Arzu K. Ayçiçek * Sınırda

Gün taşlarla konuşurdu yanni kaptankoyaklardan akan ırmağın sesini dinlerditepelerden esen zeytinleri Geceyi keserdi dalgalarsüngercileri beklerken yannirumeli türküleri söylerdi ona madam eleniodeysseus'us şarap kupasını taşıyordueleni'nin incecik parmaklarıdokundukça yanni'nin titreyen ellerine… Sessizliği yıkardı kuşluk vaktieleni'nin göğsünde çırpınan mavikırlangıçlar uçardı yeşil gözlerindengüneş boyayınca karşı kıyıyı. 'Bu yıl kötü…

Arzu K. Ayçiçek * Böyle Bağlar

yine savuruyorsun etekleriniyalan maskelerin gölgesindeben sana bağlı, sen bana acımasızsevmek bela seni ey dünya! ölürsen üşürüm. hiçbir şeyim yok iki dizimden başkabir de yürek çarpıntısıgizlerle dolu incecik kanayanyeşil dalgalar geçti yüzümün kıyısındansenin harmanında döküldü bu saçlarımiçimde büyüyen hiçliğin mülkiyetim olmadı öylebeklentim hiçavcı olmadım, olmak da…

Ahmet Zeki Muslu * O Kadınlar

gözyaşından başka ziyneti olmayanbulut giyinen bir genç kız her birikederli ve fettan yüzlerindekeşfedilmeyen ülkelerin haritasıbaşlarını koyacak sahipsiz omuz ararlar aşka hazır, dinamit saklı yüreklerinianalarına emanet bırakır çıkarlar sokağaşarkılarında büyük aşkların özlemiseslerinde hüzünlü bir çığlıksevdaları diken olur batar yüreklere saçlarında bir yasemin kokusugülüşler dişi, tenleri bakireyanakları…

Ahmet Zeki Muslu * Garip Bir Adam

sevdalandığı düş ülkesinin kızlarınahep ayrılık mektupları yazardıhiç sevgilisi olmamış bir arkadaşımtekil sevdası gün geçtikçe çoğullaşırgönlünden kavak yelleri eksik olmazdı babasından başka erkek tanımayanayva tüylü kızlar süslerdi düşlerinibir de başları bereli, yıkık kaşlıche'nin yoldaşı güney Amerikalı devrimcilerinancından başka paylaşacak mülkü yoktu üstü başı ter, nefesleri açlık…

Ahmet Zeki Muslu * Yanıtsız Kalan Bir Soru

zaman, saatli maarif takvimi dönemibabam fiyakalı bir fotoğraf duvardaannemin saçları beline iniyor hâlâköyden kente göç başlamamış daha sarıot kavruluyor meşe közündeiğde ve kekik kokuyor köyün sokaklarıninem seferberlik günlerini anlatırayın tutulduğu göğe silah sıkılan gecelerde ellerinde bir mızraklı ilmihalle cenge çıkanhayber kalesini, tüm Arap çöllerini fethedenve…

Beni Oyala * Mehmet Sadık Kırımlı

masada duran yüzünü sevdim dünbakışların beni arıyordu sanki odadabugün saçlarımı okşayıp geçen serçepek küçüktü ama yağmurunu sildigözlerimin dupduru avlusunda özlemkuşlarını uçurdu uzaklara hadi koy dudaklarını mektup zarfınakoy utanmayalan da olsa sev beni biraz oyala

Su * Mehmet Sadık Kırımlı

güneşe bakan bir yudum suolduğum doğru, ateşe düştüğüm de… zamanı sızdıran testiyle zikzakçizen ırmak benim yakın komşumçat kapı terliyoruz. uzaklardançırılçıplak yanınıza geliyorum diyortanıdık bir dünya elini tuttuğum hayat koparınca ipliğinişaşırıyor vaktin pusulasını saatneresinden baksak çocuk tedirginliği vargöğün yüzünde isyanakalkışacak diye bekliyoruz bulutları hâlâ uykusu kaçmış…

Ağacına Küsen Yaprak * Mehmet Sadık Kırımlı

uyandımki; ağaçlarda soyunan bir eylül varkapısı aralık kasım yoldayalnızlığına sığınmışken rüzgâr, kırıkbir pencere olduğumu anladım yüreği avucunda olan kadınların bakışındahenüz anlaşılmayan güzdü odalarpas içindesaçak altları sokaklar elele tutuşanyoksul ve kavruk yüzlü çocuklardıparmağımın birini onlara bıraktım salonlara sığmadı arsız ölümboşluğun ortasına düşerkenyüreğin avazıoturup düşündüm kaç kış,…

Giyinip Gelmiştim Aşkı İçime * Ali Ekber Ataş

ıhlamur kokulu kadına 1.can pervanenarsan içimeyanan nartütsülen ateşimeküllerim merhemsavur kendine gidişin madımakyokluğun temmuz şimdi çökel dibimekül ve duman içimgömül yalnızlığımaiçin ölüyse duyamamiç yanımda büyür boşlukkül tenimde söner közkendine yar değilaşkı kesmeyen söz oysa yalansız dünyadırkendine insanben kendime yalanım 2.gelsol yanımakonuşlan şöyleiçimin akacağı varmış sana arabulgüle…

Kırık Harfler Senfonisi * Neşe Yaşin

Sözlerin titreşimleriincecikten kanatırken zamanıgecenin siyah perdesindeiçli kabarcıkların iniltisi Aramıza kayıp düşer bir sızıBakışların üzerken bakışlarımıürkek ceylanların gölüne giderimkırılan harflerinin ardından İzini sürerimgülüşünde gizli işaretlerinalnındaki bakir kan lekesinindişi izlerintenine bulaşan İşte gözlerinde yüzen sırları zamanınellerin yüzümü okşarkenbaşka kadınların kokusuuçuşan anlamları susuşların Bakışlarınkaçmaya çalışırken yakalananyorgun süvari Adın…

CAN YÜCEL'İN ANISINA * Ali Ekber ATAŞ

onlar ki olimpos'tan bu yana tanrıları ateşler içerek geçtiler sivas'ta 1. dalgövde(ye)dönüşüyordöşeniyoryaprağıdöşeniyorçiçeğidöşenipdüşünüyorpos bıyığınagüvercinlersakalınaistanbuldadananadam şiirlesevişgenposbıyıklısakalıkendinden debüyükadamküfürbazbir havadaen keskinnefesien yüksekperdedenrengahenkgül üşüyor sesi çatlasın ar damarı ırzı kırık batı'nınbizdeki batıcı yağdanlıklarınçatlamaz ar damarıarsızlık onnarın can damarıpofur pofur esiyorküfredip kefereye dellenip duruyorpoyraz kesiyor havası 2. dalgövdedenuçlanıyorgövdeuçlandıkçafilizi döşeniyor dal şiirlerle…

Perihan Baykal * Ay Düşü

ay dolanıyor bahçedekoklayarak gülleriuzuyor, uzuyorum yollarınasadağımda üç yeşil dikenbir dal akpelinayaynı saksıda üç köküç renk sardunyanın kuytusunabırakıyor usulca başınıuyuyan uslu çocuk başınıbir uzak yaz fenerindenağı/l yüzünü yüzüme sedefinbir gümüş fırtınada düşmüşüm ay!gecede ılık bir özlem-biraz savruk, biraz beyaz-baştanbaşa dönen bir denizsavuruyor simini yıldızlarınağzıma kösnül ağzımabembeyaz…

Perihan Baykal * Buğu

-uludu yabanıl gecegecenin dudağında gizli hecebir yanda ay vardı bir yanda puhu- işlenmemiş maviye sürgün gibisülün gibi… sürüyüp kuyruğunukorkma geceden ve âteştengecede ay var, yakamoz varboylu boyunca Samanyolu'nunuzanır Kuğu… okşar kanatlarıylaesîri Aşkar! kamaşır dişim canının eriğindengözüm çığından kulağım çığlığıncanım çekilir canına… yükselir sularımtenimde buğu, tinimde…

Perihan Baykal * Günyeniği

recmi gül, örtüsü tül akşamdabir çift petunyasusuyor gözlerimin ormanında-bir intizar gibi- birbirine yakın, birbirinden uzakincecik bir koku salarakgamzelerinden nerdeyse eğergüzyeniği boynunu kuğu sıyırır alevden eteğini günvurur cana yangını-telli pullu bir gelin gibigerdek yatağında, sereserpe- nerdeyse çıkar yıldızlarcömert ve dingin aydöküp yakamozlarını suya sana alnı akıtma…

Pelin Onay * Vurulmak Bir Şiirle

hangi şiir vuracaksa, vursun artık beni bana artık yasaktır öpüşmekmilitan içgüdüsüyle kaçıyorum sevda sokaklarındandudaklarında güzel vaatlerle,beni vurmak isteyen adamlar var köşeye sıkışmış gibi inliyor nefesimaşk sözcükleri ıskalıyor bedeni,duygularımı zor kurtarıyorumdikkat etmeliyim,hücre evine sığınır gibi gizlenmeliyimher an beni bulabilirler,her an bir şiirle vurulabilirim bana artık yasaktır…

Pelin Onay * Sızıltı

– yüzümden düşen bin parça, toplayabilirsiniz – şimdi kim terk edecekkimin ellerinde sırakimin dudakları susacak,susatacak sevdaya? – gülmeyin,ayıp değil mi bir şair konuşurken ayrılığa? tende köstekli saatacı; sakız çiğneyen yosmaanlatacak bir hikâyem var elbetama kelimeler yasta kim tutacak yalnızlığı diyorummeyhane masalarında unutulan hüzün,kanadı kırık haykırış,alacakaranlıkta…

Pelin Onay * Veda Yürüyüşü

gittinizyıkıldı dilimin köprüsü,konuşamadım elimi tuttuğunuz gecede kaldı aklımsesinizden dökülen nağmeler,gözlerimden aktışiir mi onarmıştı kırılan yüreklerimizi,yoksa aşka tutkulu iki günahkâr mıydık? gittiniz,içinden çıkamadığım bir sessizlik düştü payıma ıslandığımız yağmurdibini gördüğümüz kadehkim bilir kaç intihar düştü yolumuza,yürümeye devam ettiksiz mi yaşınızı almıştınız,yoksa yaşam dolu olan ben miydim?…

Hakan Sürsal * İkilem

isteksiz yazıyorum bu satırlarıbüyük düşler kuran büyük adamkış esintisi getirdim sanabir de çıplak ağaçilkbahara kanmaçiçekler saklar kırık dalları istedin diye yazıyorum bu satırlarıküçük düşler kuran küçük çocukbugün şubatüşüyeceğiz çözülene kadar buzumuzsonra denizler ıslanacakardındançiçekler hakkında konuşacağız Şairin \”İs tas yön\” adlı kitabından. S.99

'Soğur' Bütün Zamanların Işığı * Ali Ekber Ataş

                            v. günyol'un ölümsüz anısına I. gök yüzü inerdi gözyaşlarından bir bakar pir yakardı kanatsız bırakıp bizi sonsuzluğunca aktı kayboldu yüzyılın derin izleri bir çocuk yüzünde dünyayı “açtı” giderken son bakışını bize bıraktı bütün zamanların yolcusu bıraktığı boşlukta yalnızlık gül-üşüyordu doluşuyordu soğuk hava ağır hava…

Karıma * Oktay Rıfat

Sofalar seninle serin Odalar seninle ferah Günüm sevinçle uzun Yatağında kalktığım sabah Elmanın yarısı sen yarısı ben Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter Yalnızlık gittiğin yoldan gelir