Bakan Denilince… * Doğan Hızlan

Bakan dediğin Hasan-Âli Yücel gibi olmalı. Çünkü o aynı zamanda hayalleri olan bir kültür ve edebiyat adamıydı. 31 yazar, Kemal Kocabaş'ın editörlüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yayınladığı kitapta Hasan Âli Yücel'i anlatıyor.
Bir bakan, özellikle bir Milli Eğitim Bakanı ne yapmalıdır?
Tek cümlelik bir yanıt verebilirim: Hasan-Âli Yücel'in yaptıklarını.
O eğitim ve kültür tarihimizin kurucu bakanıdır, klasiklerden köy enstitülerine kadar, eğitim dünyamızı biçimlendirmiştir.
Bakanlıktan ayrıldıktan sonra da, kültür alanındaki çalışmalarını sürdürmüştür.
Çünkü o sadece siyaset dünyasının sıradan bir adı değildi; görüşü, düşüncesi, hayalleri olan bir kültür adamıydı, bir edebiyat adamıydı.
Bakan olarak yaptıkları kadar, yazar olarak yazdıkları da bugün önemini korumaktadır.
Editörlüğünü Kemal Kocabaş'ın yaptığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yayınladığı Hasan-Âli Yücel kitabında 31 yazarın yazıları var.
Kimler bu yazarlar:
Can Yücel, Canan Yücel Eronat, Güzel Yücel, Mehmet Başaran, Engin Tonguç, Kemal Kocabaş, Niyazi Altunya, Hidayet Karakuş, Mualla Bilgin Aksu, Hıfzı Topuz, Alper Akçam, Zeki Arıkan, H. Haluk Erdem, Hasan Taner Kerimoğlu, Midhat Kadri Vural, Tülay Alim Baran, Adnan Binyazar, Öner Yağcı, Caner Kerimoğlu, Erdoğan Başar, Hüseyin Gül, Songül Sallan Gül, Ali Uçan, Ayfer Kocabaş, Oğuz Makal, Rıfat Okçabol, Z. Zekeriya Aydın, Semiha Baskan, Firdevs Gümüşoğlu, Betül Batır ve Nurgül Karabağ Erdem.
Kitabın arka kapağındaki Yücel'den alıntı, bütün amacını, hedefini özetliyor:
“Biz yarınların insanlarıyız. Emeklerimizi, bilgi ve duygularımızı, yaptığımız bütün işleri bizden sonra geleceklere bir miras değil bir vasiyet olarak terk ediyoruz.”

ÖNSÖZ ERTUĞRUL GÜNAY'DAN
Yücel kitabının başında, Ertuğrul Günay'ın önsöz'ü, Kemal Kocabaş'ın Sunuş'u var.
Onu izleyen sayfada; Hasan-Âli Yücel dönemi Eğitim ve Kültür Reformları'nın listesi yer alıyor. Hasan-Âli Yücel'in Yaşam Öyküsü'nü Can Yücel'in Hayatta En Çok Babamı Sevdim şiiri izliyor.
Kızı Canan Yücel Eronat, Babam Hasan-Âli Yücel yazısında aile ve ev ortamını anlatıyor:
“Ailecek hep mütevazı bir hayat içerisinde olduk. Ankara'da sobalı bir evde otururduk. Babam, maaşıyla üç çocuğunun eğitimini sağlamaya çalışırdı. Müfettişliği ona hem vatanını hem de vatandaşlarını tanıma olanağı verdi. 28 Aralık 1938 tarihinde bakanlığa başlar başlamaz ilk işi çalışacağı arkadaşları bulmak ve onların birlikteliğini sağlamak oldu. Ömrünün sonuna kadar evimiz bir öğretmen-öğrenci köşesiydi. Son yıllarında gazetede yazılarının yayımlandığı köşesinin de adı buydu.
(…)
Bizim ev; çok sesli, renkli ve sıcak bir yuvaydı. Annem babama muhabbetini ?Hocacığım' diye seslenerek dile getirirdi. Babam Can ve benim için, sonra da kardeşim için şiirler yazmıştı.”
Yücel için hazırlanan kitaptaki yazılar, çok yönlü Yücel'in çeşitli yönlerini anlatıyorlar.
Mehmet Başaran, yaşadığı, bildiği bu konuyu işlemiş.
Köy Enstitüleri ve Hasan-Âli Yücel, Engin Tonguç, Yücel-Tonguç İşbirliği'ne dair yorumları yazmış
Hıfzı Topuz'un Hasan-Âli Yücel ve UNESCO yazısı, onun uluslar arası bir başka yönünü inceliyor. Alper Akçam'ın ?Batı' ve ?Doğu' Kavramlarının Kültürel Geriliminde Anıtsal Bir Köprü: Hasan-Âli Yücel yazısında, bu iki kavram arasındaki konumunu irdeliyor. Yaşar Nabi Nayır'ın sözünü aktarıyor:
“Yaşar Nabi Nayır'a göre Hasan-Âli Yücel, aklıyla Batı'da, gönlüyle Doğu'da bir düşünürdü.”
Hazırlanan kitaptaki yazıları okuduğunuzda, bir bakanın kimliği ekseninde Türkiye'nin tarihinden ilgi çekici kesitleri bulacaksınız.
Köy Enstitüleri mucizesini, klasiklerin yayımını, Tercüme Bürosu'nun kuruluşunu bu kitapta çeşitli kişilerden okuyacaksınız.
Cumhuriyet kültürünün kuruluş felsefesinin, aydınlanma anlayışının izinde uygulanışının da buradan ayrıntısıyla okunması mümkün.

KİTAPTAN
Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40'ı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ'mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Can Yücel