Anadolu Türkülerinden Aryalara * Bedriye Aksakal

10.04.2012
Leyla Gencer Çocuk Operası yöneticisi, aynı zamanda Devlet Opera Sanatçısı İpek Böler, yeğeninin düğünü için Manisa'ya geldiğini duyar duymaz, Cumartesi günü Saruhan Park'ta buluştuk. Yanında çok sevdiği yeğenleri, ablası, kardeşi ve dostları vardı. O yoğunlukta bir köşeye çekilerek söyleşi yapmak istediğimi söyleyince, her zaman ki inceliğiyle isteğimi kırmadı. Böler öz be öz Manisa'nın çocuğu. Yazmış olduğu “Eda” kitabında çocukluğunu, Manisa'yı anlatmaktadır. Yazdığı kitapları armağan ettiğinde de tümünü okumuştum.
İpek ile hal hatır faslını bitirdikten sonra sorularımı peş peşe sıraladım:
-Önce Dünya Ninniler Festivalinde aldığın dünya birinciliği ile söyleşiye başlasak.
-Kısa bir zaman diliminde usuma takılanları sana söyleyeceğim, diyerek sorumu şöyle yanıtladı:
– Önce annelere bir tavsiyem olacak. Çocuklarını ninnilerle ve peri masalları ile büyütün.Çocuklarınız o dinlediği masal ve ninnilerle kıvrak bir zekaya sahip olacak.
– Ninni olayına gelsek (ödül ile ilgili olan)
-Dünya Ninniler Festivali'nde, Almanya'da Duisburg flormoniyle kendi bestelerim olan ninnileri seslendirdim. “Melekler Seni Dinler” adlı bestemin adını da festivale verdiler.
-Peki bir de “Sihirli Müzik” de var.
– Kırmızı Papuçlu Kız ve Sihirli Müziği yine kendim yazdım ve besteledim. Almanya'da oynadık. Masalı anlatıyorsun. Çocuklarda senin anlattığını konuşmadan pandomim yapıyorlar.
– İpek şöyle diyebilir miyiz? Kızların için yazdığın ve kendi besten olan ninnileri “masal anlatma ile reji” yöntemiyle Türkiye'de ilk kez sahnelendi.
– Evet Ankara'da birkaç kez sahneledik. Çocuklar pandomim yaparak, düşlerini gerçekleştiriyorlar.
– Bu çocuklar daha önceden eğitim almışlar mıydı?
-Sahneye çıkan çocukların hiçbiri drama eğitimi almadı.
İpek. Bir de senin ve eşin Cumhur Böler'le birlikte seslendirdiğiniz” Arya'dan Türkülere” çalışmalarınız var.
-Anadolu türkülerinden, Aryalara harmanlanan doğu ve batı müziğin birleşmesinden oluşan bu çalışmalarımızı Anadolu'nun dört bir yanında sahnede uyarladık. Ankara'da kent orkestrasıyla, Avukatlar Haftasında da Türkiye Barolar Birliği'nin hazırladığı gecede sözleri Yunus Emre'ye ait ve bestelediğim ,sahneye uyarladığım Yunus Emre “Gel Gör Beni Aşk Neyledi” eserimi seslendirirken çok beğeni aldık. Burada Taptuk Emre'nin: “Hiç ol gel” demesiyle arınmanın(hiçliğin) balesini sahneye koyduk.
İpek anlatırken, Yunus sanki yanı başımda : “SEVELİM-SEVİLELİM” diyordu.
Bir süre soluklanmak için çay molası verdiğimizde, bir taraftan da günün anısını fotoğraf karelerine yerleştirdim.
Çayları yudumlarken düşündüm Aslında İpek'te bir Tarzandı, yaptığı işlerle.
Çay faslından sonra söyleşimizi yine bale ve opera üzerine devam ettirdik. Bu kez Mevlana ile ilgili çalışmalarını soracaktım. İpek'in dudaklarından Mevlana'nın dizeleri dökülmez mi:
“İster kafir ol, ister ,mecus yine de gel.”
-İpek öyle mutluyum ki. Eşinizle birlikte Anadolu'nun bağrında yetişmiş Yunus ile Mevlana'yı opera ve baleyle insanlara tanıtıyorsun, dediğimde şu açıklamayı yaptı:
-Mevlana Celaleddin Rumi'yi farklı bir anlayışla sahneye uyarladım. Adı: “MEVLANA ANADOLU'da” Bu eserle, hem doğu hem batı estramanlarını kullandık. Aynı zamanda da semazen ve bale bir aradaydı. Sema yaparken, Allah'a yakarışta bulunan Mevlana eğer o dönemde baleyi bilseydi inanıyorum ki bu yakarışı baleyle yapardı.
– Bu müthiş güzel bir düşünüş. Sema ve bale aslında ikisi de yakarış için dönüyorlar değil mi?
– Ben bu eserimi bale ve semayı bir inanç ve ibadet olarak gördüm ve öyle sahneye koydum.
İpek anlattıkça düş kurmam sürüyor. Sema ve bale diye .
-Çıkış noktan, diyorum.
-Aklımdan geçenleri söylemeye başladın. Çıkış noktam oyunun sonunda söylediğim gibi Mevlana'nın “DÜN DÜNDE KALDI CANCAĞZIM, BUGÜN DAHA İYİ ŞEYLER YAPMAK İMDİ VESSELAM” sözüydü.
– İpek sana çok sorular soracaktım; örneğin 8 Mart Kadınlar Gününde verdiğin konferansta “sanat ve kadın” konusunu işlemiştin. Hayvanları Koruma Derneği ile ilgili çalışmalarını ve bir çok soruları; ama Yunus Emre, Mevlana, türkülerimiz ve ninnilerimizle ilgili söylediklerini duyduktan sonra soramadıklarımı ayrı bir yere koydum. Çünkü Anadolu'mu öyle güzel opera ve baleyle harmanlamışsın ki.
Sen, Yunus ve Mevlana düşüncelerini bir potada öyle güzel eritmişsin ki, sana ancak yüreğimden çıkan bir sesle teşekkür ediyorum. İyi ki varsın. Çok güzel işlere imza atıyorsun.
Şu gerçeği de söylemeden edemeyeceğim. Biz Manisa'nın gerçek evladına sahip çıkmıyoruz. Neden Bir Sihirli Müziği çocuklarımız dinlemesin? Neden Bir Yunus'un felsefesini bale ve opera eşliğinde insanım izlemesin. Soru çok da yanıtını ben üst düzey yöneticilerimizden bekliyorum.