz olduğunun farkına varamaz. Her şeyden ürker kendi gölgesinden bile korkar olur.
Çocuklarda görülen kimi korkulardan anne babalar sorumlu tutulamaz. Aile ve çocuğun elinde olmayan bir çok nedenden dolayı korku başlayabilir yada olağan saydığımız korkuların artmasına ve uzamasına yol açabilir. Bunlar çocuğun yaşantılarıyla ilgili korkulardır. Kaza geçirmek, evin soyulması, ev dışında korkutulmak, korkutucu olaylara maruz kalmak, sık sık hastaneye yatmak zorunda kalmak gibi. Kuşkusuz bu korkulardan anne babayı suçlayamayız. Ancak unutmamak gerekir ki, korkak yetiştirilmiş yada aşırı kollanmış çocukların bu durumlarda örselenmesi daha kolaydır. Ve izleri kolay silinmez.
Görüldüğü gibi çocuklarımızı korkulardan uzak tutmak mümkün olmayabilir. Öncelikli olarak kendi korkularımıza müdahale etmeyi öğrendikten sonra çocuklarımızın korkularına nasıl yardım edebiliriz beraber bakalım.

? İlk önce çocuğumuzun korkularını dikkatlice dinlemeliyiz. Onu dinlediğimizi ve anladığımızı belirtir cevaplar vermeliyiz.
? Kesinlikle çocuğumun korkularıysa alay edip yargılamamalıyız.
? Onun korkularının nedenlerini bulmaya çalışın ve eğer çocuğunuzun korkularının bir çok insanda bulunan korkular olduğunu düşünüyorsanız bu korkuların normal olduğunu söyleyin ve bu korkuları yenebileceği hissini ona verin.
? Çocuklara korkular ve diğer insanların duyguları hakkında kitap okuyun.
? Korkuyla yaşamak yerine onlarla uğraş verme yolları bulmalarına yardım edin. Onu rahatlatmaya çalışın, fakat aşırıya kaçıp özel ilgi göstermeyin veya onlar adına düşünmeyin. Bazı olasılıkları bulmalarına yardımcı olun. Böylece seçeneklerinin olduğunu fark ederler. Onlara sorabilirsiniz. Senin işine en çok ne yarar. Bir gece lambası mı,yada odanda yapacağımız bir değişiklik Mi? Yada benim aklıma gelmeyen senin düşündüğün bir şey. Korktuklarında yatağınıza almak bu sorunu sen halledemiyorsun. Ben senin yerine çözüyorum demektir.
? Bazen çocukların korkuları mantıksızdır. Çocuklar bu korkularını açıklayamazlar. Korkularını atlatana kadar sizin desteğinize ve güveninize ihtiyaçları vardır. Sabırlı olmanız gerekmektedir.
? Çocuklarınızı üstüne gitmemelisiniz. Bazen anne babalar çivi çiviyi söker mantığıyla yaklaşıp karanlıktan korkan çocuğu karanlıkta bırakmak gibi yöntemleri uygulayabiliyorlar. Bu tür yöntemler çocuğunuzda büyük travmalara yol açabilir.
? Çocuğunuzun korkusuyla baş etmesi için hazır oluşluk düzeyine çok dikkat etmelisiniz. Bu düzeye gelmesi için destek vermelisiniz.
? Çocuklarınızın bazı korkuları televizyon kaynaklı olabilir. Bu nedenle izlediği çizgi filimleri dahi kontrol etmelisiniz.
? Çocuklarınız korkularını yendikleri taktirde onları daha çok sevecekmişsiniz hissini vermeyin. Yenemedikleri sürece suçluluk duyguları artacak ve işler daha çözülmez hale gelecektir.

Sonuç olarak çocukluk döneminde çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilen, çok çeşitli tiplerde korkular olabileceğini gördük. Çocukta korkuyla başederken, korkunun bir yaş döneminin özelliği mi olduğu, korkuya neden olan belli bir olayın olup olmadığı iyice araştırılmalıdır. Anne ve babalar, çocukla kurdukları ilişkiyi gözden geçirmeliler, çocukla birlikte bu konuyu ele almalılardır. Bütün bunlara rağmen çocuğun korkusunda bir azalma olmuyorsa, bu konuyla ilgili profesyonel bir yardım almakta yarar vardır. KORKUSUZ GÜNLER…