HALET ÇAMBEL'İN ARDINDAN (1916-2014) * Kemal Kocabaş

Prof. Dr. Halet Çambel 98 yaşında yaşamını yitirdi ve 15 Ocak Çarşamba günü, Muğla Gökova'da eşi Nail Çakırhan'ın mezarının yanına defnedildi. Halet Çambel, Mina Urgan, Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Cevat Şakir, Vedat Günyol, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Yaşar Kemal, Abidin Dino gibi kültür ve sanat dünyamızın aydınlık yüzlerinin dostu bir kültür insanı, bir bilim kadınıydı. Halet Çambel, Köy Enstitüleri hareketinin de dostuydu. 1936 yılında kazandığı bursla Fransa'ya gider ve Sorbonne Üniversitesinde arkeoloji eğitimine adım atar.

Önce çok önemli bir belgeyi paylaşalım. Tarih 21 Şubat 1931. Mustafa Kemal Konya'dan başvekil İsmet İnönü'ye bir telgraf çeker. “Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine” diye başlayan telgrafta ” Son tetkik seyahatlerimde muhtelif yerlerdeki müzeleri ve eski sanat ve medeniyet eserlerini gözden geçirdim. İstanbul'dan başka Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya'da mevcut müzeleri gördüm.

Bunlarda şimdiye kadar bulunabilen bazı eserler muhafaza olunmakta ve kısmen ecnebi mütehassısların yardımıyla tasnif edilmektedir. Ancak memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ilerde tarafımızdan çıkarılarak ilmi bir suretle muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap haline gelmiş olan abidelerin muhafazaları için Müze Müdürlüklerine ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere mütehassıslarına kati lüzum vardır.

Bunun için Maarifçe harice tahsile gönderilecek talebeden bir kısmının bu şubeye tahsisi muvafık olacağı fikrindeyim.” Bu telgraf karşılığını bulur ve ilk olarak 1932 Kasım ayında Ekrem Akurgal, Sedat Alp, Afif Erzen, Rüstem Duyuran ve Suat Baydur arkeoloji, eskiçağ tarihi, Hititoloji gibi alanlarda eğitim yapmaları amacıyla yurt dışına gönderilir. Cumhuriyet, Anadolu uygarlıkları kültürel mirasını koruma adına önemli bir hamleye imza atıyordu ve bu amaçla öğrenci yetiştirmeyi gündemine almıştı.

Halet Çambel, Mustafa Kemal'in yukarıdaki belgede ifade ettiği istencinin somut, aydınlık bir örneğidir. Anadolu'da Hitit çalışmalarına damgasına vurarak bu topraklardaki yüzyıllar önceki kültürel birikiminin gün ışığına çıkmasına neden olmuş bir bilim kadınıydı.

Kaybından sonra bazı yayın organlarında, “Bir yıldız kaydı”, “Hitit Alfabesini çözen kadın arkeolog” ifadeleri Çorum Hattuşaş'da çıkarılan binlerce tabletin ortaya çıkarılmasında, anlaşılmasında ortaya konan emeğin ifadesidir. Yine 1946 yılında Osmaniye'nin Kadirli İlçesi sınırlarındaki Karatepe Höyüğü kazısında Halet Çambel vardır. Yaşamının çok önemli bölümünü bu höyüğe adamıştır.

Halet Çambel Türkiye'ye döndükten sonra o dönemde Tan Gazetesinde çalışan gazeteci-yazar olan Nail Çakırhan ile evlendi. 3 Nisan 2005 tarihinde Milliyet Gazetesi'nden Yaprak Aras, arkeolog Halet Çambel ile yaptığı söyleşide “Kocanız Nail Çakırhan'la tanışmanız nasıl oldu?” şeklinde bir soruya “Ben Paris'teydim. Mina (Urgan) benim en yakın arkadaşım. O vakit Ses Mecmuası çıkıyordu. Nail de orada şiir yazıyor.

Mina da bana anlatırdı; şunlar var, Abidin Dino, Nail var falan diye. Ben Türkiye'ye gelince de tanıştık. Zaten İstanbul çok küçüktü o zamanlar. Orhan Veli, Sabahattin Ali, Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu… Ne kadar yazar çizer varsa birbirini tanırdı. Aynı arkadaş grubunun içinde tanıştık.” şeklinde yanıtlıyordu. Nail Çakırhan, Nazım Hikmet'in arkadaşı ve TKP üyesidir. 1946-1950 döneminde hapishanededir. Çakırhan, Çambel'e Karatepe Aslantaş projesinde destek olur. Nail Çakırhan, daha sonraki yıllarda mimarlık dünyasının saygın ödüllerinden Ağa Han mimarlık ödülünü kazanmıştır. Halet Hanımın çalışmaları Nail Çakırhan'ın içindeki mimarlık yaratıcılığını gün ışığına çıkartmıştır.

Boğaziçi Üniversitesinde yapılan cenaze töreninde “Halet Hanım Destanı” adlı kitabın yazarı olan İsa Küçük, Çambel Hocayı “Profesör, doktor ünvanının yarattığı sınırı, resmiyeti aşmış, herkesle insan olarak el ele tutuşmasını başarmış bir insandı Halet Hoca. Bana şöyle demişti; 'Mutluluk yaşanabilir, yapılabilir, yakalanabilir. Bireysel çıkarlarımızı aşıp, toplum için çalışırsak, mutlu olmayı başarabiliriz'.

Bu bize, en büyük mesajıydı” sözleriyle hem Halet Çambel'i hem de Cumhuriyetin birinci kuşak aydınlarının hayata bakışını özetliyordu. Halet Çambel aynı zamanda eskrim sporcusuydu. Berlin Olimpiyatlarına katıldı. Cenaze töreninde konuşan Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Felix Pirson da “Sadece büyük bir bilim insanını değil, aynı zamanda Türk biliminin yurtdışında etkili olan elçilerinden birini de kaybetmiş bulunuyoruz. Kendisi Alman arkeolojisine her zaman yakındı. 1936 yılında, doğduğu şehir olan Berlin'de düzenlenen olimpiyatlara katılan Halet Çambel, Hitler ile tanışmayı reddetmiştir. Bu, o zamanlar daha 20 yaşında olan birisinin cesareti beni çok etkilemiştir. Bu noktada Almanlar bir Türk kadınından çok şey öğrenebilirlerdi” diyerek Çambel'in Hitler karşısındaki onurlu duruşunu aktarıyordu.

Halet Çambel, bu ülkede aydın olmanın tüm acılarını yaşar. Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte 1960 darbesinin ardından üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasındadır. Darbenin ardından 1962-63 yılları arasında Saarbrücken Üniversitesi'nde çalışır. Çambel 1984'te emekli olur. Emekli olmasında YÖK'ün yarattığı anti-demokratik iklim vardır.

Bilimsel çalışmalarının engellendiğini söyler ve itirazlarını “YÖK düzenini hiç beğenmemiştim, sınıf geçmeyi öne çıkaran, ezbere dayalı bir sistemi yerleştirmeye çalışıyordu” der. Çambel ekip çalışmasına önem veren bir insandır. Katılımcı bir eğitim sisteminden yanadır, öğrencilerin ülke sorunları içinde yoğrulmasını arzular ve bu konudaki görüşlerini; “Hiçbir insan tek başına bir iş yapamaz… Bizim yapmaya çalıştığımız Köy Enstitülerinde olduğu gibi öğrenciyi Türkiye problemleri içinde yetiştirmek… Bir lahit içinde ekili bir domates bir ailenin geçim kaynağı. Bu lahiti nasıl kurtaracaksınız? Domates sorununu kolay çözemiyorsunuz tabi çünkü bir gerçekle karşı karşıyasınız. Bunun doğurduğu problemi çözmek için ülkenin sosyal problemlerini bilmek gerekir. Bu nedenle Anadolu'da yaşamak, belki daha önemlisi Anadolu'yu sevmek gerekir.” şeklinde ifade eder.

Halet Çambel bir kültür insanıdır. Halk kültüründen beslenir. Karatepe'de 40 yıla yakın yaptığı çalışmalarda ekibinde görev alan işçiler ve köylülerle iç içedir. Yöre halkı ona “Halet Bacı” adını verir. Onun adına destanlar yazar, türküler yakar. “Arslantaş Destanı” nı yazan Kemal Coşkun “Her yerden insan gelecek/Herkes burada eğlenecek/Artık ismi söylenecek/Her zamanda Arslantaş'ın./Halet Abla isim yazar/Hürmüz gelir gezer/Amele yeniden kazar/Kepmiş iken Arslantaş.” ifadeleri yer alır. Yine Mehmet Kıstı'nın yazdığı “Arslantaş Türküsü” nde “Arslantaş'ın etirafı duvar/Halet Bacı hoturafı sayar/Yazısına dünya alem doyar/Okunacak Arslantaş'ın yazısı/Benden selam olsun Halet Bacı'ya,/Yaz gelince erden başlanmalıdır/Kürek şakırtısından, kazma sesinden/Dağlar seda verip seslenmelidir” diyerek seslenmektedir.

Yakın dostları ve çalışmalarının tanığı Yaşar Kemal 18 Ağustos 2011'de Radikal gazetesinde Halet Çambel'i “Halet büyük bir ailedendi. Soyunda sadrazamlar vardı. Babası Kurtuluş Savaşına katılmış, büyükelçilik yapmış, Avrupa'da çok kalmıştı. Halet, Avrupa'da okumuştu da, İstanbul dilini de en güzel konuşanlardandı. Birkaç zaman sonra bir baktım Halet'in dili değişmiş, Halet Toros, Çukurova diliyle konuşuyordu. Sanki Torosların bir köyünde doğmuş büyümüş. Bir de baktım ki Halet bütün köylülerin Halet Ablası olmuş. Durumu bozulan, başı belada olan kadınlar geliyorlar. O bölgenin en iyi insanı, en güvenilen insanı, en sevilen insanı. Arkeolojide hep toprak altına bakıyorlar. Bunun bir de üstü var.

Genellikle arkeologlar toprakların üstlerini görmüyorlar. Halet toprağın üstünü bir insanın gücü yettiği kadar öğrendi, sevdi. Dünyayı anlamak, sevmek nasıl olmalıdır, öğrenmek isteyene onu da öğretti… Yer altını güne çıkarmak Halet'in büyük hüneriydi.

Yer üstündeki insanlar da ondan yepyeni bir dünya öğreniyordu. Okuldan kaçan, gönderilmeyen kızları okula gönderiyordu. Halkın içinde o bir büyüydü” ifadeleriyle anlatır. Kaybı sonrası Gündüz Vassaf da Radikal gazetesinde 13 Ocak 2014 tarihli yazısında “Halet Hanım'ın dünya kültürüne katkısı arkeolojik çalışmalarından öte, kazılarında keşfettiği uygarlıkların mirasına çevre halklarını, köylerini de ortak etmesi. Anadolu topraklarının örttüğü tarihe, günümüzde ülkeyi zenginleştirmek adına çimento fabrikaları kurmak isteyenlere karşı onlarla birlikte sahiplenerek koruması…” şeklinde aktararak Çambel'in arkeolojiye getirdiği ilerici çalışma kültürünü aktarıyordu.
Halet Çambel bir Cumhuriyet aydınıydı. Yaşadığı ilk gençlik dönemlerini ve algısını “Biz Atatürk'ün devrimleriyle büyüdük. O dönem Cumhuriyet Türkiye'sinin altın çağıydı… Genel olarak başka bir ülkede yaşayıp aynı işi yapmayı doğrusu düşünmedim. Sonra bu memleket beni yetiştirmiş yani başkasının yerine o yatırımı bana yapmış. Böyle bir şeye hakkım yok… Atatürkçü düşünceyle, bir kurucu kuşak olarak bizi yetiştirdiler. Yani bizim kuşağın öyle bir işlevi var. Onun için her istediğinizi yapamıyorsunuz, sorumluluk gereği” diyerek anlatır.

Halet Çambel şimdi Gökova'daki Kıran Dağı'na bakan gömütünden Can Yücel'in “mitolojik sosyalistler” diye tanımladığı, mavi yolculuğun kahramanlarına, dostlarına, eşi Nail Çakırhan ile birlikte selamlar iletiyor, el sallıyor. Yaşamını arkeolojiye, Anadolu'ya ve Anadolu insanına adayan TÜBA Şeref Üyesi, bilim insanı Halet Çambel anısına saygıyla…