Ayna ve Tırtıl * Tuğrul Keskin

matem,dışına taşıyor evlerinanlayın bunukırılmış hayatlarevlerin içinde.ormanlar yanıyoriçinde evleriniçin içinyanıyor şehirlerdışımızda kırılıyor aynayanıyor dışarıda ayna al dışarıdan aynayıtut içine meselao aynakum ve sülfürünçocuğu yaninasıl benzeyecek sanaona , ötekiyekum, rüzgarlagirince hayatımızasöyler aynasülfür yakınca hayatlarımızıo bilir ne yapabilirumudunu yitirmiş kavimserkeş oğulhangi taşlara savrulurne zaman acıtırgözlerimizi bu sihirbilinmezdumanlar içindençıkıp…

Bafa Gölü Kıyısında * Tuğrul Keskin

öfkesi bizden olmayanın kalbi bizden değildir yalnızlaştıkça kıyısında bafa gölünün küçüldüm ve yürüdükçe gördüm bunu adımı intiharlarla bir tuttum ama hep korktum ah! korktum kıyısında bafa gölünün bunun için yek ömrümde iki korku büyüttüm gölgemden tiksindim, kendimden kaçtım bir koşu o upuzun gençliğimi geçtim sırtlanlarla…

Suda Yiten Ayışığı * Nihat Behram

Kırk sevginin baygınıyım – belki de yüzkırk –yine de yalnızlık yalazlanır kırık kalbimde Otların tutuklusuhaylazı ağzımşimdi tutlusu kara suların. Her şeye yeniden başlayabilseydim eğeraşkımı acıyla anmazdım artık. Ben ki delisiyim suların, oysa bu sularçöl rüzgarı kadar bulanık. Akar gibi geçiyorum dünyadan, ısınıp bakınmadan,sarhoşsıkılgansırılsıklam… Kırk diyarda…

Gülbehayat * Nihat Behram

Sabahları uyanınca anacanımNe de güzel yüzü varmışTadı gibi yediğim ilk çağlanınNe de güzel özü varmış Gün boyunca dertten derde izi varmışYüreğinde sızı varmışKuzu gibi melediğim ilk kucağınNe de üzgün dizi varmış Kimi bıçak kimi gülle çalınacak sazı varmışBüyüsünde dal kokusu süründüğümYağmurunda çiçek çiçek yürüdüğümNe de…

Yaşadıkça * Nihat Behram

Ah benim aşkla beslediğim sevgilimkalbimi zorlayan heyecanla sanasavaşın gitgide yaklaşan uğultusuyum Günlersazlarla çevrili göl kıyısındasuyun inanılmaz berraklığıyla çalkalanıp geçtiserçeler karla yıkadı tüylerinitaşların oyuklarına doluşan kertenkelelerdüşlerimde zamanla silikleştiBazan düşünmek acı veriyor banaiçimde yırtılarak uzaklaşan çayırları Ah, benim aşkla beslediğim sevgilimbütün güzel şarkıları sanki ben bestelemişimüstelik merakla…

Ölülerimiz * Nihat Behram

Her sabah her sabah o kusursuz acının kollarında o kusursuz acının kollarında öpüştüğüm gökyüzü artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor. Ve onun koparıp dizginlerini uçarcasına boylu boyunca sakınmasız çarpışı heyecanlandırıyor beni. Bir serçe kümesinin konması karşıki dala belki hiçbir şeydir, ama sevgilimin mektubunda bir kuş resmi beni…

Doğdum Bağlandım Sana * Nihat Behram

Bütün düşlerde olduğu gibianamın yaslı çehresinde olduğu gibiiçimde bir şeyler birikiyor Savaşarak pişirilen toprağıkıvır kıvır işleyen güneşyitip gitti sanılanbir sesi iletiyor (…eriklere, ardıçlara, dallarını yosunların bürüdüğü selvilere, koruda kaybolan tavşanla, kaynağa biriken pervanelere, uçsuz bucaksız maviliğine denizlerin, bulutu evcilleşmeyen dağların görkemine, serin çığ taneleriyle ağırlaşan…

Güzel * İlhan Berk

GüzelÖlüm daha kolaydır sevmektenDer ya AragonAnla ki ölüme benzer seni sevmek Sözcükler ki alevdirVe karadır şairlerin hayatları Hem nice şiirlerde nice aşklardaTarar saçımızı ölüm. Aşk ki bazan solgun bir ilçedirSürdürür derinliğini Neden "en çok" acı ustası şairlerdirEn çok taşırlar çünkü aşkları. Ben ki yatağımdan tedirgin…

Ayrılığın Yüreği * İlhan Berk

Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da Kıtlıktan önce. En küçük bir şeyden coşardı Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi. Bir bulut geçsin üstünden Ayrılıktan çıkardı. Dünyayı, derdi, dünyayı Hiçbir şeylere değişmem. Şimdi yaşamak istemiyor.

Bakmak Aşktır * İlhan Berk

Kal böyle aşkım, kal böyleVe yalnızBana bak.Bakmak aşktır. 'Soyundum işte sana yol olsun diye.'Böyle çıplak böyle et eteBırak gezinsin üstünde soluğum. Saydamdır aşk, o naif şeytanGözlerin, çıplak memelerin, dudaklarınBöyle işte böyle gel gir yatağıma.Ve öp sonra daDurmadan bir daha , bir daha öp beniBöyle uzun…

Sürgün * İlhan Berk

Bir adasın sen çok eski bir atlastaÇok eski bir halkın su aldığı Ben güneş, alkol, sıkıntı adanda senin Sen sabahı, akşamı adanınGecesi ben Sen su yolları, ağaçlar, çayırlar, güneşlerBen karabasanın senin Sen buğdayı, ovaları, nehirleri halkınınBen ıssızlığı Sen ki kalabalıklarsın aralarından geçtiğimSürgünü ben adanın senin

Aşkımız * İlhan Berk

“Hava bozdu.” diyordu yüzünKayalık burnunda koyunYinelenmiş toprakla suyla. Geçtik tepelerin ormanların arasındanYürüdük ardısıra insanlarınYüzüyle bir kadınınBir şiirden iki satır gibiBir çocuğun ipek gibi. Durdun, evlerin sokakların durduğu yerdeÇoğalıp hepsiyleHepsiyle karışıp. O zamandı aşkımız yazdı yavaş yavaş su yollarınıKabaran denizi. Gitti geldi gökle suylaBüyüdü. Kaldı. O…

Ölüm Hayatı Kuşatalı Beri * İsmail Uyaroğlu

Kül yağıyordu göktenKül renginde güneşİki şey örtüyor kırlarıKül ve leş Nereye uzatsam elimi dağılıyorBütün eşyalarda ölümün tozuAynı anda yakıyor genizleriÖfkenin ve gözyaşının tuzu Kimi kanla besleniyor kelimelerinKimi kelimeler paslıNe kadar kafiyesi varsa hayatınHepsi de ölümle cinaslı Ve ölüm hayatı kuşatalı beriİki şey yan yana gelişiyor…

Özlem * İsmail Uyaroğlu

Usul, sessiz arkadaşım benimÖzledik seniSusarak söylerdin çoğu şeyiKonuştuğunda da yeri gelipUsulca havalanır sözlerindenYumuşacık konardı sohbetimizeİçtenliğin sıcak kelebeğiÖzledik seni Ve biliyorum kiSen de bizi özledinKitapların ve hayatın giziniUstalıkla çözmeyi bilen Hasan'ıGeveze ama güvenilir Nevzat'ıYorulmak bilmez, çalışkan Musa'yıKaytarıcı Ahmet'i, özverili Cahit'iHer işe gülümseyerekOlur diyen Süleyman'ıHiçbir işe olur…

Sevişken * İsmail Uyaroğlu

Bakıyorum: önünüzAncak şu söylenebilir bir şiirdeKaranlık ve sessizŞey diyecektimSevişir misiniz? İşte gece, işte çılgınlığımVe insan isteyebilir bazenBazı şeyler: şeyinizHadi kanayalım birlikteİnce ve sonsuz beliniz Çünkü sabırsızımÇünkü sabırsızVe konuşkan memelerinizDeğince dimdik oluyorlar hemenTenime teniniz Çok eskiden birine söylemiştimSize de söylüyorumİnsan sevişecekse eğerYatağa çıplak girmeliÇıplak yerleriniz

İç İçe * İsmail Uyaroğlu

Koynumdasın, zorluyarak bendini beyazlığınÇağıldıyor çırılçıplak yanımda Dolaşıyor dikenli bir telOkşarken ateşini, akkor halinde kanımda Soluk soluğa kalıyor koşarken çılgın gibiYitirmiş yolunu ceylanın ormanımda Çıldırıyor sularımız gitgide kabararakSavrulurken tufanın tufanımda Ve peşpeşe patlamalar, peşpeşe, peşpeşeSenin kraterinde, benim volkanımda Karışırken birbirine taşar ırmaklarımızEriyor iç içe mercanın mercanımda

Japon Balıkçısı * Nazım Hikmet

Denizde bir bulutun öldürdüğü Japon balıkçısı genç bir adamdı. Dostlarından dinledim bu türküyü Pasifik'te sapsarı bir akşamdı. Balık tuttuk yiyen ölür. Elimize değen ölür. Bu gemi bir kara tabut, lumbarından giren ölür. Balık tuttuk yiyen ölür, birden değil, ağır ağır, etleri çürür, dağılır. Balık tuttuk…

Açlık Ordusu Yürüyor * Nazım Hikmet

Açlık ordusu yürüyor yürüyor ekmeğe doymak için ete doymak için kitaba doymak için hürriyete doymak için. Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak yürüyor ayakları kan içinde. Açlık ordusu yürüyor adımları gök gürültüsü türküleri ateşten bayrağında umut umutların…

Yak Sevdanın Çırasını * Ahmet Telli

Ne hüzünler kurtarır senine çeyiz sandığının ceviz gölgesive ne de acının ses duvarındaki yorgun ve bıkkın bekleyişler Acılar karartmışsa bile günlerin duvağınıdüşürmüşse de ilkyazın tomurcuklarını fırtınalarhayat kendini yeniden yaratan bir bahardırverecektir en olgun meyvelerini mutlakayeter ki hüzünler sarartmasın yüzünü Yak sevdanın çırasını türkülerlebarajını yıkan bir…

Zaman Kekemeydi * Ahmet Telli

Gün bitti, elindeki güller de solduanımsanacak neler kaldı bugündenpaylaşılmış olan nelerdi sımsıcakbelki bir türkü söyleriz geceye karşısaçlarını tarazlayan bir şafak olur Zaman kekemeydi ve tarihe sızansoytarılar gördük genç ömrümüzdeölüm peşimize düşende bir göçebeydiksuretimiz ağardı kurulan darağaçlarınabütün sığınaklar uçurumlara açılırdı Rüzgâr suyu soğutsun şu terli bedenlerimizive…