24 Kasım Öğretmenler Günü ve Çağrıştırdıkları * Kemal Kocabaş

EĞİTİM TARİHİMİZDEN MEKTUPLAR,
Prof.Dr.Kemal Kocabaş
Okul, öğretmen ve öğrenci birbirini tamamlayan, beraberliklerinde güzellikler üretilen, insanın kendini yeniden keşfe çıkmasına neden olan uygarlık-eğitbilim terimleridir.
Cumhuriyetimizin de en önemli dayanağı okuldur, öğretmendir, öğrencidir ve laik-bilimsel eğitimdir. 24 Kasım uzun bir süredir ülkemizde öğretmenler günü olarak kutlanıyor. 24 Kasım günü ülkemizin tüm okullarında ayrı bir heyecan ve sevinç yaşanır. Ellerinde karanfillerle öğretmenleri için yazdıkları şiirlerin coşkusu okunur mavi giysili çocuklarımızın yüzlerinde. Öğretmenler ise yılda bir kez anımsanmanın keyfiyle, yaptıkları işin büyüklüğünü hissederler. Mesleksel onuru yaşarlar. Öğretmen sendikalarındaki dostlarımız öğretmenleri örgütlü olmaya davet eder ve öğretmenlerin sorunlarını dile getirerek siyasi iktidardan çözümler bekler. Bütün gazetelerde, köşe yazılarında öğretmenliğin önemi üzerine makaleler ve anılar öne çıkar. Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden ise rutin açıklamalar yayınlanır.
Öğretmenler gününün anısına, son haftalarda içi boş şuralarla kazanımları yok edilmek, dinselleştirilmek istenen Cumhuriyet Eğitim Devriminin önemini ve nasıl hayata geçtiğini bizleri anımsatacak üç mektup yayınlamak istedim. Bu mektuplar çıkarmakta olduğumuz Yeniden İmece Dergisinde yayınlanan eğitim tarihimizin çok önemli belgeleri olarak da yerlerini almıştır..
İlk mektup 1940?lı yıllarda Kars-Ölçek köyünden okumak arzusu ile dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel?e mektup yazan ve 11 yaşındaki Dursun?a yanıtını İsmail Hakkı Tonguç?un yazdığı bir mektup.
Sevgili Oğlum Dursun,
Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel?e yazdığın mektubu aldım. Direnişini yürekten kutlarım. 23 Şubat ilkokulundan alacağın diploma ile Cilavuz Köy Enstitüsü direktörü Halit Ağanoğlu?na başvurursan dileğin yerine getirilecektir. Başarılar diler, gözlerinden öperim.?
İsmail Hakkı TONGUÇ
İlköğretim Genel Müdürü
Bu mektupla 11 çocuklu yoksul Akçam ailesinin oğlu Dursun Akçam?ın hayatı değişir. Cilavuz Köy Enstitüsüne gider. Demokratik, parasız, laik, üretici eğitim süreçlerini tamamlar ve daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsünü bitirerek Türkçe öğretmeni olur. Eğitim aldığı Köy Enstitüleri zenginliği ile ülkemizin çok önemli yazarlarından olur. Fakir Baykurt ve Köy Enstitülü arkadaşlarıyla TÖS?ü kurarlar. Sayın Dursun Akçam ölümünden kısa bir süre önce yazdığı ?Kaf Dağının Ardı? adlı romanında bu mektubu yayınlar. Kitapta bu mektubu hiç unutmadığını, ilk kez gözlerinden öpülmek ifadesi ile tanıştığını ve devletin bir genel müdürünün onun direnişini kutladığının altını çizer.
İkinci mektup yine 1940?lı yıllarda yazılır:
Sevgili Oğlum,
Yapılan imtihanda başarı göstererek enstitümüze öğrenci olmak hakkını kazanmış bulunmaktasın. Bu şerefli başarıdan dolayı seni tebrik ederken mevcudu 400?ü aşkın enstitü ailemizin sıcak kucağını açarak seni beklediğini bildirir gözlerinden öperim. Bu mektubu aldıktan sonra aşağıdaki hazırlıkları yap. Saçlarını 3 numara ile kestir. Ellerini, ayaklarını ve bütün vücudunu tertemiz yıka, elbiselerin kirli ise anana yıkat ve yırtıklarını yamat.
Hayri ÇAKALOZ(Ortaklar Köy Enstitüsü Müdürü)
Eğitim tarihimizin sıcacık insan merkezli, hümanist mektubunu dergimize Sayın Bahattin Uyar taşımıştır. Bu mektuplar Cumhuriyet Eğitim Devriminin yoksul halk çocuklarının hayatlarını nasıl değiştirdiği anlamında çok önemli belgelerdir.
Bir üçüncü mektup yine dergimize Sayın Songül Bozbey tarafından taşınmıştı. Mektup 5.9.1945?te yazılmış.
Emin Güney,
Meyil Köyü Başöğretmeni- Nallıhan
Komşularınla iyi anlaşıp, seviştiğini, aşçılığı öğrettiğini, lahana yetiştirmeyi köye soktuğunu, çocuklarına milli oyunlar ve kültürler öğrettiğini, örnek bir fidanlık yaptığını ve çekirdekten fidan yetiştirdiğini, ziraatı iyi yaptığını, bir çeşme yaptırdığını stajyer müfettişin raporundan öğrendim. Buna çok sevindim. Bu sevincimi buradaki öğretmenler ile de pay edeceğim. Her zaman başarılı çalışmalarını bekler, sevgi ile gözlerinden öperim.
Rauf İnan (Hasanoğlan Köy Enstitüsü Müdürü)
Bu mektup da enstitüyü tamamlayan öğrencisini izleyen, onu yüreklendiren, onun başarılarından onur duyan Sayın Rauf İnan?ın o dönemin heyecanını, yeni bir Türkiye yaratmanın heyecanı anlamında çok önemli bir belge. Bu mektup ayrıca o dönemlerdeki öğretmenin toplumsal işlevleri anlamında da öğretici bir belge.
Bu satırları yazarken Kavaklıdere İlkokulu, öğretmenlerim, arkadaşlarım ve cıvıl-cıvıl yaşadığımız o güzel günleri anımsadım. Birinci sınıf öğretmenim Durani Keleş (Tekke) idi. Aslen Yatağan Dere Mahallesindendi. Muğla Kız İlk Öğretmen Okulunu yeni tamamlamış gelmişti. İlk üç sınıfta öğretmenim olmuştu. İlk fişler, ilk çocuksu yaramazlıklarımız, ilk danslarımız, ilk okul türkülerimiz, sayılar, harfler, cümleler, yerli malı haftaları, şiirler, müsamereler, bayram kutlamaları ve öğretmenimizle zenginleşen ilk çocukluk günleri. Sevgili öğretmenim Aydın?da oturuyor. Ona ve ailesine sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Sonra ilkokul 4 ve 5.sınıflarda öğretmenim, babam Şükrü Kocabaş. Şimdi daha net değerlendirebiliyorum. Öğretmenlik babama çok yakışmıştı. Kızılçullu Köy Enstitüsü?nden aldığı ışık onun hayatını değiştirmişti. Öğretmenlik onun yaşam biçimi olmuştu. Yaşamı, duruşu ve bir Cumhuriyet öğretmeni sorumluluğu ile öğretmenlik mesleğinin tüm hakkını vermişti. Kendisini hep geliştirmiştir. Kavaklıdere?nin eğitim tarihinde 33 yıl boyunca katkıları çok büyük olmuştur. Ağabeyimin ve benim öğretmen okulları sınavlarını kazanabilmesi için iki yaz süren ortak çalışmalarımızı, çabalarımızı hiç unutamam. Bizlerin daha iyi bir eğitim alması için tek maaşlı bir öğretmen olarak verdiği emek bizim yaşamımızı değiştirmiştir. Sevgili öğretmenim, babam Şükrü Kocabaş?ın emekleri çabaları ve yurtseverliği daima yolumuzu aydınlatacaktır. Nur içinde yatsın?
24 Kasım öğretmenler gününde öğretmenlerimize insanca bir yaşam için gerekli özlük haklarının verilmesi, yöneticilerini kendilerinin seçtiği demokratik okul ortamları, öğretmenlik meslek onuruyla çelişen sözleşmeli öğretmen uygulamasını son verilmesini diliyorum. Öğretmenlerimiz için de 24 Kasım büyük görevler ve sorumluluklar yüklüyor. Bir felsefeci arkadaşımız ?Öğretirken öğrenmeyen öğretemez. Eğitim karşılıklı bir dönüşümdür? saptamasıyla öğretmenlerin de sürekli bir öğrenme ve yenilenme süreçleri içerisinde olması gerektiği vurgusunu yapıyor. Öğretmenlerimiz de öğretmenlik mesleğinin içini doldurarak, onurunu mutlaka korumalı ve bir Cumhuriyet öğretmeni gibi davranmalıdırlar.
24 Kasım Öğretmenler günü tüm öğretmenlerimize kutlu olsun. Öğretmenlik mesleğinin temellerini atan Cumhuriyet Eğitim Devriminin kahramanları Mustafa Kemal, Mustafa Necati, Saffet Arıkan, İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel ve tüm eğitim kahramanlarını saygıyla selamlıyorum.