90. Yıl Cumhuriyet Kutlamalarının Ardından * Kemal Kocabaş

Cumhuriyetin 90. yıl kutlamaları tüm ülkede coşkuyla gerçekleştirildi. Cumhuriyet düşüncesinin günümüzde hızla örselenmesi, sanki (!) tüm kötülüklerin nedeniymiş gibi gösterilerek içinin boşaltılma çabalarına halk meydanlara inerek tepki gösterdi ve “Cumhuriyet Bizimdir” mesajını verdi. Cumhuriyet bir “Aydınlanma Devrimi”dir. “Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür” kuşakları yetiştirmeyi hedefleyen kamucu bir eğitim sisteminin adıdır, laik, demokratik, bilimsel ve eğitimi bir insanlık hakkı olarak gören hümanist eğitimin adıdır. Cumhuriyet akıl ve bilimdir. Cumhuriyet Köy Enstitüleridir… Cumhuriyet din ve vicdan özgürlüğüdür, öğretim birliği yasası, kadın hakları ve yurttaş, birey, insan olma kavgasıdır. Her şeyden önce Ulusal Kurtuluş Savaşıdır, Mustafa Kemal'dir …Özgür, demokratik, bağımsız Türkiye'dir. Devrimleriyle, kazanımlarıyla da tüm bu çerçeveyi demokrasi ile zenginleştirmeyi hedefleyen bir toplumsal dönüşüm projesidir. Bizim Cumhuriyet algımız bu…

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) olarak 90. yıl kutlamalarını 26 Ekim 2013 tarihinde Konak Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz “90. Yılda Cumhuriyeti Yeniden Anlamak” başlıklı bir sempozyum ve yaklaşık 80 öğretmen, öğretim üyesi, aydın ve sanatçının katılımıyla gerçekleştirdiğimiz “YKKED-Eğitim Reformu Platformu”nu toplamakla taçlandırdık. Sempozyumun ilk oturumu Sayın Ataol Behramoğlu'nun oturum başkanlığında Hıfzı Topuz, Prof. Dr. Korkut Boratav, Dr. Engin Tonguç, Dr. Niyazi Altunya'nın katılımıyla Cumhuriyetin ilk on yılını eğitim, kültür ve ekonomi alanında yapılanları konuşarak başladı. 2. oturum Prof. Dr. Kemal Kocabaş'ın oturum başkanlığında Prof. Dr. Yakup Kepenek, Prof. Dr. Özer Ergenç, Ataol Behramoğlu, ve Prof. Dr. Engin Berber'in katılımıyla 90 yıllık Cumhuriyetin demokrasi, insan hakları, küreselleşme, ekonomi ve dış politikadaki süreçleri konuşuldu, tartışıldı. Mustafa Gazalcı yönetimindeki 3. oturuma Prof. Dr. Songül Sallan Gül, Prof. Dr. Oğuz Makal, Dr. Alper Akçam, Dr. Mithat Vural katılımıyla Cumhuriyetin kültür politikaları, kadın hakları, demokratikleşme süreçleri konuşuldu, tartışıldı. Sabah 10.00'da başlayan ve 18.00'de tamamlanan oturumlar konuklar tarafından dikkatlice izlendi.

Cumhuriyetin başarıları, kazanımları kadar bugünden baktığımızda görülen başarısızlıkları da dillendirildi, konuşuldu. Bugün içinde yaşadığımız süreçlerin kökeninde o yıllarda yapılamayan toprak reformu, toprak ağalığının tasfiye edilememiş olmasının, toprak ağalarının meclise taşınmalarının olumsuz sonuçlar ürettiğinin altı çizildi. İsmail Hakkı Tonguç'un Köy Enstitüleri kurulurken ifade ettiği “Kurtuluş Savaşı'nda kanlarını verenlerin hakları ödenecekti. Yeteneklilere, çalışanlara hakları verilecekti. İmparatorluk döneminde olduğu gibi ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen sınıflar bulunmayacaktı. Cumhuriyet bu demekti. Devrim, en uygun koşulları bularak yeni insan tipleri yaratmak zorundaydı…” sözünün önemi dillendirildi. Yine 2-3 Kasımda Ödemiş'te adına düzenlenen sempozyumda konuşacağımız Muzaffer Şerif de kuruluş yıllarına ilişkin bir değerlendirmeyi “Biz kıymetleri çürümüş, tereddi etmiş bir imparatorluk bünyesinden kurtularak çıktık. Yeni baştan, yeni esaslar üzerinde kuruluş halinde bulunan bir memleketin çocuklarıyız. Memleket emperyalist müstevlilerden temizlendikten sonra ileri medeniyet seviyesine uygun, ileri kültürlü bir Cumhuriyet meydana getirmeye koyulduk. Öyle bir Cumhuriyet ki endüstride, ziraatte, imar işlerinde, sıhhat işinde dünyanın ileri ve İnkilapçı memleketleri arasında yer alsın. Öyle bir Cumhuriyet ki orada artık derebeylik, mütegallibelik bir daha yüzünü göstermesin, vatandaşları arasında gelişme imkanları ve refah imkanları bakımından imtiyaz farkları olmasın…” şeklinde yaparak mütegallibenin tasfiyesini dile getirir. Sempozyumda ikinci bir değerlendirme Cumhuriyetin sol dünya görüşüne karşı olumsuz tavrının, bugünkü Cumhuriyeti koruma kavgasının gücünü kırdığını, anti-laik kesimi güçlendirdiği, Sabahattin Ali'nin, Nazım Hikmet'in, Muzaffer Şerif'in, Behice Boran'ın ve pek çok aydının yaşadıkları anlatıldı. Sempozyumda yine Mustafa Kemal'in erken kaybının da “Devrimci Cumhuriyet” ütopyasının gerilemesine neden olduğu da sempozyum saptaması olarak yer aldı. Bu olumsuzluklara rağmen Cumhuriyet fikrinin bir kültür devrimi olduğu dile getirilerek 600 yıllık otokratik bir imparatorluktan sonra akıl ve bilimin rehber alınmasının önemi özellikle ifade edildi. Sempozyum umut, dayanışma dilekleriyle tamamlandı. Özgüven ve yeni sözler söyleyerek gelecek aydınlık günlerin üretilmesine yönelik inanç ifade edildi. Sempozyum çok önemli bir düşün zenginliği üreterek önemli bir işleve imza attı.

27 Ekim 2013 günü üniversite salonlarında Cumhuriyetin 90. yılında eğitimi 80 kişilik uzman bir grupla masaya yatırdık. YKKED-Eğitim Reformu Platformu “Okul Öncesi, İlköğretim ve 4+4+4 Eğitim Sistemi, Orta Öğretim, Sınavlar ve Dershaneler, Yüksek Öğretim, Meslek Teknik Eğitim ve Meslek Liseleri, Öğretmen Yetiştirme, Küreselleşme, Eğitim Politikaları ve Eğitimin Güncel Sorunları, Eğitimde Nitelik, Taşımalı Eğitim ve Kırsal Bölgelerde Eğitim, Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim, Sanat Kültür ve Edebiyat, Yabancı Dil Öğretimi” komisyonlarını toplayarak çalışmaya başladı. Nedir bu platform? Bu platform ülkenin içinde bulunduğu bu ağır koşullarda “Hayır, biz sizin gibi düşünmüyoruz, bu politikalarınıza itiraz ediyoruz, önerilerimiz budur” diyenlerin oluşturduğu bir beraberliktir. Bu beraberlik, akıl ve bilimin rehberliğinde, laik, demokratik, bilimsel eğitimi, demokratik kültürü bir yaşam biçimi olarak, çağdaş bir toplum için zorunlu görenlerin beraberliğidir. Bu beraberlik, ülkenin aydınlık-demokrat geleceği için tükenmeyen heyecanlarını, coşkularını birleştiren yol arkadaşlarının beraberliğidir. Akıl ve bilimin, evrensel pedagojinin kazanımları doğrultusunda topluma yönelik uyarı, bilgilendirme ve sorunları projelendirmeyi, çözüm önerileri üretmeyi boynunun borcu olarak gören YKKED ailesi ve dostlarının toplumsal duyarlılığıdır. Bu eğitim imecesi önümüzdeki aylarda çok önemli çalışmalara imza atarak ürettiklerini toplumla paylaşma yolları üretecektir.

29 Ekim 2013 Salı günü İzmir'de Gündoğdu Meydanındaydık. İzmir adeta dalga dalga, öbek öbek Gündoğdu Meydanına aktı… Tüm evler bayraklarla donatılmıştı. Gündoğdu Meydanı gelincik tarlası gibiydi….Her kesimden genç yaşlı, İzmirliler adeta koşarak alana gelerek çok önemli bir duruş sergiliyorlardı. Alana gelmek onlar için bir görevdi adeta… İzmir'in Kavaklarını, Güzel Günler Göreceğiz Çocukları, Onuncu Yıl Marşını, Andımızı yüzbinler beraber coşkuyla söylüyorlardı. Yaklaşık bir milyon kişi “Cumhuriyet Bizimdir” diyordu. Aydınlık ve demokrat bir Türkiye özlemi dile geliyor, Gezi Ruhu Ayakta mesajı veriliyordu. Yanlışa itiraz ediyoruz deniliyordu. Kendisini orta sağda, ulusalcı, Cumhuriyetçi, sosyal demokrat, solcu, sosyalist olarak tanımlayan tüm kesimler meydandaydı. Cumhuriyetin 90. yıl kutlamaları sadece “Cumhuriyet ve demokratik hukuk devleti” kavramlarıyla bir zeytin dalı beraberliğinin üretilmesi anlamında önemliydi, eğiticiydi ve değerliydi…

Cumhuriyetin 100. yılında aydınlık ve demokrat bir Türkiye görmek özlemiyle…