1 Mayıs Alanında Çal Dağı?nı Unutmamak? * Ahmet Çınar

soL Portal?da son bir haftada yayınlanan haberlere şöyle kabaca bakmak bile, AKP iktidarının ?ilkel sermaye birikiminde? kendinden önceki iktidarlara nasıl da nal toplattığını kanıtlar.
Karl Marx?ın ilkel sermaye birikimine dair yazıp söyledikleri ortada. Ahmet Alpay Dikmen?in ?Bir İlkel Birikim Aracı Olarak Özelleştirme ve Taşeronlaştırma? başlıklı makalesi de son yıllarda sık sık dönüp göz atmak zorunda hissettiğim temel kaynaklardan biri.
Bu konularda çok yazıldı çizildi, çok söylendi tartışıldı.
Amacım söylenenleri tekrarlamak değil.
Sadece, on yıldır iktidarda olan AKP?nin çıkardığı yasaların, aldığı kararların, icra ettiği uygulamaların, Karl Marx?ın ilkel sermayenin nasıl biriktiğine dair yazdıklarını haklı çıkardığını vurgulamak istiyorum.
Somut bir örnek üzerinden yürüyerek yapmak istiyorum bunu.
Somut örneğe geçmeden önce, on yıllık AKP iktidarının çıkardığı yasalar ve uyguladığı projelere kısaca göz atalım: 2B yasası, TOKİ projeleri, kamu mülkü olan varlıkların özelleştirmeyle patronlara aktarılması, TMSF?deki mal ve varlıkların yok pahasına yandaşlara tahsisi, başta tabletli eğitim olmak üzere pek çok ihaleli işte Kamu İhale Yasası?nın devre dışı bırakılması, AKP?li belediyelerin adrese teslim ihaleleri? Saymakla bitmez!
Sıralanan bu uygulamaların tamamı, sermaye sınıfının, patronların, para babalarının daha da zenginleşmesi, daha da semirmesi, daha da palazlandırılması içindir.
İlkel sermaye birikimidir.
AKP demek, sermaye sınıfının siyasal örgütü demektir.
Geçen hafta 2B adı altındaki yağma yasası, gece yarısı, alelacele, çarçabuk Meclis?ten geçirildi: 2B talanından elde edilen gelirin yüzde 90'ı kentsel dönüşüme gidecekmiş. Bu şu demek: Yandaşa, müteahhide, TOKİ'ye kaynak yaratıldı!
2B adı altındaki talan yasasıyla, yağma “yaylalara” kadar çıkacak, ormanlar YÖK?e satılacak. 2B adı altındaki yağma yasasıyla, Türkiye?nin Eskişehir büyüklüğündeki alanı satılmış olacak. 2B adı altındaki yağma yasasından kıyı işgalcileri de yararlanacak. 2B adı altındaki talan yasasıyla, ülke, sermayenin yağmasına “yasal” olarak açılacak. Talan zaten vardı, şimdi kılıfına uydurulmuş olacak.
Primitif akümülasyonu (ilkel sermaye birikimini) en iyi beceren iktidar, sanırım AKP iktidarı. Bu konuda Menderes'i, Özal'ı aşan bir iktidar!
İki gün önceki bir haber: Binali Yıldırım, kent yağmasına ve talan ekonomisine karşı hukuk yoluyla mücadele edenleri “marjinal” ilan etmiş!
Binali Bey?e göre, “kent” denilince aklına “rant” gelenler marjinal değil; ranta ve yağmaya karşı mücadele edenler marjinal!
Böyle bir toplumsal algı yaratmayı başardı AKP.
***
Şimdi somut örneğimiz üzerinden yürümeye başlayabiliriz:
Yer Manisa?nın Turgutlu ilçesi.
İlçedeki Çal Dağı. Nikel rezervi bol bir dağ. Dünyanın en bereketli yedi ovasından biri olan Gediz Ovası?nın ortasında yükselen bir dağ.
15 Aralık 2011?de bu köşede şunları yazmıştım:
?Çal Dağı?nı İngiliz sermayeli maden şirketine tahsis eden, AKP hükümetidir. 3 Nisan 2009?da AKP?li Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu?nun imzasıyla Çal Dağı?ndaki 3 milyon 297 bin 832 metrekare orman arazisi, İngiliz sermayeli Europan Nickel şirketince paravan olarak kullanılan Sardes Nikel Madencilik?e 2026 yılına kadar tahsis edilmiştir.
Geçen eylül ayında ise, kapalı kapılar ardında ne dolaplar döndü bilinmez, Sardes Madencilik şirketi satıldı. Bu satışla ilgili sağlıklı bilgi ne yazık ki alınamıyor. Kime satıldı, neden satıldı, nasıl satıldı, nikel madenini bundan böyle kim işletecek? Bu sorular yanıt bekleyen sorulardır.?
O soruların yanıtına nihayet kavuştuk.
Europan Nickel?in paravanı Sardes Madencilik, Çal Dağı tesislerini 40 milyon dolar gibi komik bir rakama bir Türk şirketine devretti.
Çal Dağı?ndaki yeni taşeron: VTG Madencilik.
***
Haber Hürriyet?te çıktı.
Çal Dağı?ndaki şirketin VTG Madencilik olduğu resmen ilan edildi. Turgutlu?da, Manisa?da ve bölgede pek çok kanaat önderi VTG adlı şirketin de paravan olduğunu düşünüyor.
VTG Madencilik'in İstanbul Ticaret Odası?na kayıt tarihi 6 Ekim 2011.
VTG Madencilik?in Sardes şirketinin satın alışı ve Çal Dağı?ndaki maden işletme hakkını devralması ise 15 Eylül 2011.
Kafaları bulandıran, işin içinde katakulli aranmasına neden olan bir dizi gelişme söz konusu.
Kafaya konulmuş: Çal Dağı?nda nikel çıkaracaklar.
Her türlü yasal boşluğu kullanarak, tüm engelleri düzleyerek ilerliyorlar.
***
6 Mart 2012 günü Turgutlu Belediye Meclisi toplantısına flashback yapalım.
AKP?li Belediye Başkanı Serhat Orhan?a yanıtlaması istemiyle iki soru yöneltiliyor.
Soruların ilki şöyle:
27 Nisan 2009 tarihinde Turgutlu Ticaret ve Sanayi Odası'nın meclis toplantısında “Sayın Bakan Veysel Eroğlu beni çağırdı ve 'Başkan, biz kendi kazdığımız kuyuya düştük, çok sıkıştık ve bu yüzden hem İngiliz hükümetinin, hem İngiliz konsolosluğunun, hem de İngiliz şirketinin yoğun baskıları sonucunda Çal Dağı'nda şirketin istediği izinleri vermek zorunda kaldık' dedi…” demiştiniz. Oysa CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören'in soru önergesine verdiği cevapta bizzat Bakan Eroğlu, “Aramızda böyle bir konuşma geçmemiştir” diyor. Bu konuda herkes sizden bir açıklama bekliyor. Biz bu durumda kime inanacağız? Kimin söylediği doğru? Sizin söyledikleriniz mi, yoksa bakan Eroğlu'nun söyledikleri mi?
Belediye Başkanı Serhat Orhan?ın tek cümlelik yanıtı:
“Bakanın söyledikleri bakanın kendisini, benim söylediklerim de beni bağlar.”
?Cevaba bak, hizaya gel? demekten başka ne denebilir!
***
İkinci soru şu:
Bilindiği gibi Çal Dağı'nda madencilik faaliyeti yapmak isteyen Sardes şirketi geçen eylül ayında ihaleyle bir Türk şirketine satıldı ve Çal Dağı'ndaki pilot tesisler de, şirketi satın alan bu şirket tarafından devralındı. Ancak Çal Dağı'ndaki bu şirketin hangi şirket olduğu konusunda kamuoyuna bir açıklama yapılmıyor ve bu şirketin kimliği net olarak bilinmiyor. Bu konuda sizin bilginiz var mı?
Başkan Orhan?ın yanıtı:
“Bu satış işinden sonra bir kaç kişi gelip beni ziyaret etti, kendilerinin Çal Dağı'ndaki işletmeyi devraldıklarını, bundan sonra Çal Dağı'ndaki madencilik faaliyetlerini kendilerinin yürüteceklerini söylediler. Ancak bu şirketin hangi şirket olduğunu ve bu kişilerin hangi şirkete mensup olduklarını bilmiyorum ve bu konuda pek fazla bilgim yok.”
Bir şehre iş yapmaya gelen dev bir şirket, o şehrin belediye başkanını ziyaret ediyor, başkan ziyaretçilerini ağırlıyor, ama şirketin adını, sahibini, ortaklarını, neler yapacaklarını bilmiyor, merak edip de sormuyor.
?Bu özel ziyarette acaba İngiliz edebiyatındaki son gelişmeleri mi konuştular? diye sorası geliyor insanın!
Her anlamıyla trajikomik!
***
Görünen bir gerçek var.
Kurt kafaya koymuş, kuzuyu yiyecek.
Patronlar kafaya koymuş, o maden Çal Dağı?nda işletilecek.
Yasa, hukuk, kurul, rapor, bilirkişi, tarım, zeytin, ağaç, orman, katliam? Hiç kimsenin umurunda değil!
Sermayenin tek derdi kâr!
Sermaye, birikirken ilke, kural, yasa, hukuk, çevre, sağlık, yaşam, insan tanımaz!
Önüne çıkan her türlü engeli dümdüz eder ve ?Durmak yok, yola devam? der.
Sermayenin doğasında vardır bu.
2000?li yıllar Türkiye?sinde sermaye sınıfının siyasal örgütü AKP?dir.
Her türlü hukuk tanımazlığıyla, tüm katakullileriyle, olanca oldubittisiyle, en zorba uygulamalarıyla patronların, para babalarının, yerli ve yabancı sermayenin emrindedir.
Yasama, yürütme ve yargı sistemlerini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda işletmektedir.
Yüzlerce örnek arasında, bu durumun en somut, en yakın örneği Çal Dağı?nda yaşama geçirilmiştir.
Çal Dağı konusu politiktir. İdeolojiktir.
***
Ve Çal Dağı?nda?
Yağma, talan, barbarlık devam ediyor hâlâ?
Biz 1 Mayıs alanlarına gidiyoruz.
Yağmanın, talanın, barbarlığın öteki adı olan ?padişaha? söylenecek bir çift sözümüz var.
Onu söylemeye!
NOT: Çal Dağı?ndaki gelişmeleri günü gününe izlemek için, benim de yukarıdaki yazıyı yazarken yararlandığım www.caldagi.com adresini ziyaret edebilirsiniz.