evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir varmış bir aşkmış tüketirken kendini insan kuş dönermiş teleğinden deve tellâl iken pire berber iken bir varmış hep aşkmış.
Aylar: Mart 2010
Hoşçakal Vapur *halim Yazıcı
-beyaz bir martı süzülür ve günışığı usulcacık dokunur teleğine denizin- kadın arabalı vapurda gözlerinde köpükleri ihanetin çaycı çocuk tepside taşımakta kılcal damarlarını yeni aşkların ? hoşçakal vapur.
Altmışsekiz * Halim Yazıcı
boyun atkısına bakıp göğün ağlardık gizli gizli, kırmızı, gizli düşlerimiz vardı ateşböceği yüreğinden damlayan tutunup kanatlarına alevden yelesine aşkın kor olur uçardık, ölürdük, çocuktuk gizli gizli, kırmızı, gizli öldük.
Anneannemin Tül Kalbi * Halim Yazıcı
mavi gözlerinde sardunyalar, düşler papatyalar, kağnılar, hanımelleri yanardağ kalbi, şarapnel parçası savaşlar, incelikler, göçler bir aralık kapıdan gülümser anneannemin tül kalbi.
Aykırı Yaşamak * Şükrü Erbaş
Geriye dönerek yanıltıyoruz birbirimizi Bir destek aranır bir güç alırcasına Dönerek ikide bir anıların ülkesine.. Alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı Bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza Çok iyi bildiğimiz bir duyguyu -O biraz yenilgiye biraz ezikliğe benzer Ortak yaşadığımız sızım sızım- Saklamaya çalışıyoruz birbirimizden Uzun uzun…
Akılla Yürek Gibi * Şükrü Erbaş
ben olmasaydım -dedi- gülüşümün güzelliğini yaşayamazdın biliyorum verdiğim mutluluğun değerini ne anlama geldiğini senin için günlerinin güze dönen hayal çizgisinden iki güneş ırmağı gibi akan gözlerimin? elbette biliyorum senin değerini de ben içime bir ince sağnak gibi yağan öpüşten yumuşak yakınlığı ile insana ömürler veren…
Ağaran Bir Suyum * Şükrü Erbaş
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı Kadınlar gittikçe daha güzel Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü Sular daha soğuk rüzgâr daha serin Eskiden her konuda konuşurdum istekle Bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi Büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti Ara sokaklara salaş kahvelere gidiyorum Kurtulmak için çırpındığım çocukluğu Yeniden öğreniyorum…
Yırtılan Gecede * Şükrü Erbaş
Gece yırtıldıgöğü gördümşaşılası yakındıYıldız toplardımçocuk olsaydım! gece yırtıldıdenizi gördüm,bir alev topuyla geldigölcük?te kavaklı?yıdeğirmendere?desahili yutan dalgalar gece yırtıldıçaresizliği gördümbatacak bir gemiydi sanki evöylesine korkunç sallandıve bütün sesleri boğdudipten gelen uğultu gece yırtıldıkorkuyu gördümsavruldum oradan orayave inanılmaz bir aşkla sarıldımkırk yıllık karıma ŞÜKRÜ ERBAŞ
Kendi Olarak Sana Gelen * Oruç Aruoba
Kendi olarak, sana gelen-sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan- –O, işte…
Aç Kuşlar * Behçet Aysan
1. kana boyandı kirmenimde yünkuşmarlara, tuzaklara düştümmenevişlendi durgun sularımsedefbir bıçak aldım dostlar güneşi yiyorlaraç kuşlar. aç kuşlar, yorgun işçiyeni çıkan vardiyadanelliyorlar yıldızlarınkınasını. aç kuşlar, topraktangüneşi bakır bir kap gibikalaylıyorlar. 2. bense, toy bir çırakkırık kemanpaslanmış tabancaküflü bir ankurutulmuş papatyalarlakitabın ortasında 3. hayat, aşıp geçiyorbütün kitaplarıyeni…
At Avrat Silah * Ahmet Erhan
Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Sırtımdan kaç güneşi aşırtarak yürüdüm. Yok. Damarlarımdaki alkolü kolonyayla sildim. Yok. Yükseklik korkumu dirseğimle dürterek Kentin bütün üstgeçitlerinden geçtim Evlerde kabuk bağlayan yaralarımı dışarıda rüzgar örseliyor Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Yok. Sevgilim. Olamadım. İçkilere daha…
Bir Aşka Vuran Güneş * Oktay Rıfat
Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar;Buruk tatlar vardır, ağızda sürüp giden;Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor.Yanıyor bin kollu şamdanı, tutuşuyorUfkunuzda camları göksel konağınınVe bir yaz akşamı buhurdan gibi tütenHanımellerinin morumsu buğusundaBekliyor bahçenize dönük balkonundaSarmaşık gülleri kokladıkça kırmızıHüzünler, japonfenerleri arasında.Öyle günler var, öyle anlar, hiç bitmeyen!Nasıl…
Sokak * Cahit Irgat
İnsanlar geçiyor sokaklardanKendi ölüleri omuzlarındaBir hayat nefes nefese, orman ormanİnsanlar geçiyor sokaklardanSevgiler taşmış, merhametler taşBuram buram tütüyoruz taştan topraktan.
Aldırma Gönül Aldırma * Sabahattin Ali
Başın öne eğilmesin Aldırma gönül aldırma Ağladığın duyulmasın Aldırma gönül, aldırma Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül, aldırma Görmesen bile denizi Yukarıya çevir gözü Deniz dibidir gökyüzü Aldırma gönül, aldırma Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah'a Görecek günler…
Ellerin Müebbet * Nevzat Çelik
senin neden neden istediğini bilmezdim çamaşır makinası der koyardın postanı tersyüz eder ceplerini gösterirdi babam bir el ıslatır çitiler bir el iplere dizer rüzgâr savurur güneş kurutur sanırdım ellerim ellerim ellerim derdin anne tuzbuz olurdu evimizim tek aynasında sesin binse sesim bir akça kuşun kanadına…
Sürgün * Nihat Behram
Uyandırın anamıSöyleyin gidiyorumYolumu gözlemesinDönemem belki geriArkadaşlarım duysunKardeşim bunu bilsinSöyleyin gidiyorumDönemem belki geriBabama haber salınÇiçekler onda kalsınSulasın günaşırıDönemem belki geriKorulara söyleyinDağlara asmalaraBaygın çocukluğumunÇınladığı kırlaraSöyleyin gidiyorumDönemem belki geriGelsinler anılarımUğurlasınlar beniSadece sevdiğimeSöylemeyin duymasınO kadar körpe ki kalbiBilmiyor yitirmeyiSöylemeyin bu akşamSevdiğim ağlamasın
Anneme * Necip Fazıl Kısakürek
Anne girdin düşüme. Yorganın olsun duam; Mezarında üşüme. Anlamam, anlatamam. Düşen düştü peşime, Artık vadeler tamam…
İnandım Öleceğime * Pablo Neruda
Çıkıp geliyor hayalin beni saran geceden.Denize karıştırıyor inatçı yakınışını ırmak. Terk edilmiş, gün batımındaki rıhtımlar gibi.Ayrılık saati bu, ey terk edilmiş! Yağıyor yüreğime soğuk taç yaprakları.Ey yıkıntı uçurumu, vahşi mağarası kaza geçirenlerin. Sende toplanır savaşlar ve uçuşlar.Yükselir senden şarkı kuşlarının kanatları. Bir uzaklık gibi yuttun…
Buğdayın Türküsü * Pablo Neruda
Halkım ben, parmakla sayılmayanSesimde pırıl pırıl bir güç varKaranlıkta boy atmayaSessizliği aşmaya yarayan Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsaTohuma dururlar yenidenVe halk, toprağa gömülüTohuma durur bir yerdeBuğday nasıl filizini sürer deÇıkarsa toprağın üstüneGüzelim kızıl elleriyleSessizliği burgu gibi deler de Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.